15

53 7 0
                                    

Kenan, olay yeri şeritlerinin arkasına geçerek, ileride bir ağacın gövdesine yaslanıp düşünmeye başladı. Etrafına belli etmek istemiyordu ancak yeni bulunan kulaktan sonra içindeki gerilim giderek artmıştı. Ellerinde henüz herhangi bir mesafe kat edecek bir delil yoktu. Ceset veya yaralıların parçaları bulunmaya devam ediyor, sadece beklemek ve oturup izlemekten başka bir şey yapamıyorlardı. Kenan için bu durum, büyük bir çaresizlik girdabından başka bir şey değildi ve asla kabullenmek istemiyordu.

Uzaktan olay yerini izleyerek plan yapmaya koyuldu. Eğer parçaların devamı gelecekse yine bu ormanlık alanda olacaktı. Ancak bunu yapan kişi veya kişiler elbette ki polisin kendilerine bir tuzak kurabileceğini hesaba katacaklardı. Bu nedenle tuzak içinde tuzak planlamalı, onlara bir çeşit yem sunmalıydı.

Bir sürü aklından geçen planları kendi yöntemleriyle fikir süzgecinden geçirdi. Her yeni gelen plan, bir şekilde içteki tuzakla uyumsuzluk yaşıyordu. Akla yatkın bir plan üretemiyordu. Tıkanmıştı. Ormandaki puslu havaysa tıkanıklığını sanki arttırıyor gibiydi. Bakışlarını Beyaz Ev'e çevirdi. Yine evi merkeze koydu. Çünkü bulunan yeni parça da evin bir şekilde etrafında sayılırdı ve kendisine göre Beyaz Ev halen gizemini koruyordu. Özellikle Semih ile ilgili şüpheleri henüz dinmemişti. Yeni bulunan uzuvla Semih'i ilişkilendirilebilecek bir bağ yakalarsa şayet, olayı rahatlıkla çözebilirdi.

Bu esnada Beyaz Ev'den olay yerine doğru gelen bir kişiyi fark etti. Gözlerini ayırmadan gelen kişiyi izledi. Evet, bu kişi Semih'ten başkası değildi. Gövdesini ağacın arkasına alarak beklemeye koyuldu. Semih'in yaklaşırken her bir adımını dikkatle izledi. Semih, merak ve korku içerisinde yürüyor, adım adım olay yerine yaklaştıkça yüzündeki tedirgin ifade netleşiyordu. Bu tedirgin ifadenin anlamı neydi? Olaylarla bir bağlantısı olup yakalanma korkusu yaşadığı için mi yoksa tamamen kendini böyle olaylar zincirinin içinde bulduğu için mi?

Semih yavaş yavaş yaklaştı ve olay yerine rahatlıkla izleyebileceği bir yerde durdu. Merakla bakmaya devam etti. Kenan hemen bulunduğu ağacın tam arkasına geçti ve ağacın gövdesini sütre gibi kullandı. Semih'i izlemeye devam etti. Daha sonra arkasından dolaştı ve bir anda yanında biterek,"Ben de seni bekliyordum Semih Bey!"dedi.

Semih bir anda sıçramıştı. Kenan'ı fark edince,"Kenan komiserim..."diye mırıldandı.

Kenan,"Hayret, ismimi unutmamışsın. Genellikle bir defa dediğimde kimse anlamaz. Sen tek seferde içselleştirmişsin anlaşılan,"diye karşılık verdi.

Semih, Kenan'ın bu konuşmasında bile kendisine ait şüphe taşıdığını fark etti."Kenry adında sevdiğim bir büyücü var. İçinde onunla bütünleştirip zihnime hızlıca kazımıştım ismini. Sanırım bundan dolayı. Ayrıca akılda kalıcı bir isim zaten..."

Semih'in verdiği yanıt Kenan'ı şaşırtmıştı. Tahmin ettiğinden çok daha zekiydi ve sezgileri kuvvetliydi. Semih konusunda daha fazla çalışması gerektiğini düşündü."Mantıklı bir açıklama Semih Bey,"dedi,"Peki bu yeni bulunan parça ile ilgili de bir mantıklı açıklamanız var mı?"

Semih bu sorunun ardından strese girdi. İstemsizce parmakları hareket etti. Ama buna rağmen soğukkanlılığını yitirmedi."Bu kez kulak bulunmuş diye duydum. Duyunca da meraktan çıkıp geldim. Herhangi bir mantıklı açıklama ya da bilgim yok maalesef."

Kenan, Semih'e karşı atağına devam etmek istiyordu."Şimdi bunun arkasından henüz kamera sistemlerini taktırmamıştık da dersin!"

Semih, bu soruyla hazırlıklıydı. Bilmiş bir şekilde gülümsedi ve "Tam tersine. Kameralar faaliyete geçti. Son 24 saatin görüntüleri de size lazım olur diye hazırlamak üzere..."

Kenan,"Dersine hazırlanmış bir öğrenci,"diye içinden geçirdi. Semih'ten istediğini alamamıştı. Üstelik kamera konusuyla Semih ibreyi kendi lehine çevirmişti. "Ben de bunu sormak için evine gelmeyi planlıyordum."

Semih, "Buyur, istersen birlikte geçelim,"diye karşılık verdi, "benim de seninle konuşmak istediğim bazı şeyler var."

Semih'in son cümlesi Kenan'ı meraklandırmıştı. Arda'ya Beyaz Ev'e gittiğini işaret ederek yola koyuldu. Semih ile birlikte ormanın içinden eve kadar yürüdüler. Bu yürüyüş esnasında neredeyse olarak hakkında hiç konuşmadılar. Semih, Beyaz Ev üzerinden kendi hayat hikayesini kısaca anlatmıştı. Kenan ise iki gündür mercek altına aldı Semih'i dinlerken söylediği her cümlede yalan aramaya çalıştı. Ancak Semih, farkında olmadan bu sınavı da geçmişti.

İki gün önce oturdukları yemek salonunun büyük balkonuna geçtiler. Semih, Halil'den görüntü kayıtlarının hemen getirilmesini istedi. Ardından Kenan'a dönüp, "Eğer içeceksen kahve veya başka bir şey söyleyeyim,"dedi,"geçen sefer içmeden kalkmıştın."

Kenan, Semih'in iğneleyici lafı üzerine, "Peki,"dedi, "kahve lütfen. Bu kez içeceğim."

Halil görüntüleri ayarlamak ve siparişleri hazırlamak için hemen ayrıldı. Balkonda sadece ikisi kalmıştı. Kenan beklemek istemiyordu."Benimle ne konuşmak istiyordun?"

Semih, Konya nereden gireceğini bilemedi. Ama iki gündür yaşadıklarını dışarıdan birisine, üstelik şüpheli konumda olduğu soruşturmanın komiserine anlatmanın en iyi fikir olduğunu düşünüyordu. Ayrıca, kendisi bir şüpheli olarak görünse bile Kenan'a karşı anlam veremediği bir yakınlık hissediyordu. Ne de olsa Halil'den başka dertleşecek kimsesi yoktu ve Halil yaşadıklarının bir rüya olduğu konusunda Semih'i ikna etmeyi kendisine bir görev bilmişti. Bu nedenle Kenan'a yaşadıklarını anlatmak bir şekilde rahatlamasını da sağlayacaktı.

Kısa bir süre boğaz manzarasını izleyip derin bir nefes aldıktan sonra,"Burası hakkında,"dedi"bu ev. Beyaz Ev."

"Beyaz Ev hakkında ne konuşmak istiyorsun?"

"Burada farklı şeyler oluyor Kenan komiserim. Tuhaf şeyler."

Kenan meraklanmıştı."Nasıl tuhaf şeyler, biraz daha açıklayabilir misin?"

Semih,"Dedemle var olan, hatta olmayan ilişkimi ve yıllar sonra buraya dönüşümü anlatmıştım. Siz gelmeseydiniz eğer geri dönecektim. Sizden dolayı kaldım ve halen bekliyorum. Ancak kaldığım 2 gecedir tuhaf şeyler yaşıyorum bu evin içinde,"diye giriş açıklamasını yaptı ve yaşadığı iki olayı hiçbir detayını atlamadan anlattı."

Kenan pür dikkat Semih'i dinlemişti. Dinlerken yüz hatlarını, jest ve mimiklerini kontrol etmeyi de ihmal etmemişti. Yıllardır yüzlerce sorguya girmiş, kimin yalan kimin gerçek konuştuğu konusunda artık uzmanlaşmıştı.

Semih anlatımını bitirdikten sonra Kenan'dan bir yorum bekledi. Ancak bu esnada Halil, bir elinde tepsi diğer elinde görüntü kayıtlarının bulunduğu usb bellek ile balkon kapısından girdi. İkisi de Halil'in işleri bitene kadar konuşmadılar.

Kenan duydukları karşısında şaşırmıştı. Çünkü Semih'in jest ve mimiklerinde hiçbir şekilde yalan söylediğine dair bir emare yoktu. Anlattıkları ise olağan dışı, akla uymayan şeylerdi. Yıllarca benzer söylentiler çok duymuştu ve bunları hurafe olarak gördüğü için de hiçbirini önemsememişti. Böyle doğaüstü şeylere asla inanmıyordu.

Semih,"Herhangi bir yorum yapmadın Kenan komiserim,"dedi.

Kenan, önce kahvesinden bir yudum aldı. Bu yudum, Semih'e sana güveniyorum mesajıydı. Ardından,"Açıkçası..."dedi ve Semih'in akıl sağlığının yerinde olmama ihtimalini de göz önüne alarak devam etti."Ben bu tarz şeylere hiç inanmıyorum. Belki de yaşadıkların bir kabustu."

Semih, "O zaman sana şöyle sorayım,"dedi,"benim bu yaşadıklarımla ormanda bulunan parçaların zamanlaması sizce de şüphe uyandırmıyor mu? Bu olaylar arasında bir bağlantı olamaz mı? Evet; ben de kabusunu görüyorum şüphesini taşıyorum elbette. Ancak işin orman ayağı tamamen gerçek."

Semih'in bu cümlelerinin ardından Kenan bakışlarını ormana çevirdi. Ağaçların arasından zorlukla görünen polis arabalarına baktı. Evet, olayların orman ayağı tamamen gerçekti ve Semih'in dediği gibi aralarında bir bağlantı çıkarabilirdi.

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin