41.

13.3K 506 114
                                    

Sabahın ilk ışıkları teknenin minicik penceresinden içeri vurduğunda ilk uyanan Aslan olmuştu.  Oğlu bütün gece göğsünde yorgunluktan hiç kıpırdamamış kolay kolay da uyanacağa benzemiyordu.

Emip, ısırarak kızarttığı yerlerin üzerinden vakit geçince daha da koyulaşmış giderek morarmaya başlamışlardı. Burnunu dağınık saçlarına sürtüp kokusunu içine çekti aşık adam. Uzun süre yatağın içinde uyuyan oğlanı izleyip, kafasına, yüzüne öpücükler bırakırken Aden öyle derin uyuyordu ki asla uyanmıyordu.

Bugün çok önemli bir toplantısı olan adam günü Aden'in yanında yatarak geçirmek istese de mecburen kalkmıştı.
Üzerini iyice örttüğü oğlanın öne çıkmış şişmiş dudaklarını arka arkaya birkaç kere öpüp odadan çıktı.

Gece her şey öyle hızlı gelişmişti ki ikisi de en duygusal anlarının üzerine birlikte ilklerini yaşamışlardı. İçki bardakları, telefonları filan hepsi açık alanda kalmış sabaha kadar hiç akıllarına bile gelmemişti.

Aslan masaya oturup telefonuyla ilgilenirken Kemal'i arayıp bugünkü toplantıyı görüntülü yapacağını, iki üç gün işe gitmeyeceğini haber verip kapamıştı telefonu. Oğlunun bugün çok ağrısı olacağına emindi ve ilk günden onu yalnız bırakmayı asla istemiyordu.

Masasının üzerindeki diğer telefona gelen mesaj dikkatini çekmiş eğilip ekrandaki bildirime bakınca Sarp'tan geldiğini görüp okumak için yanıp tutuşsa da okumadı Aslan. Biliyordu ki oğlu dün gece kendini ona tamamen teslim etmişti ona artık çok güveniyordu Aslan. Aden'in, Sarp'ın kendisine arkadaşlığın dışında başka bir amaçla yaklaşmasına izin vermeyeceğine adı gibi emindi Aslan.

Telefonu kenara koyup kendine bir kahve hazırlarken hala dün gece yaşadığı o mükemmel anlar aklına geliyor, mutluluktan gülümsemesine engel olamıyordu adam.

Elindeki espressoyu tek dikişte içtikten sonra kafasını yukarıya kaldırıp gözlerini kapatarak temiz havayı içine çekti Aslan.

İki saat geçmiş Aslan bu sırada toplantılarını yapmış bir şeyler atıştırmış ama Aden hala uyanmamıştı. Birkaç kere yanına gidip oğlanı kontrol etti hatta artık uyanması için orasını burasını öpse de uykucu oğlan bana mısın demedi.

Açık havada sigarasını içerken masanın üzerindeki telefonu çalınca uzanıp ekrana baktı. Arayanın Kemal olduğunu görünce cevapladı.

Kemal:

"Abi Aden'in eşyalarını topladık konağa mı götürelim?"

Abi:

Evet oraya bırakın.

Kemal:

Tamam abi bir de öğlen oldu aşçıyı da yolladın size yemek getireyim mi?

Abi:

Olur getir. Hamburger, pizza gibi şeyler getir Kemal bana da balık olsun.

Kemal:

Tamam abi.

Aslan, Aden'in her halini çok güzel bulsa da normalden daha fazla zayıf olması sağlığı için tehlikeliydi. Sağlıklı beslenip toparlamalıydı vücudunu.

Kendisi her zaman yediğine içtiğine çok dikkat edip düzenli spor yaparken son günlerde o da oğlana uyum sağlamak için yemediği şeyleri yemeye başlamış spora da ara vermişti.

Aden'i zorlamadan ona sağlıklı yiyecekler yemeyi alıştıracaktı ama bugün o gün değildi.  Oğlunun  uyandığında minik beyaz poposunun çok acıdığı için tüm gün nasıl huysuzluk yapacağını tahmin edebiliyordu Aslan. O yüzden bugün her konuda Aden'in suyuna gitmesi gerekiyordu ve yemek de bunlardan biriydi.
En azından sevdiği şeyleri yerse keyfi yerine gelebilirdi.

TENİ TENİME [BxB]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang