38

37 5 0
                                    

Kenan duyduklarına inanamadı. Bir anda atıldı. "Ne dedin sen, bir daha söyle!"

"Siz de bulamayacaksınız dedim. Yıllar önce sizin gibi birisi de yapışmıştı yakama!"

Arda kaşlarını çatarak, "Kim, nasıl sordu?"diye sordu, "düzgünce anlat şunu!"

"Kaç yıl geçti hatırlamıyorum. O zamanlar başka bir yerde saklanıyordum. Bir adam geldi. İsmini cismini söylemedi. Alnıma silah dayayıp aynı sizin sorduğunuz sorulara benzer sorular sordu. Tünelin varlığından ona da bahsettim."

Kenan, "Başka ne anlattın?"diye araya girdi.

"Başka bir şey bilmiyordum ki anlatayım. Bu kadar işte."

Arda, "Nasıl birisiydi? Yani yaşı, tipi?"diye sordu.

"Esmer tenli. Sakalları uzundu. 40-50 yaşlarında vardı. Sıradan bir insandı işte. Hatta evin sahibi hakkında da sorular sordu. Bir şey bilmediğimi anlayınca bastı gitti."

Semih merak ve heyecan içerisinde dinlemeye devam etti. Mustafa Kurtul'un yanıtları vermesini bekledi. Daha sonra, "Peki onun bulamadığını nereden biliyorsun?"

"Bulamadı çünkü bir hafta kadar sonra bir daha geldi. Bu kez sadece tüneli tarif etmemi istedi. Sonrasında buldu mu bilmiyorum. Baktım olacak gibi değil, mecburen yer değiştirip izimi kaybettirdim."

Adama benzer soruları sormaya devam ettiler. Ancak bildikleri sınırlıydı. Başka bir detay çıkmıyordu. Kenan, "İstersen sana koruma tahsis edebiliriz. İfadenizi almamız gerekebilir. Bu kez yer değiştirmeni istemiyorum. Boş yere bizden kaçmaya çalışma!"dedi.

"Korumalar dikkat çeker. Ben kimseye güvenmiyorum. Şimdilik halimden memnunum. Mümkünse resmi bir ifade de vermek istemiyorum."

Mustafa Kurtul'u sıkı sıkıya tembihledikten sonra ayrıldılar. Üçü de şaşkındı. Ellerinde araştırılması gereken 2 konu vardı.

Arda, "Şefim; Bir tünel bir de gaipten gelen bir adamla dönüyoruz İstanbul'a,"dedi,"ne yapacağız?"

Kenan, "Hem tüneli hem de adamı bulmaya çalışacağız,"diye karşılık verdi. Ardından arka koltuktaki Semih'e döndü. "Senin bir fikrin var mı bu konuda?"

Semih hayır manasında kafasını salladı. Derin düşüncelere dalmıştı. Tüneli ve tünelin amacını düşünüyordu. "Tünel,"dedi,"bence öncelikle bu tüneli bulmalıyız."

Arda,"Yani elimizdeki bilgiler ışığında bulabiliriz diye düşünüyorum,"dedi,"sonuçta kocaman tünel!"

Kenan, "Bu sonradan Mustafa Kurtul'un karşısına çıkan adam benim midemi çok bulandırdı,"dedi,"tüneli bulsak bile sanki bütün düğüm o adamda çözülecek gibi."

Oyalanmadan geri döndüler. Akşam güneş batmadan Beyaz Ev'e yetiştiler. Vakit kaybetmeden arka bahçeye geçtiler.

Arda, "Bu ev göründüğünden çok daha büyükmüş,"dedi,"baksanıza ön taraftan arkasına ulaşmamız kaç dakika sürdü."

Semih, "Sonuçta 162 odalı bir evden bahsediyoruz,"dedi,"normal bence."

Kenan, "Mustafa Kurtul'un tarifine göre evin doğu yakası burası,"dedi,"tünel buralarda bir yerlerde olmalı."

Her tarafta ağaçlar vardı. Toprağın üzeri ya çimenlik ya da kurumuş yapraklarla örtülüydü. Yer yer yabani bitkiler bitmişti.

Kazma ve kürekleri toprak zemine vura vura ilerlediler. Herhangi bir ses farklılığı veya sertlik bulmaya çalıştılar. Ancak sapladıkları her yer neredeyse aynıydı. Hiçbir farklılık yoktu.

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin