2🥀

897 126 51
                                    

"birazdan gelecek siz içeri buyurun burada konuşursunuz"

Ben de o da şaşırmıştı söylediğime. Ama bebeğe baktıkça daha da yumuşuyordum kadına karşı. Önce tereddüt etti durdu yerinde. Sonra ben kapıyı daha geniş açarak kenara çekildim. Gülümsedi ve ayağındaki beyaz spor ayakkabıları çıkarıp girdi içeriye. Köpekle oynayan bebeğin de ayakkabılarını soyarak içeri geçirdi elinden tutarak. Puppy yi kenara çektim ve salona davet ettim onları. Salonda ki L koltuğa oturdu ve bebek çantasını da yanına koydu. Bebeği önce kucak isteyerek sızlanınca onu kucağına aldı.

Kadın bebeğine bakarak gülümsemiyordu. Bir anne çocuğuna bakınca yüzüne bir şefkat gelirdi, yani eğer bebeğin annesi o ise...

"adım Soo Min, söylemeye fırsatım olmadı"

"Seungmin, evet haklısınız"

Bebeğe bakıp gülümsemeden edemiyordum. O da bana bakınca daha çok gülümsedim.

"çok tatlı (maşallah) adı ne?"

"Chul, adı Chul"

Başımı salladım gülümseyerek. Elimi bana bakan Chul a uzattım.

"merhaba Chul, benim adım Seungmin"

Öndeki birkaç dişi ile güldü bana. İster istemez ben de gülmüştüm. Kadının kucağında hareketlendiği gibi inmişti kucağından. Ortadaki küçük cam sehpaya dokunması ile belli etmeyerek sinirlenmiştim. O masayı aldığım günden beri Chan ın el izlerini siliyordum. Ellenmesinden hoşlanmıyordum. Ama o bir bebek Seungmin kendine gel.

Yavaş ve paytak adımlarla yanıma geldiğinde elimi uzattım. Kucağıma almak istedim ama belki izin vermez diyerek ona döndüm.

"kucağıma alabilir miyim?"

"tabi, tabiki"

Kollarının altından sıkıca kavrayıp kucakladım. Refleks ile kalktım ayağa. Hafif sallanarak gezindim. Birşeyler söylemek istiyor gibi sürekli bir şeyler sayıklıyordu. Ağzından sürekli akan salyalar nedense tatlı geliyordu.

Bir an aklıma gelen ocaktaki pirinç ile küfür ettim içimden. Fark ettirmeden yavaş adımlarla mutfak tezgahına yürüdüm. Ocağın düğmesine bastım. Kapağını tek elimle açıp kaşıkla yanıp yanmadığına baktım. Neyseki yanmamış sadece fazla pişmişti. Kapağını geri kapattım ve buz dolabına yürüdüm. Kapağını biraz aralayıp içinden çikolatalı süt şişesini çıkardım.

"acaba çikolatalı süt içmek ister mi?"

Soo Min in bana bakarak gülümsediğini görünce şaşırmıştım. Bir süre göz göze kaldıktan sonra çantanın kenarından mavi biberonunu çıkardı. Yanıma doğru adımladı. Biberondaki suyu lavaboya döktükten sonra koydu tezgaha.

"küçük, cezve gibi bir şey var mı?"

"evet şu alt çekmecede, rahatsız etmeyeyim şimdi"

Tezgahın altındaki çekmeceyi açtı ve birkaç bakliyat ve cezve vardı. Birini alıp kalktı tekrardan. Sütü cezveye döktü ve ocağa koydu. Siyah dokunmatik ocağı belki kullanmayı bilmiyordur diye ben yaklaştım. Çalıştıracağım sırada kenara çekildi. Çalıştırıp çekildim kenara. Chul ile konuşmaya başladım.

"süt sever misin minik Chul?"

'evet' demiyordu ama anlatıyordu işte bebek dilinde bir şeyler. Yeterince ısınınca ocaktan alıp biberona doldurdu. Hemen elindeki biberonu kapmıştı Chul. Hemen ağzına götürüp içerken kapı açılmıştı. Şarkı mırıldanarak içeri giren Chan ile gülümsemiştim. Daha bizi fark etmediği için normalce konuştu.

"ben geldim hayatı-"

Bir bana, kucağımdaki bebeğe bir de Soo Min e baktı. Gözleri bana anlamazca bakarken konuştu.

"misafirlerimiz kim Seung?"

Chan a kibar olsun diye kaşlarımı çattım. Tam söyleyecekken Soo Min konuşmuştu.

"Bay Bang sizinle konuşmam lazım, lütfen önemli"

"tabii ne konuda?"

Soo Min önce bana göz ucuyla baktı sonra ise Chan a baktı. Chan sanki çok anlayışlı gibi bana döndü.

"Seung'um biraz müsaade eder misin?"

Fazla alınganlık yapıp göz devirdim ona. Soo Min e dönüp konuştum.

"Chul kalabilir mi kucağımda?"

"tabiki, kalabilir"

Ona gülümsedim, Chan a kaşlarımı çattım ve yatak odamıza adımladım yavaşça.

"hadi bakalım minik Chul odamızı görmek ister misin"

Yine agu bugu bir şeyler dedi ve odaya girip kapattım kapısını. Odamızdaki renkli dekorları gösterdim ilgisini çeker diye. Sütü bitince aldım biberonu masaya koydum. Bu güne kadar hiç bebek bir akrabam olmamıştı o yüzden pek bilmiyordum nasıl davranmam gerektiğini, neyden hoşlanıp hoşlanmadığı da anlamıyor, bilmiyordum.

Normalde o kadar da sevmezdim bebekleri çok ağlarlardı çünkü. Ama onda ayrı bir şey vardı sanki. Asla bakmaktan sıkılmayacağım bir yüz tipi. Chan a benzetmeden edemiyordum yine. Gamzelerinin yeri aynıydı. Gözlerinin şekli benziyordu. Kafa şekli benziyordu. Ağız yapısı, burnu... Tanrım ne oluyor neler düşünmeye başladım?

°~°

°~°

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Çatlatıyorum biraz sizi değil mi shsjsgsksh

Tamam tamam diğer bölüm ne olduğunu öğreneceksiniz

Diğer bölümde görüşelim

💜💜💜

Connected (2. Sezon) - ChanminWhere stories live. Discover now