Bölüm 7: Kırık Kılıç

222 159 1
                                    

Keyifli okumalar ( *¯︶¯* )ノ

26.07.2307

Arden, penceresine konan kuş sesiyle uyanmıştı. Gözlerini ovuşturdu ve yatakta gerilerek doğruldu. Dünden beri dinlenip yatmıştı, bütün gününü odasında geçirmişti. Arden penceresinden dışarıya baktığında, gökyüzünde parlayan güneşle birlikte doğal bir ışık saçılıyordu. Hava güzeldi ve kuşların çıkardığı melodik sesler, huzurlu bir atmosfer oluşturuyordu. Arden bu manzaradan oldukça etkilenmiş, kendini oldukça rahatlamış hissediyordu ve güne olumlu bir şekilde başlamaya kararlıydı. Yatağından kalkıp, pencereden doğan güneşi selamladı.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra tekrar yatağına oturdu. Üstünü değiştirmek için giyinme odasına geçti. Kitabını kontrol etti ve hala yerinde olduğunu gördü. Dün odasına gelen yabancı, onu kurtardıktan sonra bir daha ortaya çıkmamıştı. Arden, gecenin gelmesini ve bu yabancıyla konuşmayı çok istiyordu ancak tek yaptığı uyumak olmuştu. Bugün giyeceği takım elbise her zamanki gibi siyahtı. Dolabında genellikle aynı tarz kıyafetler vardı. Üstünü değiştirdikten sonra pelerinini taktı ve broşunu yakasına takarak tamamladı.

Elinde kitapla yatağına tekrar oturdu. Kitabı henüz okuyamamıştı ve içinde neler yazdığını çok merak ediyordu. Ancak bu gün için zamanı uygun değildi. Kitabı açıp hızlıca mor portal ile ilgili bir şeyler aramaya başladı, belki odasına gelen kişinin yeteneklerini öğrenebilirdi.

Bir süre araştırdıktan sonra Harold'ın uyandığını duydu. Paravanın arkasından sesler geliyordu. Arden kitabını eski yerine geri koydu ve paravanı açma tuşuna dokundu. Harold odanın kapısını kapattı ve Arden'i fark etti. Harold, Arden'in neden erken kalktığını merak ediyordu. Arden, gözlerini kısarak ona baktı ve "Günaydın. Kim geldi?" dedi. Harold, bu sözleri anlamaya çalışırken, Arden'in kıyafetleri dikkatini çekti. Harold yüzüne bir gülümseme kondurdu.

''Bu kıyafetler ile mi eğitim alacaksın. Sana karizmatik silahşor diyelim. Tabancaların nerede bakalım.'' dedi kahkaha atarken. Arden yüzünü astı ama Harold ilk defa ona espri yapıyordu. Bunu fark ettiğinde o da gülmeye başladı.Harold'ın üzerine atlarken. 

''Gel sana göstereyim. Dördüncü Dünya'dan gelmiş öyle diyorlar.'' dedi. Bir yandan güreşiyor bir yandan da kahkaha atıyorlardı. ''Bak burada silah.'' diyerek sağ omzundan yatağa doğru itti. Harold hamle yapmak için uzanırken bir an da kapı açıldı. İkisi de birbirine meydan okurcasına güreşirken, odanın içinde bir hava enerjiyle doluydu.

Kapının arkasında beliren figür, odanın içinde bir ani donukluk yarattı. Gölgeleriyle birlikte odanın içine giren kişi, görünüşüyle sanki bu dünyanın sınırlarının ötesinden gelmiş gibi bir hava taşıyordu. Gözlerindeki derinlik, sanki birçok savaşı deneyimlemiş bir savaşçının bilgelik dolu bakışları gibiydi.

Oda sessizliğe bürünmüştü ve hizmetlinin sözleriyle atmosfer bir an için gerilmişti. Harold ve Arden, hizmetlinin kendilerine bakışını hissettiği anda, karşılıklı şaşkınlıkla göz göze geldiler. Ancak hızla yerlerine kahramanca gülümsediler.

Harold, hizmetliye dönerek cevapladı: "Güreşiyoruz sadece, endişelenme, silah falan yok." Hizmetlinin yüzünde bir gülümseme belirdi ve rahatladı. "Tamam o zaman," dedi hizmetli, "Aşağıda yemeği hazırladım. Güreşiniz bitince gelin." Sonra kapıyı açık bırakarak odadan çıktı. Harold, arkadaşının omzuna teselli olarak dokunarak gülümsemesine karşılık verdi.

Merdivenlerden hızla inerlerken, yemek odasına doğru yol aldılar. Bugün büyük salon kapalıydı, sadece pazar günleri halka açık olurdu. Yemek masasında sadece Arden ve Harold vardı ve arkalarında sürekli korumaları takip ediyordu.

Gölge ve TaçWhere stories live. Discover now