11🥀

600 89 75
                                    

...

"tanrım çıldırmışsı- *Chul un ağlama sesi gelir*"

Tedirgin bir şekilde Jeongine baktım. Kaşlarını anlamaya çalışır gibi çatmıştı.

"komşuların sesi bu kadar duyulmamalı, böyle bir binada?"

Hiçbir şey söyleyemedim ilk başta. Konuşmadan çıktım odadan. Bizim odamıza hızlı adımlarla giderken Chan da Changbin e hiçbir açıklama yapmadan odaya geliyordu. Kapıyı açıp yatakta dönerek ağlayan Chul un yanına koştum. Hemen kucağıma alıp sakinleşmesi için odadada gezindim. Karnı acıkmıştı sanırım.

"Chan sen al, ben sütünü ısıtayım"

Chan yanıma gelip nazikçe almıştı kucağımdaki bedeni kollarına. Alırken söyledikleri kalbimi sıcacık yapmıştı.

"acıkmış mı benim biricik oğlum hm? Bekle şimdi baban sana süt ısıtacak"

Biberonunu alıp mutfağa gittim. Salonda oturan iki kişiye bakıp yutkundum. Ne diyecektim onlara... Mahçup bir şekilde sütü çok az bir zaman için ocağa koydum. Kucağındaki Chul un ağlamasını durdurmaya çalışarak gelen Chan a döndüm.

"hayatım hadi çatladı çocuk ağlamaktan"

"tamam tamam hazır, al bakalım"

Biberona koyduğum sütü minik ellerine verdim. İştahla içmeye başladı babasının kucağında. İkimiz de onu susturabildiğimiz için birbirimize bakıp gülümserken Jeongin in cırtlak sesi ona dönmemizi sağlamıştı.

"ne oluyor burada!?"

İkimiz de birbirimize bakıp yutkunduktan sonra ben kontrolü ele almaya çalıştım.

"tanıştırayım bu Chul, karşı dairede oturanların çocuğu... Onlar... Onların acil bir işi çıktığından bize bıraktılar, evet"

Hiç inanmamış gibi ikisi de ters ters baktı bize. Jeongin hep anlayışlı olmuştu. Ama Changbin i ne kadar arkadaşım olsa da çok yakın olmadığı için tanımıyordum. Jeongin e olanları anlatacaktım ama baş başa olsun istiyordum. Sadece Jeongin in gözüne baktığımda sanki aklımı okumuş gibi Changbin in kolunu dürttü.

"ne kadar tatlı değil mi Bin"

Bize doğru gelip Chan ın kucağındaki bedenin saçlarına dokundu uzun parmakları ile. Changbin ile Chan ın uzun bakışmasına bir yandan şahit olmuştum. Changbin hala bakarken birkaç adım attı ve konuştu.

"yüzü çok tanıdık geliyor, sanki daha önce görmüşüm gibi"

İğneleyici ses tonuyla stres olup yutkunmuştum. Jeongin de bundan rahatsız olmuşa benziyordu. Onun elini tutup tırnaklarını geçirdi eline, sus dercesine. Gülesim gelmişti bu hallerine. Şu halde bile, Chan ın Changbin ve Jeongin tarafından öldürülme tehlikesindeyken bile gülebiliyordum çünkü ben onu affetmedim!

"yoldan geldiniz bir şeyler hazırlayalım, aç mısınız?"

"hiç yorulma dışarıdan söyleyelim"

Bu söz ile koredeki anılarımız gelmişti aklıma. Bayan Jessica ve babam evde yokken ki hazır yemek partilerimiz. Arasından çok zaman geçmemişti, hala genç olarak adlandırılabilecek bir yaştaydım ama benim gençliğim oradaydı, o anılardı...

Binaya yakın bir restorandan buranın kültüründen yemekler söyledik. İlk defa yiyecekleri için heyecanlı iki çocuk, yani Changbin ile Jeongin, koltuklara dizilmişlerdi. Kapı zili çaldığında ben ayaklandım yemekler geldi diyerek. Changbin benden hızlı davranıp kapıya yürüyünce geri oturdum. Oturduğumuz koltuk kapıyı görüyordu. Gelenler birden fazla kişiydi. En öndeki adam yüksek sesle konuştuğu için hepimiz duymuştuk.

"merhabalar, biz **** mağazasından geliyoruz, bugün alınan beşiği kurmak için geldik, ev müsait mi acaba?"

°~°

Biliyorum çok gıcığım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Biliyorum çok gıcığım

Tüm BTS üyeleri gidiyor oturup ağlayasım var Army olmak çok zor kalbim acıyor 😭

Diğer bölümde görüşelim

💜💜💜

Connected (2. Sezon) - ChanminWhere stories live. Discover now