11

84 8 0
                                    

Kahvehanede duydukları Semih'in kafasını allak bullak etmişti. Özellikle Nevzat'ın anlattıklarına bir anlam veremedi. Gerçekten bir ailenin dağılmasına dedesi mi sebep olmuştu? Sonuçta babasının ölümü bir kazaydı. Bir kazadan ötürü dedesinin bu denli öfke duyarak intikam güdüsüyle hareket etmesini sindiremedi.

Çıktıktan sonra dikkat çekmemek için mahallede biraz yürümeye karar verdi. Rastgele sokaklara giriyor, yönünü kaybetmeden etrafını izleyerek kısa yürüyüşler yapıyordu. Evlere, dükkanlara ve çeşitli dar sokaklara bakındı. Mahallenin dokusunu hissetmeye çalıştı. Bu mahalle de tıpkı Beyaz Ev gibi tarihi sayılabilirdi. Aldığı bilgilere göre, Balkan Harbi sonrasındaki göç dalgalarında buraya yerleşen göçmenlerin köyü olmuştu. Zamanla köy büyüyüp genişlemiş, günümüzün tarihi mahallelerinden biri haline gelmişti. Köşe başlarında beliren restore edilmiş cumbalı evler ile hemen yanlarına dikilmiş aynı mimarideki modern binalar, geçmiş ve günümüzün bir karışımı gibi harmanlanmıştı.

Derin düşüncelerle yürürken, mahallenin yukarılarına kadar çıkmıştı. Hemen solunda ıslah edilmiş bir dere yatağı dikkatini çekti. Derenin kenar duvarlarına kadar yürüdü. Yaklaşık 7-8 metre aşağıda, pek coşkun olmasa da akan dereyi izledi. Dereden bakışlarını çekerken, diğer yakada bulunan restore edilmiş iki katlı tarihi bir ev dikkatini çekti. Evin ön girişine bir tabela asılmaktaydı. Tabelada ise Arden Mimarlık yazısı bulunuyordu. Arden ismini görünce birden irkildi. Mezarlıkta ziyarete gelen mimar kadın aklına geldi ve birden beyninde ışık yandı. Burası o çekici kadının yeri olabilirdi.

Dere kenarından biraz daha yukarı yürüdü. Karşıya uzanan, tek arabanın sığabileceği köprüden diğer yakaya geçti. Aşağı doğru indi. Tahminleri doğru çıkmıştı. Arden, tabelanın tam karşısında duruyor, tabelayı asmaya çalışan ustaları yönlendiriyordu.

Sessiz adımlarla Arden'e kadar yaklaştı."Merhaba. Kolay gelsin."

Arden ilk başta yabancı bir bakış sundu. Semih'i fark edince yüzündeki ifade değişti ve yerini masum bir gülümseme aldı."Aa, merhaba Semih Bey. Bu ne büyük bir sürpriz."

Semih,"Aslında pek sürpriz gibi bir niyetim yoktu. Mahalleyi tanımak amacıyla yürüyüş yaparken gördüm seni. Selam vermek istedim,"dedi.

Arden,"Tamam işte, selam vermek istemen bile güzel bir sürpriz benim için,"diye gülümseyerek karşılık verdi. "İşin yoksa kahve yapayım."

Semih, asılmakta olan tabelaya bakarak, "Benim yok ama senin var sanırım,"dedi.

"Yok yok; 5-10 dakikalık bir montajı kaldı sadece. Lütfen bekle."

Birlikte tabelanın asılmasını izlediler. Arden ufak çaplı yer değişiklikleri ile sonunda kararını vermişti. Ustalar hızlıca montaj işlemini hallettiler.

Arden, "İşlemler tamamdır, içeri geçelim,"dedi.

Semih başı ile onaylayarak Arden'in peşinden gitti. Ahşap dış merdivenlerden ofise girdiler. Semih dikkatle ofisi süzdü. Tarihi bir ev, dokusuna zarar verilmeden restore edilmiş, çoğunlukla ahşaptan oluşan iç aksamlarıyla pırıl pırıl parlıyordu. Özellikle köşelere konan led lambalar mistik bir hava katmıştı.

Girişteki masanın üzerinde Scottish Fold cinsi, koyu gri renkli bir kedi duruyordu. Ön patilerini altına sokmuş bir şekilde oturuyor, kuyruğunu sağa sola oynatarak altın sarısı gözlerini Semih'e dikmiş bir halde dikkatlice bakıyordu.

Semih, kediyi ilk gördüğünde irkildi. Daha sonra kediye yaklaşarak başını okşadı. Ardından Arden'in peşinden ilerlerken, "İsmi yoksa Duman mı?"diye gülümseyerek sordu.

Arden, yönünü değiştirmeden gülümsedi ve "Hayır,"diye yanıtladı.

Semih, beceremediği bu yersiz espri yüzünden kendisine kızdı. Hayatının çok büyük bir kısmı yurt dışına geçmiş olsa da Türk kültürüne yeterince bağlıydı. Türkiye haberlerini takip eder, Türk kitaplarını okur, Türkiye hakkındaki belgeselleri ve yerli filmleri izlerdi. Ortağı başta olmak üzere birçok Türk asıllı arkadaşı da vardı. Genellikle kadınların yanında oldukça rahat olmasına rağmen, Arden'in yanında birden panik yapmış ve avuçlarının içleri terlemeye başlamıştı.

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih KılıçsoyWhere stories live. Discover now