Bölüm 29: Yozlaşmış Yükselen

55 40 0
                                    

Keyifli okumalar ('• . •')ノ

28.09.2314

Kaleye döndüklerinde öğrendikleri kötü haberler sonucunda yönetim tarafından danışılan herkesle bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya katılan her bireyin yüzünde kaygı ve endişe izleri vardı. Soğuk taş duvarlar arasında gerçekleşen bu toplantı, bir gerginlik bulutuyla çevrelenmiş gibiydi.

Her katılımcının düşüncesi farklıydı ve bu farklılıklar odanın içinde adeta dokunulabilir bir hava oluşturuyordu. Arden'in kurtarılma olasılığına dair fikir ayrılıkları neredeyse elde edilemez bir hale gelmişti. Birçoğu Arden'in teslim edilmesi gerektiğini düşünüyor ancak bu zor kararı almak için büyük bir çekince içindeydiler.

Kalenin alt sokaklarındaki manzara da iç açıcı değildi. Gece vakti olmasına rağmen, halk panik içindeydi. Dar sokaklar, endişeli insanlarla doluydu ve birçok kişi telaş içinde dolaşıyordu. Ayakta bekleyen insanların gözlerindeki korku ve umutsuzluk, bu krizin büyüklüğünü yansıtıyordu. Gece, kale ve çevresindeki sokakları sarıp sarmalayan bir karanlıkla doluydu ve bu durum, herkesin içindeki belirsizlik ve endişeyle birleşerek vahim bir atmosfer oluşturuyordu.

Kaleden kaçmak isteyenler, meydanı dolduran protestocular, üst katlara sığınmaya çalışan yoksul kesim... Her biri kendi çıkarları doğrultusunda telaş içindeydi. İnsanlar arasında yayılan korku ve panik, mantıklı kararlar almayı zorlaştırıyordu.

Kale duvarlarından aşağı inmek isteyenler, taşlı yollarda kayalara ve kütüklere takılarak ilerliyorlardı. Birçoğu yaralanmıştı ama yine de kaçmaya kararlıydılar. Meydanı dolduran protestocular ise sloganlar atarak hükümeti suçluyor ve adalet istiyorlardı. Ellerinde pankartlarla, gözlerinde öfke ve haksızlık duygusuyla dolaşıyorlardı.

Üst katlara sığınmaya çalışan yoksul kesim ise merdivenlerde sıkışmış, birbirine çarpıyor ve çocuklarını korumak için çabalıyordu. Bu karmaşa içinde, herkesin kendi hayatını kurtarmak veya haklarını savunmak amacıyla çabaladığı bir kaos hüküm sürüyordu. Korku ve endişe, insanların düşüncelerini bulandırıyor ve mantıklı bir çözüm yolu bulmalarını engelliyordu. Bu zorlu anlarda, her birinin içindeki karmaşa, kasvetli bir tablonun bir yansıması gibiydi.

Kaledeki toplantının sonucunda, Arden'in teslim edilmesi kararı ağır basmıştı ve sonuç olarak, Arden'in yarın Altın Kalesine teslim edilmesi kesinleşmişti. Bu kararı önceden haber vermek için hızla bir gözcü gönderilmişti.

Arden, artık insanların zarar görmemesi için her şeyi kabul etmeye hazır hissediyordu. Kale duvarları içinde, kendi güvenliği için gerekli önlemleri alabileceğini biliyordu, bu yüzden bu karara karşı çıkmak gibi bir çekincesi yoktu. Ancak bu karar, içindeki karmaşık duyguları yansıtıyordu. Arden'in iç dünyasında, hem kişisel güvenliği hem de toplumun refahı arasında bir denge kurma zorunluluğu vardı. Bu kararın ardında yatan gerginlik ve çatışma, Arden'in kararlılığını gösterdiği bir anı yansıtıyordu.

Toplantı sona erdikten sonra Bert, Arden ile özel bir görüşme yapmak istemişti. Arden, bu konuşmanın muhtemel içeriğini tahmin ediyordu. Bert ile gerçekleşecek bu görüşme, Arden için ailesiyle son kez vedalaşmadan önce yaşayacağı duygusal bir an olacaktı.

Görüşmenin ardından, Arden, ailesiyle son kez vakit geçirmek için yanlarına gidecekti. Bu vedalaşma anı dolu dolu yaşanacak, sevgi ve hüzün dolu sözlerle dolacaktı. Ailesine duyduğu sevgi ve bağlılık, son kez bir araya geldiklerinde daha da belirgin hale gelecekti.

Ertesi sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, Altın Krallığın askerleri gelip Arden'i alacaklardı. Bu belirsizlikle dolu anın yaklaştığını hissetmek, Arden için duygusal bir yük taşıyordu. Sabahın ilk ışıkları, yeni bir dönemin başladığını ve Arden'in hayatının büyük bir değişime uğradığını simgeliyordu.

Gölge ve TaçWhere stories live. Discover now