16. Pişman

16.5K 847 37
                                    

Aslan'ın peşinden gitmeye cesaret edemedi Aden. Sessizce akan gözyaşlarını elinin tersiyle silip içeri girdi. Ne yapacağını bilmeden koltuğa oturmuş düşünürken sehpanın üzerindeki boş çorba kasesine gözü takıldı.

Aslan gibi bir adam iki gününü onun için ayırmış bir saniye bile yanından ayrılmamıştı. Bu yaptıkları ona taktığı etiketlerinin hiç biriyle örtüşmüyordu. Haksızlık ettiğinin farkında olan oğlanın kalbini pişmanlık sardı.  

Kapının çalmasıyla bir anda kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Geri geldi diye düşünüp heyecanla kapıyı açtı.

"İyi akşamlar Aden Bey. Bir isteğiniz olursa biz kapıdayız."

Hayal kırıklığıyla kafasını sallayıp kapıyı kapadı. Aslan olmadan bu evde durması yanlıştı. Oyalanmadan yatak odasına giderek kendi kıyafetlerini üzerine geçirip Aslan'ın kıyafetlerini katlayarak yatağın üzerine bıraktı. 

Evden çıktığında az önce gelen adam dışarıda arabanın yanında sigarasını içiyordu. Aden'i görür görmez elindeki sigarayı yere fırlatıp genç çocuğa doğru yürüdü.

"Aden Bey bir şey mi lazım ?"

"Beni evime kadar bırakabilir misiniz?"

"Tabi efendim" deyip Aden'e binmesi için arabanın kapısını açtı adam. Yol boyunca yolu tarif etmenin dışında tek kelime etmemişti üzgün çocuk. Evin önüne kadar geldiğinde adama teşekkür edip eve girdi. Aslan'ın sıcacık evinden sonra kendi evi buzhane gibiydi. Hemen odasına gidip üzerine iki kat kazak giyip ayağına en kalın çoraplarını geçirdi. Aklına Aslan'ın bugün onu çocukmuş gibi giydirişi gelince üzüntüsü daha da artmıştı.

Soğukta durmaktan daha kötü olacağı için bir an önce sobasını yakmalıydı. Baya bir uğraştan sonra yanan sobaya soğuktan donmuş ellerini uzatıp ısınmaya çalıştı. 

"Kahretsin ya!"

Evden aceleyle çıkarken ilaçları Aslan'ın evinde unutmuştu Aden. Aklında olan bir kaç ilacı almak için hazırlanıp çıktı. Hastalığın zayıf düşürdüğü bedeninde yürüyecek derman kalmayınca başı dönmüş, kolunu duvara dayayıp biraz durup soluklandı yol kenarında. Bayılmaktan korktu bir an ne yapacağını bilemedi. İçindeki duruma, yalnızlığına, yaşadığı her şeye isyan ediyordu içinden. Bıkmıştı artık.

Yanında ani frenle duran arabaya kafasını çevirip baktığında tanıdık bir yüz görmesiyle tüm sinirleri boşalmış, ağlamaya başlamıştı.

"Bücür!!!" Kemal koşarak ağlayan çocuğun yanına gelip, sarıldı.

"Ne oldu oğlum sana ne bu halin? Niye ağlıyorsun?"

Ağlamaktan cevap veremeyecek halde olan çocuğa destek olarak arabaya kadar bindirdi. 

"Oğlum ne oldu lan çıldırtma adamı ne bu halin?

"Hastayım. "

"Hasta mısın? Hemen hastaneye gidelim. Ulan niye beni arayıp haber vermiyorsun!"

"Hastaneye gittim. İlaçlarımı almaya gidecektim ama çok yoruldum."

"Ah ulan ahh! Gebereceksin sokak aralarında!

"Tamam ağlama artık çok fena çirkin bir şey oluyorsun. Şimdi gider alırız ilaçlarını."

Kemal'le birlikte eczaneden ilaçlarını alıp eve dönmüşlerdi. Yanan soba odayı iyice ısıttığı için ikisi de sobanın yanına kuruldular. Kemal, hasta çocuğu şilteye yatırıp üzerini örttükten sonra kendisine sıcak bir çay koyup ayak ucuna oturdu.

"Niye hasta olduğunu  bana haber vermiyorsun ?"

"Sanki gelebilirdin. "

"Gelirdim oğlum o kadar da değil. Tamam abi gitmeyeceksin dedi ama burada canın söz konusu iki elim kanda da olsa gelirdim yanına."

"Şimdi  buraya geldiğini duyarsa sana kötü bir şey yapar mı?"

"Bilmiyorum ki bücür abinin ne yapacağı belli olmaz. Son bir kaç gündür bir görsen bi mutlu bir keyifliydi ki sorma... Sabah aradı beni bir süre  uzaktan çalışacağım kimse rahatsız etmesin dediğinde keyfi çok yerindeydi ama akşam üzeri konağa bir gelişi var valla çıkarıp hepimizin kafasına sıkacak sandım. Kan kusturdu millete. Var bi haller ama hadi hayırlısı"

Aden, tüm bunların suçlusu olarak kendini görüyordu. Bir kez daha kızdı kendine. Biraz daha sohbet ettikten sonra saat geç olunca Kemal evden ayrılmış hasta çocuk da pişmanlıklarıyla baş başa kalmıştı.

TENİ TENİME [BxB]Where stories live. Discover now