25

43 7 0
                                    

Semih bir süre daha uzaktan seyretmeye devam etti. Kenan ve Arda'nın işlerini bitirmesini bekledi.

Kenan, rutin işlerini hallettikten sonra şeritten geçti. Semih'in yanına geldi. Semih'e yoklama çekmek için, "Var mı benimle paylaşmak istediğin bir şeyler?"diye sordu.

Semih, "Hep böyle misin?"diye karşılık verdi,"Yani günlük yaşamında da insanlara böyle tuzak sorular mı sorarsın?"

Semih'in bu çıkışması Kenan'ı şaşırtmıştı. Gülerek,"Sence günlük yaşam koşulları içinde miyiz?"diye soruya soruyla karşılık verdi,"Evine yakın noktada olan olaylara bak."

Semih, kısa bir süre sessizliğin ardından, "Haklısın,"dedi, "haddime aştıysam özür dilerim."

Kenan, "Alışkınım ben dert etme,"diye karşılık verdi,"sen yine de benimle her şeyi paylaşabilirsin."Hemen ardından Arda'ya gelmesini işaret etti. Daha sonra Semih'in gözlerine manalı bir şekilde baktı ve "Çok işim var Semih,"dedi,"görüşmek üzere. Ayrıca sana tavsiyem, kız arkadaşını bu işlere bulaştırma. Duygusal davranmana neden olur ve asla sağlıklı düşünemezsin!"

Semih, Kenan'ın Arden'i nasıl fark ettiğini düşünürken Arden bir anda ağaçların arasından çıktı. "Ne olmuş Semih? Çok merak ediyorum,"dedi.

Semih, yanı başında duran Kenan'ın psikolojik baskısını üzerinde hissetti. Herhangi bir yanıt vermedi.

Kenan, Arden'i tepeden tırnağa süzdükten sonra arkasını döndü ve uzaklaştı. Kenan'ın uzaklaşmasının ardından Semih Arden'e döndü ve, "Bu kez burun bulmuşlar. Tıpkı diğer olaylar gibi... Başka bir şey yok,"dedi.

Arden çok heyecanlıydı. "Ay ne soğukkanlısın sen. Sanki ormanda mangal kömürünün küllerini bulmuşlar gibi anlatıyorsun! Kim bulmuş? Nasıl bulmuş?"

Semih, Arden'in elinden tuttu. "Bilmiyorum Arden,"dedi,"açıkçası artık bilmek de istemiyorum. Boş ver, Hadi dönelim."

Yol boyunca Arden ne kadar ısrar etse de Semih başka bir şey anlatmadı. Kenan'ın giderayak söylemiş olduğu cümleyi haklı buldu. Arden'i bu işlere karıştırmak pek mantıklı değildi.

Birlikte kahvaltı yaptılar. Kahvaltının ardından Arden, "ben ofise geçiyorum,"dedi,"biraz işlere bakayım. Senin zaten konuşacağın yok."

Semih, "Kusura bakma,"dedi,"kafama takılıyor işte. Tamam, akşama doğru uğrarım yanına."

Arden çıktıktan sonra Semih ne yapacağını düşündü. Kenan'ın koymuş olduğu gizli kameralara herhangi bir kişinin takılıp takılmadığını çok merak ediyordu. Ayrıca banyodaki küvette gördüğü ceset hayalini de zihninden bir türlü kazıyamıyordu. Sanki orada bir şeyler onu çağırıyordu.

Kısa bir süre daha düşündükten sonra, "madem Kenan özel hamleler yapıyor, ben de yapmalıyım,"diye mırıldandı. Kendisine cinayetleri çözen bir komiserle kıyaslamak hoşuna gitmişti. Hemen bir taksi çağırdı ve işe koyuldu.

Taksi gelene kadar hızlıca hazırlandı. Bahçe kapısına çıktı. Bir süre sonra taksi yaklaştı. Taksici, yine aynı taksiciydi. Semih'i dikiz aynasından görünce, "Abi senin bu evde ne işin var?"diye sordu.

Semih, taksiciye söylediği yalanı hatırladı. "Ee, o kadar bu ev uğursuz diye anlatıp durdunuz. Ben de merak edip geldim."

"Ne buldun peki abi? Çok merak ediyorum!"

"Ne yok ki? Hayaletler, ruhlar, cinler, hareket eden oyuncak bebekler... Ceset... Ceset bile var!"

"Vay anasını! Bunların hepsini gördün mü abi? Ben zaten anlamıştım..."

İnönü'den Önceki Beyaz Ev & Semih KılıçsoyWhere stories live. Discover now