24

56 8 0
                                    

Sabah uyandığında adeta ikiye bölünmüş hissetti. Bir yanı Arden'in yanında mutluyken diğer yanı günler sonra gece gördüğü karartıyla huzursuzdu. Kabus dolu gecelerinin yeniden başlamasına asla istemiyordu.

Yanı başına uyuyan Arden'e baktı. Masum güzelliğini bir süre seyretti. Yavaşça uzanıp elini tuttu. "İyi ki yanımdasın Arden..."diye fısıldadı.

Arden de uyanmış ancak yatakta miskince uzanıyordu. Semih'in fısıltısına duyunca gözlerini şımarık bir gülüşle açtı. "Sen de iyi ki yanımdasın,"diyerek parmaklarını kenetledi.

Sabah mahmurlukları üzerlerinden atmak üzerelerken kapı tıkladı. Semih yataktan çıkıp kapıya yöneldi. Yavaşça kapıyı araladı. Koridorda Halil bekliyordu.

"Günaydın Semih Bey. Kusura bakmayın rahatsız ediyorum. Ama bir konuyu size aktarmam gerekiyor."

"Günaydın Halil. Bir sorun mu var?"

"Ormana yine polis arabaları doluşmuş. Ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum; fakat öncesinde size haber vermek istedim."

Semih, "Tam sabahını buldular yine!"dedi,"Peki teşekkür ederim."

Halil, "Rica ederim Semih Bey,"diye karşılık verdi, "ayrıca kahvaltınız da hazır, bilginiz olsun."

Semih kapıyı kapattıktan sonra pencereye yöneldi. Görebildiği kadar ormana bakındı. Telaşlanmıştı.

Arden durumu fark edince yatakta doğruldu. "Bir problem mi var Semih?"

"Ormanda yine hareketlilik var. Polisler gelmiş. Sanırım yine..."

"Seninle geçirdiğim ilk gecenin sabahında olmaz ki ama!"

Semih pencereden ayrılıp yatağın kenarına oturdu. Arden'in ellerinden tuttu. "Aynı şeyi ben de içimden geçirdim,"dedi,"ama sen çıksan iyi olacak. Şimdi polisler buraya da damlarlar. Durduk yere senin de ifadeni almak isterler. Emniyete git, saatlerce bekle; hiç gerek yok bunlara."

"Hım. Haklısın sanırım. Ama ben kalmak istiyorum. Yanında olmak istiyorum!"

Semih, "Ne olacağı belli olmaz Arden,"diye çıkıştı,"ben sana..."

Cümlesini bitirmeden Arden karşılık verdi. "Bir şey olmaz korkma. Hem olursa ikimize birden olur."

Semih ile Arden hızlıca hazırlandılar. Halil ikisi için de birkaç farklı kıyafet seçeneği çoktan hazır atıp odaya bırakmıştı bile. Üzerlerine eşofman takımlarını çekip evden çıktılar. Birlikte ormanın yolunu tuttular. Semih, "Olay yerine yaklaşınca sen geride kalacaksın ama söz mü?"dedi,"Bak itiraz istemiyorum."

Arden, "Peki, söz,"diye karşılık verdi.

Arka bahçeden ağaçların arasına daldılar. İkisi de birbirlerine belli etmek istemeselerde heyecanlanmışlardı. Arden, ilk defa böyle bir olayın içerisine girmiş, neler olacağını merak ediyordu.

Semih ise günler sonra hem gece ne olduğunu anlayamadı o garip varlığı görmesi hem de ormanda yeni bir olayın olması nedeniyle çok tedirgindi. Yaşadığı şeylerin kesinlikle normal olmadığını kabullenmişti. Aralarına bir bağ olduğuna artık emindi.

Olay yerini uzaktan gördükleri bir noktada Semih, "Sen burada kal lütfen,"dedi. Arden itiraz etmeden bekledi. Semih hızla kaldığı yerden yürümeye devam etti. Bu kez daha dikkatle yaklaştı olay yerine. Önce uzak bir köşeden izledi. Sonra yavaş yavaş yaklaştı. Özellikle olay yeri inceleme ekiplerinin neler yaptıklarına dikkat kesildi. Kullandıkları aletler, inceleme ekipmanları... Altına birden gizli kapının arkasındaki atıl banyo geldi. Banyoda gördüğü ve sonrasında ortadan kaybolan ceset...

İnceleme yapan ekiplerin ekip bandarına bakılırken ekip arabasının arkasına yerleştirdikleri mavi ışığı fark etti. İzlediği birçok filmde, şüpheli bölgelere Luminol ismi verilen kimyasal madde sıkılıyor, hemen ardından mavi veya mor bir ışıkla gözlem yapılıyordu. Herhangi bir kan lekesi ya da biyolojik izi varsa Luminol ile tepkimeye girerek etrafa mavimsi bir ışık saçıyordu. Böylelikle birçok olay rahatlıkla aydınlatabiliyordu. Eğer bu ekipmanlardan bulabilirse banyoyu rahatlıkla inceleyebilir ve aklındaki şüpheleri ortadan kaldırabilirdi.

Olay yerine birkaç metre daha yaklaşmıştı ki "Oo, özel Dedektif Semih Beyler de teşrif ettiler sonunda!"diye bir ses duydu. Kafasını hemen sesin geldiği yöne çevirdi. Polis memuru Arda, lateks eldivenlerini parmaklarına geçirirken selam verdi.

"Yine bir şeyler olduğunu duydum. Merak işte. Çıkıp geldim."

"Gel tabii. Sonuçta istesen de istemesen de bu olayların tarafısın artık."

"Bu kez ne olmuş?"

"Dördüncü parçamız bir burun. Belki de sana mesajdır bu parça ha! Olaylara burnunu sokma diye!"

Semih, Arda'nın şaka mı yaptığını yoksa laf mı soktuğunu anlayamadı. Ama bir detay gözünden kaçmadı. "Bir yanlışlık olmalı. Bu beşinci vaka değil mi?"

Arda, "Aa evet; kafa beyin kalmadı bizde. Evet, beşinci parça,"diye karşılık verdi.

Semih bu kez Kenan'a bakındı. Ne olay yerinde ne de etrafına görmemişti. "Komiser Kenan nerede? İzne falan mı ayrıldı yoksa?"

"Bu olay çözülmeden kimse bana izin veremez!"

Kenan yine ağaçların arasından çıkıp geldi. "Tebrik ederim, bu kez benden önce gelmişsin Semih."

Semih, "Olay yerine en yakın ikamet eden benim sonuçta,"diye karşılık verdi, "sakıncası yoksa izleyebilir miyim?"

Kenan, "Şeritlerin arkası herkese açık,"diye yanıtladı,"bakalım bizim göremediğimiz başka bir şey görebilecek misin?"

Kenan da eldivenlerini giydikten sonra devam etti. Ardayla birlikte şeritlerin arkasına geçtiler. Yine bir ağacın kökleri arasına, servise hazır bir şekilde bırakılmış olan parçayı incelediler. Burun, neredeyse alınla birleşilen noktadan itibaren komple kesilmişti. Normal bir insan burnuna göre oldukça büyüktü ve delikleri de orantısız bir şekilde kocamandı.

Semih uzaktan Kenan ve Arda'yı izledi. Özellikle Kenan'ın tüm hareketlerini mercek altına aldı. Adım atmasından kafasını çevirmesine, el hareketlerinden mimik ve jestlerine kadar... Burnu eline alıp incelerken ki soğukkanlılığını hayret etti. Her zaman kendisini soğukkanlı görmesine rağmen, böyle bir olayda Kenan gibi rahat olamayacağını düşündü.

Kendisini Kenan'ın yerine koyan Semih, daha sonra detaylıca etrafı izledi. Kendince polislerin fark edemeyeceği bir iz aradı. Çalılıklara, ağaçların devasa gövdelerine ve dallara bakındı. Dallara bakınırken çeşitli dallardaki kuş yuvaları dikkatini çekti. Daha önce hiç fark etmemişti. Ya da sonradan konulmuşlardı. Beyin fırtınası yaparken, "Neden olmasın!"diye irkildi. Yaklaşık on ağaç ötede duran kuş yuvasına doğru yürüdü. Ağacın altından çaktırmadan yuvayı inceledi. Yuvanın içine inen, ağaç renginde boyanarak dallara kamufle edilmiş kabloyu gördü. "Bingo!"dedi,"Kenan komiserin gizli kamerası..."

Aslında çoktan anlamalıydı. Çünkü son olaylarda hemen kamera görüntülerini isteyen Arda ve Kenan, bu kez sormamışlardı bile. Ağaçların arasına kuş yuvası şeklinde yerleştirilmiş gizli kameralar... Çok zekice!

Kameraların varlığını fark ettikten sonra yeniden fikir yürüttü. Elbette ki bu kameralar, kendi üzerindeki şüphelerin kalkması için fırsattı. Tesadüfen de olsa son iki gündür, özellikle gece yarısı orman yürüyüşü yapmadığı için kendisini kutladı.

Ama öte yandan içine büyük bir merak kapladı. Eğer parçaları buraya bırakan kişi veya kişiler kameralara takılmışlarsa olayların çözülmesi ve suçluların yakalanması an meselesiydi!

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih Kılıçsoyحيث تعيش القصص. اكتشف الآن