Halil'in getirdiği süt ve çikolatalı kurabiyeleri tıkınmakla meşgul olan Arda, Arden'i bu hâlde görünce, gözlerini bir süre Arden'den alamadı.

Semih, göz ucuyla Kenan'ı kontrol etti. Onun vereceği tepkiyi merak ediyordu. Bir yandan da mahçup tavırları devam ediyordu.

Kenan, gergin bir bakışla Arden'i süzdü. Ancak hiçbir tepki vermedi. Sadece başını öne doğru eğerek genç kadını selamladı.

"Arden, hadi aşağıya inelim biz."

Arden masadaki evraklardan birine uzanmıştı. "Bunlar gizli evraklar falan mı yoksa?"dedi, "Çok heyecanlı!"

Semih hemen peşinden hamle yaptı. Eline aldığı evrakı masaya bıraktı. "Senlik bir şey yok burada,"dedi,"Hadi çıkalım." Hemen ardından Arden'in bileğinden tutarak çekiştirdi.

Arden kapıdan çıkarken, "Kolay gelsin size,"diyerek el salladı. Gizli bir toplantıyı böldüğünün farkındaydı. Sempatik tavırlarla durumu kurtarmaya çalışıyordu.

Odadan çıkıp merdivenlere yöneldikleri esnada Semih, "Sen ne diye beni takip ediyorsun?"diyerek tepki gösterdi.

Arden, "Ortaklıktan kaybolup ne hatlar karıştırdığını merak ettim,"diye yanıtladı.

"Bir şey yaptığım yok. Gördüğün gibi polislere yardımcı oluyorum sadece!"

"Olayların peşini bıraktığını sanıyordum. Ama sen adamlara özel oda tahsis etmişsin. Benden bile saklıyorsun. Beni bırakıp onların yanına kaçıyorsun!"

"Bildiğin gibi değil durumlar. Yani aslında bildiğin gibi ama işte... Gizli kalması gerekiyordu."

"Koca koca güvenli emniyet binaları dururken şimdi adamlar senin evinde gizlice çalışacaklar öyle mi?"

"Mesele bina yokluğu değil. Ormana yakın olmak."

Semih, Arden'i çekiştire çekiştire alt kattaki odaya kadar götürdü. "Bak Arden, bir daha üst kata çıkmanı ve o odaya girmeni istemiyorum. Anlaştık mı?"

Arden, "Tamam, tamam; meraklanma çıkmam yukarıya falan,"diyerek karşılık verdi,"ama bu gece bana vakit ayırmanı istiyorum. Onlara değil."

Günler akıp gitmeye devam etti. Çalışmalarına devam ettiler. Artık Arden de evin içerisindeki ofisi biliyordu. Her geldiğinde sık sık Semih'e sataşıyordu. Semih de belirli bir süreden sonra detayları saklamaktan çekinmemişti. Hatta Arden'in olduğu günlerde, Kenan ve Arda da dahil olmak üzere hep birlikte yemek yiyip, gecenin geç saatlerine kadar oturmuşlardı. Bu dinlenme saatleri bile onlar için iş gibiydi. Çoğunlukla Beyaz Ev'in laneti ve çalışmaları üzerine sohbet edercesine fikirler yürütmeye devam ediyorlar, aralarda Arden'in bazı İnşaat projelerinde yaşadığı komik anılarıyla kafa dağıtıyorlardı.

Yaklaşık 2 hafta böylece geçmişti. Bir akşam yine odaya çekilmişler, kayıp şahısların dosyalarını okumaya devam ediyorlardı. Gün geçtikçe Kenan'ın üzerindeki stres artmıştı. Özellikle başka kişilerin soruşturmaya müdahalesi, üzerindeki psikolojik baskıyı zirveye taşımıştı. Semih ve Arda da bu durumun farkındalardı. Neredeyse nefes almadan, ufacık bir iz yakalamak için sabahlamışlardı.

Güneş doğmaya yakın, Semih kayıp şahıslar dosyasından sıkılmıştı. Eski dosyaları kurcalamaya başladı. Zamanında Beyaz Ev'in tamirat işlerinde geçici çalışan; ancak sonradan öldükleri anlaşılan kişilerin dosyasını açtı. Yeniden, dosyada ne varsa merakla okumaya başladı.

Arda çok kapsamlı bir dosya hazırlamıştı. Ölen kişilerle alakalı onlarca farklı bilgiyi derlemişti. Son ikamet adresleri, hastane kayıtları, sosyal güvenlik kayıtları...

Semih, son olarak sosyal güvenlik kayıtlarına bakılırken bir şey dikkatini çekti. Emin olmak için yeniden kontrol etti. Yanılmamıştı. "Bu biraz tuhaf değil mi?"diyerek Kenan ve Arda'ya seslendi.

Kenan ve Arda, Semih'in çalıştığı masaya dikildiler. Kenan, "Tuhaf olan ne?"diye sordu.

"Beyaz Ev'de şu tamirat işleri için çalışmış kişiler. Sonradan hepsinin öldüğünü fark ettiğimiz... Sosyal güvenlik kayıtları. Neredeyse hepsinin sosyal güvenlik kayıtları inşaat alanındaki firmalara ait. İnşaat, boyama, yapı dekorasyon işleri. Ama içlerinden birininki aşçılık. İsmi Mustafa Kurtul. Baktığımda hep aşçılık olarak görünüyor. Başka bir işte çalışmamış. İnşaatla pek alakalı değil gibi."

Kenan ve Arda çenelerini kaşıyorlardı. Arda,"Ne var bunda?"diye sordu.

Semih, "Yani benim garibime gitti. Evin içinde bir inşaat çalışması olduğundan eminiz. Çalışanların hepsi inşaatçı. Ama bu adam aşçı,"dedi.

Kenan, "Sonuçta yaptıkları iş geçici bir iş. Bu ülkede işsiz kalan herkes emek gücüyle inşaatlarda çalışabiliyor. Bu adam da işsiz kaldıysa geçici bir süre çalışmış olabilir,"diye karşılık verdi.

Semih, "Zaten tuhaf olan da bu. Adamın ilk sosyal güvenlik kaydından ölünceye kadar geçen zamanda boş geçtiği bir ay yok. Hep düzenli yatmış. Belli ki pek işsiz kalmamış,"diyerek parmağıyla kayıtların tarihlerini işaret etti.

Arda, "Bak işte bu gerçekten tuhaf,"dedi. Ardından Kenan'a baktı.

Kenan, "Arda; bu evrakları alıp hemen şubeye git. Hakkında ne kadar bilgi çıkarabiliyorsan çıkar. Ailesi, akrabası, ölüm raporu... Her şey istiyorum,"dedi.

Arda, "Anlaşıldı şefim,"dediği gibi fırladı. Güneş doğmuş, gün yeni başlıyordu. Ortalık ıssızdı. Trafik olmadığı için kısa bir sürede soluğu şubede aldı.

Semih ve Kenan hava almak için ön balkona çıktılar. Ormana bakarak beklemeye koyuldular. Sessizce ormanı izlediler.

Bir süre sonra Kenan'ın telefonu çaldı. Arayan Arda'ydı.

"Şefim; Semih haklı çıktı!"

"Nasıl haklı çıktı? Ne buldun?"

"Bu Mustafa Kurtul'un bütün akrabalarına bakındım şefim. Garip gelecek ama bunun bir amcasının oğlu var. Aynı yaşlarda. Birinci bomba şu: Amca oğlunun ismi de yine Mustafa Kurtul. İkinci bomba şu: Amca oğlu Mustafa Kurtul'un sosyal güvenlik kayıtlarının hepsi inşaat alanında. Üçüncü bomba şu: Amca oğlu Mustafa Kurtul'un son sosyal güvenlik kaydı, aşçı Mustafa Kurtul'un ölüm tarihiyle kesişiyor. Dördüncü bomba şu: Amca oğlu Mustafa Kurtul halen hayatta görünüyor!"














İnönü'den Önceki Beyaz Ev | Semih KılıçsoyWhere stories live. Discover now