18🥀

597 83 74
                                    

Elim ayağım titriyordu. Kalbim korkuyla atıyordu. Biz şuan koreye gitmek için uçak bileti alıyorduk. Chan işten kolaylıkla ben ise büyük uğraşlar sonucu bir izin alabilmiştim. Chul ise aynıydı işte.

İkimize de baba diyordu. Bazen susadığında 'su' da demeye çalışıyordu. Bu çabası beni ağlatacaktı resmen. Yanaklarını şişirerek söylediği kelimeler ile kendimi tutamayıp onu yiyeceğim diye korkuyordum.

Chan ise sanki gözümde git gide daha da olgunlaşıyordu. İlk günden beri olgun görünen adam daha nasıl olgun olabilir diyorsunuz ama öyle cidden. Bazen Chul gibi benim de baba diyesim geliyordu kendisine.

"hayatım Chul u al kucağına ben valizleri vereceğim"

"gel bakalım bebeğim benim"

Chul boynuma sarılmıştı gelir gelmez kucağıma. Boş olan oturma yerini görünce birlikte yerleştik. Chan iki tekerli valizi sürükleyerek uçağın bagaj kısmı için giden yürüyen bant a koyacaktı.

Kucağımda bana şirinlik yapan Chul u öpücüklere boğuyordum. Yanımdan yaşlı bir kadın sesi duyunca sağ tarafıma döndüm. Yanımda oturan 55-60 yaşlarındaki yaşlı teyze ile soru sorar gibi baktım ona.

"o kadar öpülmez oğlum, bebekler"

Hala ona anlamaz gözlerle bakıyordum.

"eşin miydi az önceki, ona çok benziyor ama sana da benziyor biraz"

"evet eşimdi, ama bana benzediğini çok düşünmüyorum"

Yaşlı teyze nedense çok samimi gelmişti. Ters bir şey söyleyecek değildim sonuçta. Hem bu yaşta iki erkeğin birlikte olabileceği düşüncesine sahip oluşu beni şaşırtmıştı. Yaşlılıktan buruşmuş ellerini sırtımda hissettim. Resmen büyükannem gibi beni seviyordu. Yeni gördüğüm birinden hiç böyle bir sevgi görmediğim için şaşırmıştım. Kırışık yüzündeki gülümseme önce bana sonra kucağımda yine bilekliklerim ile oynayan bedene baktı.

"bir an ikinizin çocuğu olduğuna bile inanırım"

Sessiz kalmıştım. Ne diyeceğimi bilememiştim. Gerçekleri değil de sanki yaşananları biliyor de beni teselli ediyordu.

"neden üzüldün oğlum, bak minik bebeğin de üzülür yapma böyle gül, ah bak kocan da geliyor"

Kafamı kaldırdığımda biraz solan gülümsemem eski yerini bulmuştu. Yerimden yavaşça kalkarken önce yaşlı teyzeye döndüm.

"teşekkürler, iyi yolculuklar"

Yanıma gelen Chan a bakarak gülmüştü.

"yakışıklı, oğlumu üzme"

Chan anlamadan bana bakarken ben de gülmüştüm. Oradan ayrılıp uçağın girişine doğru yürüdük birlikte. Bir 10 dakika içinde uçak kalkacaktı.

"o kadın da kimdi, tanıyor musun?"

"hayır birden benimle konuşmaya başladı, güzel şeyler söyledi"

~~~

Uçakta oturduğum koltukta uykuya dalmıştım. Beni uyandıran şey ise elimde hissettiğim sivri ve can yakıcı dişlerdi. Acıyla inleyerek uykumdan uyandım. Yanımdaki koltuğundan ve kemerinden kurtulup bacak arama girip beni uyandırmaya çalışan Chul ile sırıttım. Yanıma baktığımda Chan yan dönmüş şekilde ikimize bakıyor ve gülümsüyordu. Eski Seungmin olsaydı şuan domates rengini alırdı ama artık buna şaşırmıyor onun yerine ben de ona öyle uzun uzun bakıyordum.

"aşkım burada dişleniyorum hiç müdahale etmiyorsun"

Gülmeye başladı söylediğime. Bacaklarım arasındaki bedeni çıkarıp tekrar ortamızda onun için aldığımız koltuğuna oturttum. Sonra da Chan a döndüm.

"sen sanki korkmaz olmuşsun uçaktan?"

"artık baba olduğumdan hiçbir şeyden korkmamam lazım değil mi?"

"sen baba olmadan önce de korkusuzdun, uçak... Ondan herkes korkar"

Git gide birbirimize çekilirken dudaklarıma indi gözleri. Dudaklarımı ıslatıp ben de onun dudaklarına bakacakken Chul un koltukta ayağa kalkıp yüzü babasına dönük şekilde aramıza girmişti. Küçük kafası ve siyah saçlarına dayanamayıp burnumu daldırdım içine. Tıpkı Chan gibi mis kokuyordu. Daha bebeksi haliydi sadece. Tabii ön tarafta Chan İn yanağını ısırdığını sonradan anlayıp ayırmıştım onları. Acıyla yanağını sıvazlayan kocama gülmeden edemedim.

"çek bakim elini iz olmuş mu?"

"gülme Seung acıdı! Bak şuna nasıl da sırıtıyorlar baba oğul, inince göstereceğim ben size"

~~~

Çocukluğumun geçtiği sokağa girdiğimde gözlerim her an dolacak gibi hissetmiştim. Bu sokakta Felix ile bisiklet sürme anılarımız canlanmıştı gözümün önüne. Sırıtmaya başlamıştım. Çünkü şuan o çocuk Seungmin, biricik oğlunun elini tutmuş yürüyordu bu sokakta. Oğlunun diğer elini tuttuğu el ise eşine aitti. Komikti. Duygusaldı. Ama bu duyguları tatmaya izin olmadan birazdan çıkacak kaos ortamına gidiyorduk...

^~^

Ağğ bölüm hiç bitmeyecek sandım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ağğ bölüm hiç bitmeyecek sandım

Biraz saçmaladım ama...

Çok uzatmayı düşünüyorum sezonu bitsin de kurtulayım havasındayım yeni fic yazmak istiyorum

Diğer bölümde görüşelim

💜💜💜

Connected (2. Sezon) - ChanminWhere stories live. Discover now