8🥀

643 97 51
                                    

Soğuk, sessiz ve dar koridordaki koltuklarda oturuyordum. Stresten gözlerim akmayı hiç durduramıyordu. Titrettiğim dizlerimi durdurmak için ayaklandım. Uzun koridorda bu sefer kısa adımlar atmaya başladım. Kahverengi büyük kapı ardında olanların çabucak sonlanmasını istiyordum. Chan ın yüzünde mutlu bir gülümseme ile kapıdan çıkmasını istiyordum. Chul un velayetini almış bir şekilde gelmesini istiyorum. Koridorda oturan diğer kişiler bana deli gözüyle bakıyordu. Umrumda değildi benim.

Aslında alamama gibi bir ihtimali yoktu. Çünkü Soo Min kendisi söylemişti alması gerektiğini. Korktuğum şey bir erkekle evli olduğu için velayeti alamamasıydı. Eğer alamazsa olaylar bambaşka bir düzeye gelirdi. Bu yine bizi birbirimizden ayıracaktı... Onu hala affetmedim, affedemedim. Yine de seviyordum, aşıktım ona deli gibi. Önceden olmuş bir olay için silemezdim.

Kahverengi büyük kapının yavaşça açılması ile durdum yerimde. Birkaç avukat çıktı önce dışarıya. Sonra ise Soo Min ile Chul. En son çıkan Chan ifadesizce geldi yanıma. Korktum yüz ifadesi yüzünden.

"l-lütfen iyi bir şey söyle.."

Yüzü anında güldü ve sarıldı bana. Bu alabildik demekti. Mutluluk ile sarıldım boynuna ben de. Hafif sallanarak kokusunu içime çekiyordum. Onu affetmiş gibi bir halim vardı.

"yatak odanızda değilsiniz"

Soo Min in aşağılayıcı ses tonunu duyduğumda ayrıldım Chan dan.

"bizimle böyle konuşmaya devam edersen hazır adliyedeyiz sana dava bile açarım"

Göz devirdi. Cevap vermedi değil veremedi. Göt korkusu?

"sanırım Chul a veda etme zamanım geldi"

"evet gerçek ailesine ait o"

Yüzündeki küçük gülümseme ile Chul u Chan ın kucağına bıraktı. Küçük bebeğin saçını okşadı kırmızı ojeli elleriyle.

"artık gidelim mi Chan"

"tamam hayatım gidelim"

Soo Min buraya gelirken Chul un eşyalarını bizim arabamıza koymuştu. İstediği zaman(!) Chul u görmeye gelebileceğini söylemiştik. Sonuçta o büyütmüştü miniği. Ona yalandan gülümsemeler ve selamlardan sonra veda ettik. Şuan arabaya yürüyorduk ve kucağımızda bir bebek vardı. Çılgınca!
Arka koltuktaki pusetine oturtturduk ve kemerlerini taktık.

"ben arkada kalayım, ne olur ne olmaz bir şey ister belki"

"tabi hayatım, bekle çantasını da vereyim oraya"

Bagajdan büyük bebek çantasını çıkarıp yanımıza verdi. Şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Evin yolunu tuttuk. Yol biraz süreceğe benziyordu çünkü trafik vardı. Bu yüzden de Chul un istekleri biraz fazla olacaktı. Çok ağlamıyor diye düşünüyordum ama aniden kuyruğuna basılmış kedi gibi ciyaklaması ile şok oldum. Elim ayağıma dolaştı ne yapsam diye. Araba kullanan Chan bizimle ilgilenemiyordu şuanlık.

Ya acıkmıştır ya da susamıştır diyerek çantasındaki süt biberonunu çıkardım. Baya kolay olmuştu. Ağlamayı bırakıp küçük elleri ile biberonu almaya çalıştı benden. Dikkatlice küçük biberonu ağzına yerleştirdim. Şişko yanakları sütü emerken daha da şişmişti. Bu halini saatlerce izleyebilirdim. Hem çok tatlı olduğu için hem de karşımda küçük Chan olduğu içindi. Onun çocuğuna bakmak o kadar da kötü değildi. Ne kadar şaşırsak da illaki alışacaktık. Ve ben sanırım biraz alışmıştım.

Hayır Chan ı affetmedim ama bir tık daha yaklaştım o evreye diyelim.

°~°

Ölüm gibiydi şu bölümü bitirmek

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ölüm gibiydi şu bölümü bitirmek

Neden bu kadar zorlandım bilmem ama araları git gide iyi olsun diye yumuşuyorum birazz

Chul için temsili bir fotoğraf arıyorum ama hiç yok ki Chan a yapılan bebek editleri. Yani öyle bir anlattım ki Chan a benzeyen bir bebek olması lazım. Bir fikir almak istedim sizden ne yapayım benn

Diğer bölümde görüşelim

💜💜💜

Connected (2. Sezon) - ChanminWhere stories live. Discover now