54.

6.5K 354 122
                                    

"Yine yaşatamadım!"

Saliselerin bile önemli olduğu bu anda Vlad için her şey ağır çekimde ilerliyor hatta zaman bile durmuş gibiydi. Hiçbir şey düşünemeyen adamın zihninde tek bir cümle vardı.

"Yine yaşatamadım!"

Bu cümlenin anlamı onun için öyle büyüktü ki, eli ayağı donmuş bir şekilde  küvetten taşan kanla karışmış kırmızı suları görse de başka hiçbir şey düşünemiyordu. Yanındaki iki adamının yaşayıp yaşamadığı bile belli olmayan çocuğun cılız bedenini sudan çıkartırlarken sular daha da taşmış ayakkabılarının ucuna kadar gelmişti. Başını eğip ayaklarına değen suya baktı adam. Dolan gözleri bulanıklaşırken ağladığının bile farkında değildi Vlad.

Kucağına aldığı çocukla hızla yanından geçen korumasını görmedi ama Aden'in çıplak ayakları koluna çarptığında olduğu yerde sendelemişti kendinde olmayan adam. Koruması defalarca Vlad'a sesini duyurmaya çalışırken çareyi adamı kuvvetli bir şekilde sarsmakta bulmuştu. Vlad, boş gözlerle adamına bakarken adamın ona söylediklerini uğultular halinde duyuyordu. Patronunun şokta olduğunu anlayan adam Vlad'ı kolundan çekiştirerek banyodan çıkartırken Aden'i çoktan götürmüşlerdi.

Kendinde olmayan mavi gözlü adama koruması birkaç defa daha seslenip sarssa da işe yaramıyordu. Yaptığının bedelinin ölüm olduğunu bilse de yine de yapmaya karar verip patronunun yüzüne sert iki tokat geçirdi koruma. 

Yediği sert tokatlarla yüzü yana doğru savrulan adam geriye doğru düşecek gibi olduğunda adamı hemen onu kolundan tutup düşmesini engellemişti.

"Kendinize gelin!"

Öyle bir bağırdı ki koruması Vlad'ın o an içinde olduğu o garip halden sıyrılmasına yetmişti. 

Bakışları hemen oda da gezindiğinde bedenine yayılan panik dalgası titremesine neden oluyor, soluklarını hızlandırıyordu.

"OLEG!"

"Onlar önden gitti hemen gitmeliyiz!" dediğinde adam, Vlad koşarak evden çıkıp arabasına atladı. Kısa sürede hastaneye geldiklerinde Aden'i çoktan içeriye almış, müdahaleye başlamışlardı. Koridorda dört dönen adam için zaman bir türlü geçmiyordu.

İlk değildi bu koridorlarda endişeyle volta atışı Vlad'ın. Defalarca sessizce ağlayıp dua etmişti onun acısını görmezden gelen Tanrısına. Bu soğuk koridorlarda almıştı hayatının en acı haberini. Yine buradaydı...

Bu sefer göklerdekine dua etmiyordu, göz yaşları ise az önce ağlayan kendisi değilmiş gibi hiç akmayacakmışçasına durmuştu.

Yüreğinde dolup taşan üzüntüsüne artık bir o kadar da öfke eklenmişti. Şu an üzgün olmaktan ziyade öfkeliydi Vlad. Oleg'in bu hale gelmesine sebep olanlara, onun bir damla kanının akmasına, kendi canına kıyacak kadar ileri gitmesine öfkeliydi. Bir saniye daha fazladan yaşayabilmek için her şeyi yapabilecek insanlar varken o kendine nasıl da hiç düşünmeden kıyabilirdi.

Öfkeyle yumruğunu birkaç kere duvara vurunca elinin üstünde açılan yaralardan hafif hafif kanlar sızdığını görse de umursamadı. Aden'e ne olacağını bilmeden beklemek içinde daha derin yaralar açıyordu şu an.

Bir saatin ardından Vlad nihayet rahat bir nefes alabileceğini düşünüyordu ama alamadı.  Karşısındaki yatakta bileği sargılar içinde yatan çocuğa bakıp rahatlamaya çalışsa da içindeki öfke buna engel oluyordu. Ona çok kızgındı. Şimdiye kadar yaşadıklarını siktir edebilirdi ama kendisine bunu yapmasını kabullenemiyordu. Bu kadar kolay hayattan vazgeçmemeliydi.

Bir gün boyunca çocuğun başında gözlerini açmasını bekledi Vlad. İçinden taşan sinir ne oturmasına müsaade ediyordu ne de ayakta durmasına... Sabaha karşı odanın içinde dört dönerken duyduğu zayıf iniltiyle hemen bakışları Aden'e çevrilmişti. Birkaç adımda çocuğun yanına giderken Aden'in gözleri hala kapalıydı ama kendine gelmeye çalışır gibi kıpırdanıyordu.

TENİ TENİME [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin