Bölüm 14: Yıkılan Kale

179 104 0
                                    

Keyifli okumalar ヾ(。>.<)ノ

08.08.2307

Oda loş ışıklarla doluydu; Arden, sandalyesinde oturmuş, sağ elindeki bandajı dikkatlice çıkarmakla meşguldü. Harold sessizce sandalyenin yanında duruyor ve Arden'i dikkatle izliyordu. Arden'ın yüzünde hafif bir gerginlik ve belirsizlik vardı, geçirdiği olayların etkilerini hala üzerinde hissediyordu. Harold, onun ne yaşadığını tam olarak anlamıyordu ama onu anlamak için sabırla bekliyordu.

Arden, geçen gün yaşadığı trajik olayın ardından hala kendisini toparlamaya çalışıyordu. Yatağında uzanmanın daha iyi olacağını belirten Harold'a rağmen, Arden kendi içinde bir savaş veriyordu. Zihni hala yaşadıklarıyla meşguldü ve bir yandan da Yükselenler kitabının sayfalarını karıştırıyordu. Kitap, onun için bir sığınak gibiydi, kaç defa baştan başladığını artık hatırlamıyordu.

Harold, Arden'in kırılganlığını fark ederek ona yaklaştı. Onunla konuşamadığı için duyduğu endişeyi sessizce omuzlarını silkerek ifade etmeye çalıştı. Arden, Harold'ın içten tavsiyeleriyle rahatlamaya başladı, hislerini dışa vurmanın yollarını buldu. Ancak Harold'ın yüzünde de belirsizlik vardı; Arden'le iletişim kurmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyordu.

Oda, kitapların kokusu ve sessizliğiyle doluydu. Arden, cesaretlendirici sözlerin etkisiyle yeniden toparlanmış gibi hissetti. Gözleri, kararlılık ve hazırlıklı bir ifadeyle parladı. İçindeki güç ve kararlılık, Harold'a dönüş yapma arzusunu yeniden alevlendirdi. Arden artık her şeye hazır olduğuna inanıyordu; geçmişin izlerini silip, geleceğe doğru cesurca adım atmak için hazırdı.

Penceresinden dışarıya bakan Arden, uzun bir süredir aşağıda bekleyen askerleri gözlemledi. Balodan önce kara gün ilan edilmişti ve balo sırasındaki olaylardan sonra herkes önlemlerini artırmıştı. Şehir sessizdi. Arden, bu gerilimli atmosferin içinde, dış dünyanın tehditlerini hissediyordu.

Arden, odak noktası haline gelen patlayan bardaklar ve sessizliğin gizemli hâli arasında düşüncelere daldı. Bugün yorgun bedeninde kendini kötü hissettiği bir boşluk vardı. Aklına eski kalesi geldi; kale, karanlık ve esrarengiz bir siluet olarak zihninde belirdi. Atlı araçlarla gidilebilecek kadar uzakta olan bu kale, Arden'in dikkatini çekti ve gitmek istemesine sebep oldu. Kral Bert'e, bu arzusunu ileteceğine karar verdi.

İçsel coşkusu, uzun bir yolculuğun önemsizliğini göz ardı ederek, atlı arabasıyla yola çıkmak istediği düşüncesiyle daha da büyüdü. Pencereden uzaklaşarak gözlerini kale yönüne çevirdiğinde, manzara onu büyüledi. Görkemli kale, yıkılmış olmasına rağmen, hâlâ bir zamanların ihtişamını yansıtıyordu. Arden, kalenin surlarının ardında saklı gizemleri ve unutulmuş hikâyeleri düşündü. Belki de kaledeki gizemler, onun içsel boşluğunu doldurabilecek cevapları saklıyordu.

Arden, odasında geçmişte mutlu anlar yaşadığı yerleri düşündü. Şu anda burası onun için güvenli bir mekandı ancak Visterya Akademisi'ndeki son olaylar sinirlerini bozmuştu. Albert ile yaşananlar sonrasında Arden'in kimseyle konuşmaması, onun içsel dünyasının karmaşıklığını yansıtıyordu. Hala yeteneklerini sergileyememiş veya Albert'i nasıl kurtardığını bilmeyen Arden, gölge güçlerini daha da geliştirmek istiyordu; ancak bu güçlerin onu ele geçirmesine izin vermemek için mücadele veriyordu.

Bu yoğun düşüncelerin içinde kaybolmuşken, Arden omzunda bir el hissettiğinde irkildi. O an, odasında bekleyen birinin varlığını fark etti. Ses, kendisini alarak gerçekliğe geri getirdi.

"Yemeğe inelim mi? Elin nasıl bu kadar çabuk iyileşti anlamıyorum," dediği anda Arden eline baktı. Gerçekten de, yakın zamanda büyük bir delik olan yarası hızla iyileşmişti. Arden, elindeki deliğe bakarken, bileğindeki bir bileziği fark etti. Bu bilezik, Ajan Yedi'yi hatırlattı. Ne zaman ortaya çıktığını hatırlamasa da, bu bilezik ona ajanın varlığını hatırlatıyordu. Arden, içindeki gizemli düğmeye dokunduğunda ise, zihni bir anlığına uzak diyarlara kaydı. Hala Ajan'dan ses yoktu. Onunla iletişim kuramıyordu.

Gölge ve TaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin