14

50 6 5
                                    

Semih uyanır uyanmaz yatağında doğruldu. Korkuyla etrafına bakındı. Güneş doğmuş, odası aydınlanmıştı. Gece yaşadıkları anında gözünün önünden geçti."Yine mi kabus gördüm!"diye söylendi. Ayaklarını terliklerine uzatıp kalktı. Kalkarken yere saçılan sakinleştirici ilaçlarını gördü. Akşam yatmadan önce böyle bir dağıtma yapmadığından emindi. Yeniden gece yaşadıkları aklına geldi. İlaçları apar topar içtiğini hatırladı."O zaman..."dedi,"gece yaşadıklarım gerçekti!"

Hızla yatağından çıktı. Bir bardak su içtikten sonra pencereye yöneldi. Dışarıya göz attı. Bu esnada kapının arkasında ayak sesleri duydu. Gece duyduğu ayak seslerine benziyordu. Ses çıkarmasın diye terliklerini çıkartıp yavaş adımlarla kapıya doğru yöneldi. Kapının altından gölge geliyor mu diye kontrol etti. Geceki karartıya benzer bir hareketlenme gördü. Adımları daha da yumuşatarak kapıya kadar ilerledi.

Kulağını bir süre kapıya dayayıp dışarıyı dinledi. Evet, ayak seslerini net bir şekilde duyabiliyordu."Şimdi yüzleşme vakti,"diyerek derin bir nefes aldı. Geceden daha fazla cesur hissetti. Kapının kulpunu yavaşça çevirdi. İçinden,"Bir,ikiii,üç!"diye saydıktan sonra birden kapıyı araladı ve koridora fırladı.

"İŞTE SENİ YAKALADIM!"

Karşısında gördüğü karartıya doğru var gücüyle atıldı. Ellerini bir pençe gibi kullanarak saldırdı. Karartıyı tutmayı başardı. Dengesini korumaya çalıştı. Ancak karartı bir o yana bir bu yana kaçmaya çalıştı. Kısa süreli arbede, ikisinin birden yere yığılmasıyla sonuçlandı.

"Semih Bey ne yapıyorsunuz? İyi misiniz?"

Semih, boğazını sıkarak yerde tutmaya çalıştığı şeye baktı. Karartı olarak gördüğü kişi, Halil'den başkası değildi."Halil!"

"Semih Bey... Nefes... Nefesim..."

Semih durumu fark eder etmez ellerini Halil'in boğazından çekti. Soluğu kesilen Halil başını yere koyarak derin bir nefes aldı. Boğazını tutmaya başladı.

"Halil iyi misin? Ben... Ben şey zannettim..."

Büyük bir mahcubiyet yaşarken hemen yerinden kalkıp Halil'in elinden tuttu. Kalkmasına yardımcı oldu."Çok özür dilerim... Ben, seni dün geceki şey sandım."

Kendine gelen Halil,"Sanırım yine kabus gördünüz Semih Bey,"dedi.

Semih,"Kabus..."diye mırıldandı."Hayır, kabus değildi. Gerçekti."ardından çıplak ayaklarıyla hızla yürümeye başladı.

Halil, bir gün öncesinde olduğu gibi merakla peşine takıldı."Sakin olun Semih Bey,"dedi,"nereye gidiyorsunuz?"

"Aşağıya... O odaya..."

Halil'in "Hangi oda Semih Bey?"diye sormasına fırsat kalmadan merdivenlere yöneldi. Hızlı adımlarla ilk katı indi. Hemen ardından alt kata yöneldi. Halil koşturarak peşinden devam etti.

Semih, en alt katta, dün gece gördüğü odanın kapısına kadar yürüdü. Kapıyı görünce durdu."Burası,"dedi,"burasının anahtarı lazım!"

Halil,"Kilitli değil zaten orası Semih Bey,"dedi.

Semih,"Nasıl olur?"diyerek kulpa asıldı.Kulp anında dönmeye başladı. Kapı açıldı."Dün gece kilitliydi burası!"

Halil,"Zannetmiyorum Semih Bey,"dedi,"sürekli açıktır burası."

Semih merakla kapıyı araladı. İçerisi karanlıktı. Halil kolunu uzatarak lambayı yaktı. Karşılarında büyük bir oda vardı. Odada onlarca yatak bulunuyordu. Bir kısmı eski yataklardan, Büyük bir kısmı ise yine eski ahşap ranzalardan oluşmaktaydı.

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin