81.

6.1K 342 106
                                    

"Ekin... Yapma!"

Vlad " Yapma " demekten başka bir şey diyemezken öyle yalvarır gözlerle Ekin'e bakıyordu ki karşındaki oğlan ise onun gözlerine bakamıyordu. Başını öne eğmiş sessizce duruyordu. İlk defa Vlad'a karşı içinde onu yakan duygularını göstermiyordu Ekin. Normalde olsa Vlad, çocuğun aklını okur gibi ne düşündüğünü anlardı ama o da bugün yaşadığı kalp kırıklığından dolayı okuyamıyordu Ekin'in aklından geçenleri.

"Vazgeçmeyelim Ekin. Sana şu an ne söyleyip de ikna edeceğimi bilmiyorum. Kalbine laf geçiremem evet ama diğer her şey... bunların bir önemi yok ki... Ne olmuş yani hayatta aynı noktada değilsek. Bunun bize engel olmasına izin verme. Lütfen Ekin."

"Lütfen... Lütfen... deme Vlad. Yakma oğlum ciğerimi. Kolay değil, anlamıyorsun."

"Anlamaya çalışıyorum Ekin'im. İçimdesin, aklımdasın bu halde nasıl pes edebilirim ki? Nasıl kolayca vazgeçmemi beklersin benden."

Ekin, elleriyle saçlarını çekiştirip derin bir nefes aldı.  Adam böyle konuştukça işi hiç de kolay olmuyordu. 

"Ol-olmaz bizden Vlad."

"Ekinnn..."

Oğlanın kucağında duran ellerini tutmak istediğinde daha dokunamadan çekilmişti eller önünden.

"Olmaz."

Vlad, hayal kırıklığıyla beraber içini yaka yaka dolu bir nefes çekti. Onun gibi bir adam kimseye yalvaracak değilken Ekin'in onun olması için dizlerine bile kapanmaya razıydı ama kalbine giremediği bir oğlana da yalvarmak zoruna gidiyordu. Ekin bir konuda haklıydı eğer ki onun güzel kalbinde şimdi yeri yoksa ileride ikisinin de canı çok yanacaktı.  Kendi can acısını umursamasa da Ekin'in ufacık bir üzüntüsünde mahvolurdu.

"Peki."

Duyduğu kelimeyle başını kaldırıp Vlad'a baktı Ekin. Adam ona değil de yere sabitlemişti mavilerini.  Kalbine iğneler batıyordu.

"Sana kendimi zorla sevdiremem ama şunu unutma ki seni gerçekten seviyorum. Ve... Seni sevmek emin ol benim için hiç kolay değildi. Söylediklerim sana abartılı gelebilir ama beni birazcık bile tanıdıysan doğru olduklarına inanırsın. Bundan sonra seni asla rahatsız etmeyeceğim. İster beni kalbine koy istersen de yok yere endişelendiğin korkularını yen, ben seni her zaman severek bekleyeceğim Ekin. Ne zaman beni istersen o zaman yanında olacağım.  Sana sonsuz zaman veriyorum küçük serserim."

Ekin adamın ne söylerse doğru söylediğine emindi. Belki Vlad'ı çok tanımıyordu ama sözünün eri bir adam olduğunu biliyordu.

Dolan gözlerini kırpmamak için öyle çok çaba harcıyordu ki yüzüne bile bakamadığı adamın yanından birden kalkmasıyla dolu gözlerinden birkaç damla yaş kucağındaki ellerinin üzerine düştü.  Ağzını açıp tek bir söz bile söyleyemedi.  Zaten söylenecek ne kalmıştı ki?

Vlad için o koltuktan kalkmak Ekin'e son bir kez olsun bakmamak da hiç kolay olmamıştı.  Ekin görmüyordu ama onun da gözleri dolmuş, mavileri çakmak çakmak olmuştu. Veda etmek istemiyordu adam. Oleg'den sonra vedalardan nefret ederdi. Şimdi gidiyordu ama bu bir veda değildi onun için. Sonunda ölüm gibi mutlak bir ayrılık yoktu sadece ayrı geçirecekleri günler koymuşlardı aralarına. 

Vlad, üzerine kendi kıyafetlerini dahi giymeden sadece telefonunu alıp hızla evden çıkmasıyla ikisinin de boğazından bir hıçkırık kopmuştu.  Ekin, saatlerce aynı koltukta oturup kendi çaresizliğine öfkelenip ağlarken Vlad'ın göz yaşları ise Ekin'in küf kokan, kapısında kilidi bile olmayan apartmanından çıktığı an durmuştu.

TENİ TENİME [BxB]Where stories live. Discover now