60.

6K 347 137
                                    

Konağın önünde sırtını kapıya dayamış Kemal sigarasını derin derin içine çekip dumanını üflerken gözü dış kapının önüne gelmiş adama takıldı.

"Yine mi ya! Su yoluna çevirdi burayı çakal!"

Her hafta dayandığı kapı yine ona açılmamış ama o ısrarla gelmekten vazgeçmiyordu.

"Elimde kalacak takıntılı piç!"

Elindeki bitmek üzere olan sigarasını bıkkınlıkla yere fırlattıktan sonra üşüyen ellerini kabanın cebine sokarak büyük demir kapıya doğru ilerledi.

"Hayırdır!"

"Aden nerede? Ne yaptınız ona! Aslan da yok ortada o mu zorla bir yere götürdü Aden'i cevap versene!"

Kemal sinirle başını sağa sola sallayıp alaylı bir şekilde gülerken karşısındaki çocuğa aylardır zarar verememesinin tek sebebi Mehmet Bey'e içinden söyleniyordu.

"Aden uçtu gitti kuş oldu!"

"Dalga geçmeyi kes! Adam gibi bir cevap ver!"

Kemal'in adamlığını mı sorgulamak?

Demir kapının aralıklarından kolunu geçirip hızla öbür taraftaki çocuğun yakasından tuttuğu gibi kendine çekince Sarp karşı koyamadan demirlere yapışmıştı. Kemal gibi on kaplan gücündeki adama nasıl karşı koyabilirdi ki zaten bu çakal. Vahşi doğada bile tek hamlede yer bitirirdi bu çakalı.

"Lan sen kimsin de benim adamlığı mı sorguluyorsun! İtin dölü!"

"Bırak lan!"

"O kolunu bacağını kopartır eline veririm çakal. Akıllı ol! Benim sabrımla oynama kimseyi gözüm görmez keserim nefesini!"

Yakasını iterek bıraktığında Sarp geriye doğru sendeledi. Sinirle üstü başını düzeltirken kapının öbür tarafındaki adama tiksinir gözlerle bakıyordu.

"Ona bir şey yaptınız biliyorum!"

"Hee yaptık! Ne oldu? Öğrendin şimdi rahatladın mı! Hadi yallah başka kapıya!"

Kemal'in dalga geçer gibi konuşması iyice sinirini bozmuştu Sarp'ın. Arkasını dönüp giden adama nefretle baktı. Bu kapıdan kaçıncı eli boş dönüşüydü saymıyordu artık Sarp ama her dönüşünde bir o kadar daha umudu tükeniyordu. Sinirli sinirli arabasına binip oradan giderken Kemal'de söylene söylene cebinden bir sigara daha çıkarıp tam yakıyordu ki telefonu çaldı.

"Buldunuz mu?"

"Konum at!"

İki cümlelik telefon konuşmasını bitirir bitirmez adımlarını hızlandırıp konağa girdiği gibi Mehmet Bey'in çalışma odasına kapıyı bile çalmadan destursuz daldı. Dağ ayısı lakabını boşuna haketmedi bu adam.

"Baba bulduk! "

Yaşlı adam Kemal'in odaya dalışını umursamadan ayağa fırladı.

"Hangisini?"

"Aslan'ı"

Mehmet Bey elini göğsüne dayayıp rahat bir nefes verdi.

"Çok şükür! Git getir bana onu Kemal! İster döv ister kemiklerini kır ama yeter ki getir oğlumu! "

"Sen merak etme baba. İzin de çıktıysa abimi bir güzel sever öyle geri getiririm evelallah! "

"Kemal!!!! Vur dedik diye de öldürme az elinin ayarı olsun!"

"O iş bende baba. Sen rahat ol."

Kemal daha fazla oyalanmayıp hazırlıklarını yaptıktan sonra yola çıktı. Yaklaşık üç saat süren yolculuktan sonra köy gibi bir yere gelmişti. Tek ya da iki katlı diğer bütün evlerden uzağa konumlanmış eve bakarken ortalıkta kimsecikler gözükmüyordu.

TENİ TENİME [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin