23

46 6 0
                                    

Taksiden inen Arden, karşısında meşalelerle bekleyen grubu görünce şaşkına döndü. Hemen ortalarında Semih, bir elini uzatmış onu bekliyordu. Herkes şık giyinmişti. Semih ise harika görünüyordu. "İyi ki bu geceye özel giyinmişim,"diye içinden geçirdi.

Semih, kırmızı elbisesiyle bahçe kapısından geçen Arden'i kırmızı halının üzerinde karşıladı. Parmaklarını parmaklarına uzattıktan sonra halının üzerinden yol gösterdi. Bir Oscar töreninde ödül almaya gider gibi birlikte ilerlediler. Halil'in eşliğindeki meşaleli gösteri grubu ise her adımda onlara eşlik etti.

Arden, "İnanmıyorum sana Semih!" dedi, "bunlar da ne böyle!"

Semih, "Sen daha iyilerine layıksın Arden,"dedi,"arkadaşlarla senin şerefine özel bir yemek bu sadece."

Arden'in gelmesi ile birlikte bahçede birden müzik çalmaya başladı. Chris Isaak'ın Wicked Game şarkısı herkesin kulaklarında yankılandı. Şarkıyı Semih özel olarak seçmişti.

Belli etmemeye çalışıyordu ancak Semih de olan bitenleri şaşkınlıkla karşılıyordu. Halil ile sık sık göz teması kuruyor, onun yönlendirmesiyle hareket ediyordu.

Meşaleler ve müzik eşliğinde hole kadar ilerlediler. Arden, içeride yanan mumları ve özel süslemeleri görünce, "Ya sen ne ince ruhlu bir insansın!"diyerek Semih'in boynuna bir öpücük kondurdu.

Semih, Arden boynundan öperken Halil ile göz göze geldi. Karşılıklı olarak, işler yolunda anlamına gelen göz kırpmalarının ardından gülümsediler. Ardından Halil, koridoru işaret etti. Semih başıyla onayladı. Daha sonra Arden'in elinden tutarak mumlardan oluşan yoldan devam etti. Halil ise birkaç metre gerilerinden eşlik etti.

Yemek salonu da özel olarak süslenmişti. Ortadaki yemek masası değişmiş, iki kişilik özel bir masa gelmişti. Ayrıca devasa tablonun önüne de beyaz bir piyano kondurulmuştu. Semih, piyanoyu görünce afalladı. Arden'e belli etmeden, gıcır gıcır parıldayan piyanoyu inceledi. Hemen ardından Halil'e yeniden göz kırparak şaşkınlığını belli etti.

Halil'in üstü örtük yönlendirmeleri ile yemek masasına geçtiler. Çalışanlar sırasıyla masaya mezeleri ve yemekleri getirdiler. Son olarak Halil, kadehleri doldurduktan sonra, "İstediğiniz özel bir parça var mı Arden Hanım?"diye sordu.

Arden, neşeyle gülümseyerek, "Bir anda sorunca aklıma hiçbir şey gelmedi,"diye yanıtladı.

Halil, "O zaman aklınıza gelirse lütfen çekinmeden iletiniz,"dedi ve piyanonun başına geçti. Koltuğu hafifçe kendine doğru çekip oturdu.

Semih, merakla Halil'i izliyordu. Piyanonun başına geçtiğini görünce gözleri kocaman açıldı. Halil'in tuşlara basarak ilk melodiyi çıkarmasının ardından da "Bizim Halil'e bak,"diye içinden geçirdi,"ne yetenekleri varmış böyle!"

Halil'in özel konseriyle yemek başladı. Arden'in de Semih'in de gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Karşılıklı şakalaşmalar, kadeh tokuşturmalarla huzur ve mutluluğun zirve noktasını yaşıyorlardı. Odaya Halil dışında kimse girmiyor, bu özel anı kimse bölmüyordu.

Saatlerin nasıl geçtiğini anlamadılar bile. Halil'in çaktırmadan öksürmesiyle Semih artık Arden'e açılmanın vakti geldiğini fark etti. Heyecanlanmıştı. İlk defa asla tahmin edemeyeceği, böyle garip bir durumun içinde bulmuştu kendisini.

Halil'in birkaç kez daha öksürmesinin ardından bu sefer kendi öksürdü. Arden, bu öksürüklerin birer mesaj olduğunu çoktan anlamıştı bile. Keyifle Semih'in ne yapacağını bekliyordu. Semih, son kez nefesini düzenledikten sonra elini Arden'in elini uzattı ve "Arden..." dedi,"ben...ben..." Heyecanlandı. Devamını getirmekte zorlandı ve birden Arden'in dudaklarına yapıştı.

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin