84.

6.1K 339 80
                                    

Üzerindeki kusmuğun ekşi kokusu adamın burnunun direğini sızlatırken birkaç saniye içinde olanların şaşkınlığından kurtulup pek de temiz sayılmayan pavyon tuvaletinde kahkaha atmaya başladı.

Kollarına yığılan baygın oğlanı kucağına almış ensesinden tutarak başını boynuyla omzu arasına bastırırken gülmesine engel olamıyordu Vlad. Şu an ondan tiksinme ihtimali bile söz konusu değildi adam için. Alkol ve kusmuk kokusu içerisindeki serseri oğlanının şakağından öptü üst üste. 

Çok özlemişti.

Yaramaz bakışlarını, tenini, kokusunu, öfkeli halinden neşeli hallerine kadar her bir zerresini özlemişti küçük serserisinin.

Oğlanı iyice kollarının arasında  sımsıkı tutup tuvaletten çıkarken yanından geçen insanların bakışlarını hiç umursamadı.   Doğruca mekandan çıkıp arabasına doğru ilerlediğinde Niko hemen kapıyı açmış patronunun
Ekin'i arabaya yerleştirmesini izliyordu. Kendi de binmeden önce olduğu yerde doğrulup Niko ya baktı.

"Niko, Şehrazat Hanım'ı eve sen bırak"

"Tabi efendim."

Vlad, arabaya bindiğinde başı yana düşen oğlanı hemen göğsüne çekip alnından öperken yol boyunca gözlerini ondan bir saniye bile ayırmamıştı.

Yolculuk bitmiş nihayet eve varmışlardı. Vlad, başka bir ülkeye de gitse Ekin'in evinin anahtarını her gün yanında taşımıştı. Bu küçücük anahtar bile onu Ekin'in dünyasına dahilmiş gibi hissettiriyordu.  Gün gelecek o kapının kilidini yine açacağını biliyordu adam.

Zorlanmadan kapıyı açıp içeriye girdiğinde ev her zamanki gibi soğuktu ama buna takılmadan yavaşça yatak odasına doğru ilerledi. Sokak lambasının aydınlattığı loş odaya girerken ışığı açma gereği duymadan  kucağındaki oğlanla yatağa oturdu.

Ekin, uzun boylu hafif kalıplı bir oğlan olsa da Vlad'a hiç ağır gelmiyor aksine şu an göğsünde horul horul uyuyan oğlanın ağırlığını bedenine, hafızasına kaydediyor, onun yokluğuyla sınanırsa bile ağırlığının hayaliyle idare idare etmeye çalışacaktı.

Oğlan yattığı yerde kıpırdamadan dururken Vlad, onu defalarca öperek pis kokusunu kaç kez içine çekip kokladıysa da doyamadı, doyamazdı da. Yakası bağrı dağılmış, saçları birbirine karışmış oğlanını bugün siyah takımlar içinde görünce güzelliğiyle adeta büyülenmişti adam. Çok kısa bir an içindeki onu sınayan ilkel duyguyla arzulamıştı oğlanı.

Zihninde tamamen çırılçıplak beliren oğlanın üzerinde yalnızca siyah ceketi ve papyonu hayal etti Vlad.  Parmaklarının uçlarını kaslı karnından kasıklarına kadar kaydırırken aletinin sıcaklığı sanki gerçekten elindeymiş gibi avucunun içini ısıtmıştı. Onu ters çevirip ensesinden tutarak bedenini öne eğerken siyah ceketin yukarıya kayan etek uçlarından gözüken dolgun kalçaların arasına kendi aletini defalarca sürtüp hem kendini hem de oğlanını zevkten delirtecek hale getirmeyi arzuladı. Bu kadar kısacık bir anda işte bu kadar fazla şey arzulamıştı adam.

Şimdi ise kollarındaydı.

Küçük baş belasının daha fazla pislik içinde uyumasını gönlü elvermediğinden oğlanı kucağından yatağa yatırıp üzerini soymaya başladı.  Her açtığı düğmeyle parmak uçları karıncalanıyordu.  Alt dudağını ısırırken kendine hakim olmak çok zordu yine de üzerimi sağ salim soymayı başarmıştı.  Kıyafetlerden kurtulmuş sadece iç çamaşırıyla yatakta sere serpe yatan oğlana baktı biraz. Daha fazla bakmak isterken evin soğukluğuna küfredip mecbur pijamalarını giydirdi oğlana.  Yatağın üzerindeki örtüyü kaldırıp Ekin'i yavaşça yatırıp üzerini öptüğünde elleri dağılmış saçlarına gitti. Öyle yavaşça okşuyordu ki tüm sevgisini sanki parmak uçlarından oğlana geçirmek ister gibiydi.

TENİ TENİME [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin