98.

4.2K 314 192
                                    

Evin kırık camlarından yükselen dumanlar mahalleliyi korkutmak yerine daha da yüreklendirmiş pis zihniyetleriyle sözde iki ahlaksızın cezalarını kendi bok tutan elleriyle kestikleri için gurulandırmıştı. Hiçbirinin yüzünde insanlığa dair bir emare bile bulunmazken aksine iğrenç gülüşleri daha da büyümüş kurda kuşa ahlak dersi verdiklerini sanmışlardı. Ama bilmiyorlardı ki daha kendileri yüce yaradanın ızdırabına nail olamadan Vlad'ın cehenneminde bir bir ateşte yanacaklarını. Allah öldürür dünyandan alırdı ama Vlad onları öldürmeden bu dünyada en acı bir şekilde lime lime edecekti.

Mahalleye peş peşe giren siyah lüks araçlar insanların üzerlerine acımasızca sürerken ezilmekten korkup çil yavrusu gibi sağa sola kaçınanlar bir şekilde paçayı kurtarsa da birkaç kişi kaçmayı başaramadan yerlerde bulmuştu kendini. Takım elbiseli otuza yakın izbandut gibi rus adamlar arabalardan ellerinde silahlarıyla iner inmez havaya ateş açtığında cesaretleri götüne kaçan zavallılar korkudan saklanacak delik arıyorlardı ama nafile. İşinin ehli adamlar çoktan bir çoğunu etkisiz hale getirirken Vlad, tüm soğuk kanlılığını kaybetmiş halde gözü hiçbir şey görmeden dumanlar çıkan daireye doğru koştu.

Attığı her adımda yer ayaklarının altından kayıyor eli kolu boşalıyordu. Görmekten korktuğu manzara aklını kaybettirecek gibi hissettirmesine rağmen yine de ilerliyordu. Hiç korkmadığı kadar korkmuştu herkesin korkulu rüyası olan adam. İliklerine kadar hissetmişti bunu. Bir kere daha sevdiğinin acısını yaşayamazdı. Bir sevdiğini daha toprağa emanet edemezdi. Kocaman kalbinde tek bir mezar vardı zaten kalbi bir mezar daha açacak kadar büyük değildi. Hem güzeller güzel Oleg'i bu sefer kızardı Vlad'a. Bir sevdiğine daha sahip çıkamadın derdi. Aynı anda iki sevdiğine de ağlayamazsın diye içerlerdi.

Önünde ve arkasındaki adamlarla merdivenlerin sonuna geldiğinde kırık daire kapısından çıkan dumanlar hepsini öksürtse de hiçbiri bunu umursamadan eve daldılar. Salondaki yanan tüller ve koltuklar alev almışken adamlar hem Vlad'ı koruyor hem de Ekin'i göz gözü görmeyen dumanın içinde arıyorlardı. Koridorun yerlerindeki kırık eşyalardan atlaya atlaya adamlarından önce Vlad ulaştı yatak odasına. Kırık beyaz kapı arkasında duran konsolun üzerine düşmüş bir halde dururken olduğu yerde durmuş dumandan yanan gözlerini fal taşı gibi açmış içeriye bakıyordu.

Vlad'dan önce harekete geçen Alex yıkılmış kapının üzerinden atlayarak içeriye daldı. Birkaç adam odaya girişi engelleyen eşyaları hızlıca kenara iterken Alex'in "Toropit'sya!!!" Acele edin! diye bağırmasıyla eşyaları Vlad'ın geçmesi için çekmişlerdi. Vlad, içeriye girdiğinde elleri titriyor mavi gözleri evdeki alevler gibi kıpkırmızı olmuştu.

Nefesi kesilmişti ama sebebi dumanlar değildi.  Alex'in iri vücudu yerde yatan bedenlerin gözükmesini engellese de Vlad göreceğini görmüştü.

Daha birkaç gün önce çıplak beyaz ayak bileklerini öptüğü oğlanının şimdi ayakları kana bulanmıştı. Kıpırdamadan öylece duran ayaklardan gözlerini ayıramıyordu.  Ne Alex'in bağırışlarını duyuyor ne de yanından geçen adamlarının omzuna çarpmasını hissediyordu.

Vlad, yaşarken bir kere daha ölmüştü.

Bunun için sadece Ekin'in kana bulanmış ayaklarını görmek yetmişti ama yaşayacağı daha bu kadar da değildi.  Alex'in bedenini kenara çekmesiyle asıl vahşeti işte o zaman gördü mavi gözlü adam. 

Çok fazla kan vardı.

Birbirine karışmış çok fazla kan.

Şehrazat'ın yere saçılmış platin sarısı saçları kıpkırmızı kana bulanmış, yüzü gözü kan içindeyken üzerine yığılmış oğlanın bedeninde neredeyse bir tane bile beyaz yeri yoktu.  Sadece sırtı gözükürken bile halinin ne kadar korkunç olduğu belliydi.

TENİ TENİME [BxB]Where stories live. Discover now