Aniden uyandı. Duyduğu şeyin ne olduğuna emin olamadı. Gözlerini tavana dikip bekledi. O sesi bir daha duydu...

Evet, bir kadın çığlığı...

Başını yavaşça göğsüne doğru eğdi. Gözüne, perdenin karşı duvarla kesiştiği ucunda bir şey takıldı. Bir karartı. Karanlığın içinde kendisini belli edebilen bir gölge, bir sis bulutu. Yüzü tam olarak seçilemiyordu ancak sanki birisi onu izliyor gibiydi.

Bir anda yataktan sıçrayarak doğruldu. Perdenin köşesine yeniden baktı. Karartı ortadan kayboldu. Üstünü başını kontrol etti. Kıyafetleri ile uyuya kaldığını fark etmemişti bile. Yerinden kalktığı gibi yatağın başındaki komodine uzandı. Sürahideki sudan bir bardak doldurup içti. Kısa bir süre soluklandı. Alnındaki teri sildi.

Acaba rüyamda ne gördüm diye düşündü.Tiz sesli bir kadın çığlığı sanki halen kulaklarında çınlıyor gibiydi. Yatağın ucuna oturup bir bardak daha su doldurdu. Derin derin nefes aldı. Kendine gelmesi birkaç dakikayı buldu.

Kendine gelmişti gelmesine ama değişen bir durum yoktu. Aynı kadının çığlığını yeniden duydu. Koridordan,evet koridordan gelmişti. Korktu. Duyduğu şeyi rüya veya kabus değildi. Gerçekti.

Evde sadece iki kadın çalışıyordu. Acaba ses onlardan birine ait olabilir miydi?

Bardağın dibinde kalan suyu suratına çarptı. Eliyle su damlalarını yüzünde dağıttı. Nefesini tuttu ve yataktan kalktı. Önce perdenin arkasını, daha sonra pencereden dışarıyı kontrol etti.Pencereden dışarıya baktığında etraf karanlıktı. Sadece kulelerden vuran cılız ışıkların etkisiyle ön taraftaki sallanan ağaçlar belli oluyordu. Belli ki rüzgar çıkmıştı. Acaba bu ses rüzgarın uğultusu muydu?

Dışarı izlerken sesi bir kez daha duydu. Hayır, dışarıdan değil, koridordan geliyordu. Ne yapacağını bilemedi. Bir yandan korkuyor, bir yandan da sesin kaynağını merak ediyordu. Parmakları istemsizce hareket etmeye başlamıştı.

Ses belirgin aralıklarla devam ediyordu. Arkasını döndü ve kapıya yöneldi. Kulağını kapıya dayadı. Kapıda tuhaf bir hışırtı, bir çeşit sürtünme sesine benzer bir ses duydu. Daha sonra çığlık sesi çok daha net geldi.

Bütün cesaretini toplayıp kapıyı yavaşça araladı. Kapıyı aralar aralamaz gördüğü tablo karşısında gözleri fal taşı gibi açıldı. Kapısında asılı duran Sherlock Holmes resmi adeta hareket ediyor, Bir o yana bir bu yana sallanıyordu. Elini yavaşça resme uzattı. İşaret parmağı ile resmi durdurdu. Resim sabitlendi. Bir süre öylece bekledi. Bu esnada koridordan gelen sesi yeniden duydu. Elini çekip kafasını uzattı. Elini çeker çekmez resim yeniden hareket etmeye başladı. Şaşkına döndü. Eliyle resmin üzerine yeniden bastırdı. Resim durdu. Çekti. Resim hareket etti.

Resimle mücadele verirken aynı tiz sesi bir kez daha duydu. Evet,evet bir kadın sesiydi. Çığlık atıyordu.

Hayır,çığlık atmıyordu. Kahkaha atıyordu.

Hayır, bir çığlıktı.

Hayır, bir kahkahaydı.

Ne olduğunu tam olarak anlayabilmek için koridora ilk adımını attı. Başını daha çok eyip tüm koridoru kontrol etti. Tamam süslemelerindeki çeşitli fosforlar dışında herhangi bir ışık yoktu. Tam bir kuytu karanlıktı. Fosforlardan koridorun derinlemesine ilerlediğini rahatça anlayabiliyordu.

Başını arka tarafa çevirdi. Aynı şekilde arkasındaki koridor da uzayıp gidiyordu. Ön tarafın neredeyse aynısıydı.

Ses yine duyuldu.

Diğer taraftan, merdivenlerin olduğu yakadan gelmişti. Sırtını duvara vererek adım atmaya başladı. Kapının önünden çekildiği an kapı arkasından kapandı. Sherlock Holmes el sallar gibi gülümseyerek sallanmaya başladı.

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih KılıçsoyWhere stories live. Discover now