53.

6.6K 379 92
                                    

52. Bölümü atlamayın🐈‍⬛

Sessizce camdan dışarıyı izleyen oğlan için günler aynı geçmeye devam ediyordu ama içinde yer etmiş üzüntüde bir nebze olsun  azalma olmamıştı. Hala ilk günkü gibi canı yanıyordu Aden'in. Aslan'dan duyduğu son sözler durmaksızın kulaklarında yankılanırken, boğazındaki yumru olduğu gibi duruyordu. Belki birazcık ağlayabilse, sadece bir damla yaş bile akıtabilse o güzel gözlerinden  yumru da yok olup gidecekti ama işte olmuyordu. 

Gecenin bir yarısı gördüğü kabusla uykusundan uyanınca nefes nefese kalmıştı oğlan. Komidinin üzerindeki suyundan bir yudum alırken küçük aynadaki yansımasına baktı. Terden ıslanmış uzamış saçları iyicene alnını kapatmış, gözleri kan çanağı halindeydi. Hala düzelmemiş nefesi yüzünden göğsü hızla inip kalkarken gördüğü kabus aklına gelince elindeki bardağı sinirle aynadaki yansımasına doğru fırlattı. Hep aynı kabusu görüyordu. Aslan artık yanında değildi ama bir kez olsun rüyalarında onu bırakmamış her gece o kahreden anları yeniden yeniden yaşatmıştı.

Kendini yatağa bırakıp derin derin nefesler aldı. Artık her şey bitsin tüm bu acısı geride kalsın istiyordu. Uzun süre tavanı izledikten sonra aklına gelen şeyle halsiz bedenini zorla yataktan kaldırdı. Yavaş yavaş yürüyüp yere düşen kırık aynanın yanında çömeldiğinde büyük bir parçayı eline alıp uzun uzun baktı. Ardından yerdeki tüm parçaları dikkatle toplayıp odasındaki dolabın içine sakladı oğlan. Tekrar yatağına döndüğünde sabah olmak üzereydi. Uykusu tamamen kaçmış avucundaki aynayı sıkıca tutarak güneşin doğmasını izledi koltuğunda. 

Vlad, yatağının içinde gözlerini açtığında gün doğmuştu ama  saat daha çok erkendi. Aden'in her sabah kaçta uyandığını bildiği için biraz oylanıp duşunu aldıktan sonra kahvaltısını yaptı. Zaman geçsin diye çalışma odasına geçip işlerinin bir kısmını hallederken çalışanlarına Aden'in kahvaltısını hazırlamalarını söyledi. 

Her uyandığı günün sabahında çocuğun bir önceki günden daha iyi olmasını umut ediyordu Vlad. Yine de bu eve geldiği ilk günden daha iyiydi Aden o yüzden umudunu kaybetmiyordu mavi gözlü adam. Zaten kaybetmek gibi bir seçeneği de yoktu. Aden için her şeyi yapmaya öyle hazırdı ki karşısına çıkan her olumsuz şeyi yok etmeye yeminliydi adeta. Bıkmadan usanmadan sabah akşam yemeğini yedirip yatağına taşıdığı oğlanın birkaç hafta değil bir ömür iyi olması için uğraşırdı Vlad. 

Kapısı çalınca başını kaldırmadan gelen kişiye "Gel" diye seslendiğinde, içeriye giren adam ceketinin önünü tutarak "Efendim, Aden Bey'in kahvaltısı hazır. " dedi.

"Geliyorum"

Önündeki kağıtları toparlayıp yerinden kalktığında aynada son bir kez kendine bakıp gömleğinin yakalarını düzeltti. Çocuğun kaldığı odaya doğru yürürken yüzüne yerleştirdiği gülümsemesiyle kapıyı çalıp yavaşça kolu aşağı indirdiğinde oğlanı yine camın önündeki koltukta otururken gördü. 

"Günaydın Oleg'im!" 

Aden, Vlad'ın sesini duymasıyla daldığı düşüncelerinden sıyrılıp elini koltuk ile kalçası arasında saklamaya çalıştı. Adamın onun yanına doğru her adımında kasılan çocuk, avucundaki kırık ayna parçasını sımsıkı tutarken Vlad'ın onu yakalamasından korkuyordu. 

Vlad, çocuğun yanındaki sandalyeye kurulup çocuğun yüzüne gülümseyerek baktığında Aden'in bakışları ona değil dışarıya dönüktü. Bir şey belli etmemek için kendini öyle bir kasıyordu ki nefes alış verişleri hızlanmıştı ama henüz Vlad bir şey fark etmemişti.

Mavi gözlü adam çocuğun konuşmayacağını bilse de ona bir şeyler anlatıyor, belki cevap verir diye sorular da sorarak şansını deniyordu. Yine hiçbir karşılık alamayan adam  sessizlik içerisinde oğlana yemeğini yedirmeye devam etti. Aden'in itiraz etmeden yemesine şaşırsa da bir şey söylemedi. Normal bir şeymiş gibi davranıp yedirmeye devam ederken oğlanın hızlı solukları dikkatini çekti. İçinde "Hasta mı oldu acaba?" diye geçirirken, elini birden Aden'in alnına kapatınca çocuk ona temas eden adamdan kafasını hızla geriye çekerek kurtuldu.

"Oleg.. Sen iyi misin?"

Kaç dakikadır adamın yüzüne bile bakmayan Aden'in gözleri hızla Vladı'ın gözlerini bulunca avcundaki aynayı  daha da sıktı. Elini iyice geri çekip daha iyi saklamaya çalışırken az kalsın Vlad'a bir şeyler belli edeceğini düşünüp kendine kızdı. Cevap vermediği için daha da kuşkulanan adam yerinden kalkıp elini çocuğun yanağına dokundurmak isteyince Aden, avucunu var gücüyle sıkarak kendini olabileceklere hazırlıyordu. Ya şimdi ya da hiç diye geçirdi aklından.  

Vlad, çocuğun dağınık saçlarına elini atıp alnından çektikten sonra eliyle ateşi var mı diye bakarken Aden, avucunda hissettiği sızıyla dişlerini sıkıp, gözlerini kapadı. 

"Ateşin yok!"

Aden, gözlerini açarak sessizce kafasını salladığında adam onun bu kadarcık tepkisinden bile mutlu olmuştu.

"Benim artık gitmem lazım Oleg'im! Aklım sende kalacak ama uyumadan önce mutlaka geleceğim!" diyerek, çocuğa gülümsediğinde Aden hemen bakışlarını dışarıya çevirmişti. Vlad, odadan çıkar çıkmaz Aden derin bir nefes aldı. Yakalanacağım korkusundan dolayı kendini öyle bir kasmıştı ki nefes almayı unutmuş gibi soluklanıyordu. Arkasına sakladığı elini kucağına doğru getirip açtığında avucunun içerisindeki kesikten sızan kanı görünce şaşırdı. O kadar paniklemişti ki kendini kasmaktan elinin bu kadar çok kesildiğini anlamamıştı. Bir süre daha avucundaki kurumaya yakın kana bakarken haftalar önce Aslan'dan duyduğu son sözler kadar bile canını acıtmamıştı kesik. 

Vlad, oğlanın odasından çıktığı gibi evden ayrılıp dışarıdaki işlerini biran önce halledebilmek için şirkete geçti. Çevresindekilere işlerini hızlıca yaptırıyor eve hemen gidebilmek için herkesi zorluyordu. Aden, onun evinde kalmaya başladığı günden beri aslında işini eve taşımış çok zorunda olmadıkça evden çıkmamaya çalışıyordu. Aden onunla hiç konuşmasa da evde birkaç oda ötesinde olması bile yetiyordu mavi gözlü adama. Eğer ki çocuk kötü olursa ilk o müdahale etmek istiyor, kimseye onu emanet edemiyordu. Oğlanın giderek zayıflaması onu zorlamadan yemek yemiyor oluşu filan Vlad'ı daha da çok eve bağlıyordu.

Uzun zaman sonra ilk defa bugün çocuğun hali tavrında farklı bir şey görmüştü. Haftalardır her bir mimiğini ezberlediği yüzde hiç görmediği o gergin ifade bir süre aklına takılsa da işlerinin yoğunluğu dikkatini dağıtmış günün geri kalanında aklından çıkmıştı Aden'in sabahki hali.

Saat epey ilerlemiş neredeyse gece yarısına gelirken Aden'e sabah verdiği uyumadan önce gelirim sözünü tutamamanın pişmanlığıyla eve dönüyordu Vlad. Aklından çocuğun yine koltukta iki büklüm uyuduğundan dolayı boynunun ağrıyacağını geçirince kendine daha çok sinirlenmişti. Arabadan indiğinde yorgun bedenini esnetip, kravatını gevşeterek eve doğru yürüdü. Birazdan birkaç dakika da olsa göreceği beyaz meleğinin tüm yorgunluğunu alacağını düşünerek adımlarını Aden'in kaldığı odaya doğru yönlendirdi.

Yavaşça odanın kapısını açtığında her gece ışıklar açık uyuyan oğlanın bu gece karanlıkta uyumasına şaşırdı. Elini hemen duvardaki anahtara atıp odayı aydınlattığında gözleri ilk koltuğu ardından da yatağı buldu. İkisinin de boş olması içine bir anda sıkıntı verirken gözlerini hemen banyonun kapısına çevirdi. İçindeki sıkıntıya rağmen sakin kalmaya çalışıyordu. Kapıda bekleyen adamlar varken Aden odadan adım atsa haberi olacağını biliyordu o yüzden banyodadır diye düşündü.

Kulağını kapıya yaklaştırıp içeriden gelen sesi dinlemeye çalıştı birkaç saniye. Kapıyı tıklatarak "Oleg?" diye seslendiğinde, içeriden yalnızca su sesini duyuyordu. Cevap alamayınca kasılan bedeniyle derin bir nefes aldı Vlad. 

"Oleg... Oleg iyi misin? Cevap vermezsen içeriye gireceğim ."

Cevap vermiyordu. Daha fazla sakin kalamayan adam kapının kolunu aceleyle indirmeye çalıştığında kilitli olduğu için açılmamıştı.

"OLEG! KAPIYI AÇ HEMEN!"

Art arda kapıya vurup birkaç kere daha seslendikten içeriye zorla girmekten başka seçeneği kalmamıştı Vlad'ın. Odanın önünde onu bekleyen adamlarına "Kırın hemen!" diye, komut verdiği an iki adam tek bir vuruşta kapıyı kırmış Vlad, bir saniye bile oyalanmadan banyoya dalmıştı. 

Gördüğü manzara ile nefesi kesilen adamın tüm vücudu olduğu yerde donup kaldı.

TENİ TENİME [BxB]Where stories live. Discover now