24🥀

468 71 34
                                    

Tek tek sarıldığım arkadaşlarıma el salladıktan sonra valizin birini kendim sürümeye başlamıştım. Diğer elimi tutan Chul un gözleri kızarıktı. Çünkü altı kişi birden ona veda etmek için yanaklarını öpmüş, gıdıklamış, sıkı sıkı sarılmıştı. Sadece -daha önce tanıştıkları için- Changbin ve Jeongin e biraz izin vermişti. Diğerlerinde - hele ki Jisung da- bağırmaya, ağlamaya başlamıştı.

Jisung un ona aldığı arabayı elinden düşürmüyordu ama ısınamamıştı. Onunla konuşunca konuşabildiği kadar ters şeyler söyleyip kızıyordu ona.

Chul Minho hyung u da sevmişti biraz. Birkaç gün önce ilk geldikleri gün Minho hyung un yanına gidip birlikte arabasıyla oynamışlardı. Sürekli gülümsemiş ve uykusu geldiği zaman da kucağına çıkmıştı. Yavaş yavaş kucağında uyuklarken Jisung u tatlı bir kıskançlık sarmıştı tabii.

Birkaç günde o kadar tatlılık görmüştüm ki bana yetmişti. Ailem ile yaşanan kavga dışında Koreye gelmek iyi olmuştu.

Babamın yanına istesem de gitmemiştim. Alttan alamazdım asla. Bir kere de onlarda olsun büyüklük. Bu güne kadar bizi desteklerken şuan neden bunları yapıyorlardı aklım almıyordu. Bir yandan dönmek istemiyordum Avustralya ya, ama evimiz oradaydı kurulu bir düzenimiz vardı. Diğer yandan ise Chul un kimseyi tanımadığı bir şehir değil de dayılarının ve amcalarının olduğu bir şehirde büyümesini istiyordum. Bu konuyu Chan ile konuşmalıydım.

Dün Felix, Jeongin ve ben sonunda üç arkadaş olarak sohbet etmiştik. Bana yaşamlarının nasıl geçtiğini anlatmışlardı. Sıra bana gelince ben de anlatmıştım. Benim anılarımda onlar yoktu. Aramızda bir tartışma yaptıktan sonra ikisi de Koreye taşınırsanız sizin için iyi olmaz mı diye sorup durdular. Ben bir şey diyemedim tabiki.

İyi düşünülmesi gereken şeylerdi bunlar. O ülkeye giderken çok düşünmüştük. İçeceğimiz suyun bile hesabını yaparak gittik ve mutlu bir şekilde yaşadık orada. Ama artık bir bebeğimiz var ve ona göre şekillenmeli hayatımız.

Evimizde var aslında birkaç sorun. Fazla yüksek ve Chan ın küçükken yükseklik korkusu varsa, Chul un da olabilir. Bulutlara yetişen gökdelende ayaklarımız hiç toprağa, çimlere değmeyecek. Chul babasıyla hiç evin bahçesinde top oynayamayacak. Ve daha birkaç neden.

Şartlarımızı karşılayacak bir ev Avustralyada da var ama kendi ülken gibi değildir. Korenin havası bir başka. Hem korede yaşarsak bir ihtimal ailelerimiz bize alışabilir... Bilmiyorum.

"geçen sene sadece ikimizdik bu yolda hatırlıyorsun değil mi?"

Chan ın söylediğine gülmüştüm. Gözlerim mutluluk ve duygu yüklemesi ile sulanmıştı.

"evet uçak korkunu keşfetmiştim hatta"

"artık bir babayım hiçbir şeyden korkmamalıyım..."

Kulağıma biraz eğildi.

"...sakın oğlumuza büyüyünce uçak korkum olduğunu söyleme tamam mı?"

Daha çok gülmeye başlamıştım söyledikleriyle.

* * *

Kollarımız çok ağrımış bir şekilde eve attık kendimizi. Yolda uyuya kalan Chul u beşiğine yatırıp ben de yatağa uzamıştım.

"yolda geldik üstünü değiştir öyle yat, hijyenik değil hayatım bunu konuşmuştuk"

"biliyorum bebeğim, sadece çok yorgunum"

Zorla yattığım yerden kalkıp dolabıma yürüdüm.

"hayatım ben duşa giriyorum, sen yorgunsun yarın yaparsın"

"tamam giyinip yatacağım"

O duşa girdiğinde ben de kıyafetlerimi çıkardım. Salondan gelen telefon sesiyle hızlıca giyinip içeri hızlı adımlarla gittim. Arayan Felix di. Yetiştiniz mi diye aradığını düşünerek açtım telefonu.

"alo Lix biz eve vardı-"

"Seung çabuk sana attığım habere bak çabuk!"

Sesi çok endişeli geliyordu. Telefon anında yüzüme kapanmıştı. Attığı haberin başında babamın ve Bayan Jessica nın ismini görünce yutkunamadım.

...

^~^

Bu arada bu fikir aklıma nereden geldi bilmiyorum ama hiç sevmediğiniz bir kaos başlatıyorum

ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।

Bu arada bu fikir aklıma nereden geldi bilmiyorum ama hiç sevmediğiniz bir kaos başlatıyorum

Bilmem sürer mi?

Diğer bölümde görüşelim

💜💜💜

Connected (2. Sezon) - Chanminजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें