Beyaz floresan ışığının altında başından akan kanlardan yüzü gözü kan içinde olan adamı sandalyeye bağlı şekilde görünce yürüyüşünü hızlandırmış karşısında ona ne olduğunu anlamaz gözlerle bakan adamın yüzüne yumruğunu geçirmişti. Etrafındaki adamlara "çıkın dışarı" diye bağırdı. Herkes sırayla odayı terk ederken Kemal kapının girişinde duruyordu.

"Kemal sen de çık!"

"Abi!"

"Çık!"

Kemal, daha fazla itiraz etmeden depodan çıkmış kapıyı kapatarak önünde beklemeye başladı. Aslan, zaten kafasından kan akan adamın yüzüne aldığı darbeyle burnundan da oluk oluk kan akışına baktı bir süre.

"Seninle aynı ortamda nefes almak bile mide bulandırıcı" dedi adama bakarak. Adam başına geleceklerin az çok farkına varınca Aslan'a yalvarmaya başladı ama Aslan onu duymuyordu.

"Hangi elinle dokundun ona?"

Yaralı adam ilk anlayamamıştı. Aslan ona bağırarak tekrar sorunca çaresizce "Sağ" dedi.

Aslan, sandalyeye bağlı adamın arkasına geçerek belindeki silahı çıkarıp mermiyi namluya sürdü. Hiç bekletmeden adamın sağ eline sıktığında adam acıyla çığlık atıp ağlayarak yalvarmaya başlamıştı. Tekrar adamın önüne geçip Aden'i zorla kucağına oturttuğunda temas eden dizlerine birer tane daha sıkınca çığlık sesleri deponun dışına kadar gidiyordu.

Aslan'ın içi hala soğumamıştı silahını beline geri koyup yumruklarını sıkarak adama doğru eğildi.

"Öptün mü onu?" Bayılmak üzere olan adam gözlerini zar zor açık tutabiliyordu. Aslan Adamın kan bulaşmış saçlarından tutup sertçe kafasını geriye doğru çekip tekrar sordu.

"Öptün mü onu?"

Adamın boğazında hırıltılı bir "E-evet" çıkınca Aslan'ın gözleri kararmış saçlarını çektiği adamın yüzüne arkaya yumruklar atıyor adamın bayıldığını bilmeden vurmaya devam ediyordu. Ne eldivenine bulaşan kanlar ne de beyaz gömleğine sıçrayan kanlar o an umurundaydı.

Yediği sert yumruklardan sonra adamın yüzü gözü dağılmış kan içinde kalmıştı. Aslan ondan tiksinerek elini saçlarından kafasını ittirerek çektiğinde baygın adamın kafası önüne doğru düşmüş hiç hareket etmiyordu.

Vurmaktan nefes nefese kalan adamın ağzından sinirle karışık bir kahkaha yankılandı boş depoda.

"Bir kere daha benden nefret etti!" dedi sinirle gülerken.

Kapıya doğru yaklaşıp açtığında dışarıda onu bekleyen adamları yüzü de dahil her yerine kan sıçramış patronlarına hayretle bakıyorlardı. En çok da Kemal'in bakışları Aslan'ın üzerinde geziniyordu. Kemal kafasını yan çevirip içeriye doğru baktığında sandalyesi yere yan düşmüş kanlar içindeki adamı yerde görünce kendisi ne kadar hıncını alamasa da abisi tarafından alınması onu da bir nebze olsun rahatlatmıştı.

"Aden'den haber var mı?"

"Sahilde tek başına oturuyormuş abi" Aslan Aden'in yalnızlığına üzülüp hızlı adımlarla arabasına bindi. Biner binmez elindeki kanlı eldivenleri bir kenara fırlatıp Kemal in uzattığı peçeteyle yüzüne sıçrayan aşağılık adamın kanlarını silmeye çalıştı.

"Nereye gidiyoruz abi?"

"Sahile "dediğinde Kemal şaşırmış ama bir şey demeden arabayı çalıştırıp sahile sürmüştü. Aden'in olduğu yere geldiğinde Aslan arabadan inmiş Aden'e çok yakın bir yerden bir ağacın arkasına geçerek yalnız çocuğu izlemeye başlamıştı. Şuan öyle çok yanına gidip ona sarılmak, üzerinde kalan iğrenç izleri ondan silip atmak istiyordu ki ama yapamazdı.

Bir süre daha yalnız çocuğu izlemiş daha sonra arabaya geri dönmüştü. Kemal'e bakıp "Sen Aden'in yanına git. Eve götürmeden önce hastaneye götürüp boynuna baktır sonrada hemen eve götürüp geri dön. Çocuklardan birini de kapısında bırak belli etmeden onu izlesin. "dediğinde Kemal şoktan şoka girerken sadece "Tamam abi" diyebilmişti. Abisinin bu Aden merakı Kemal'i garip gelmiş bir yanda da Aden'i sevdiği için abisinin ona arka çıkıp korumasına sevinmişti.

Aslan, sürücü koltuğuna geçip istemeye istemeye oradan ayrıldığında Kemal yavaş adımlarla Aden'e yaklaşmış "Bana da oturmak için yer var mı?" diye sorduğunda dalmış oğlan birden ürkerek geri çekilmiş Kemal olduğunu görünce rahat bir nefes vermişti. Ağlamıştı... Kemal , Aden'in ağlamaktan kızaran gözlerini görünce kalbi daha çok acıdı. Aden'in cevabını beklemeden yanına oturup denizi izlemeye başlamıştı.

"Şuan sana ne iyi gelir söyle bana hemen yapayım bücürüm yeter ki o gözlerinden bir damla daha yaş akmasın!"

Aden, Kemal'in ona böyle bir şey söylemesinden daha da duygulanmış zaten hazırda bekleyen yaşları süzülmüştü üşümüş beyaz yanaklarından.

"Benim için patronunu öldürebilir misin?"

TENİ TENİME [BxB]Where stories live. Discover now