Bölüm 22: Su Kulesi

Start from the beginning
                                    

''Yani siyah kapının açılması yüzünden Visterya yok olmadı.'' Gizemli bir hava, Arden ve Arlo arasındaki bu konuşmanın etrafını sarmıştı. Sözlerin ardındaki derin anlam, havada asılı duruyormuş gibi hissediliyordu. İkisi de sanki bilinmeyeni aydınlatan parçaları bir araya getirme çabasındaydı.

''Nasıl oldu peki? Sen nereden biliyorsun?'' dedi. Arden'in duraksaması, zihinsel bir çıkmazın yankısı gibiydi. Ses tonu hem şaşkınlığı hem de merakı yansıtıyordu. Gözlerinin derinliklerinde, söylenenlerin yankılarına odaklı bir araştırma süreci başlamış gibi görünüyordu.

Arlo'nun oturarak yanına gelmesi, yakınlaşan bir çözüm arayışının habercisiydi. ''Bunu yapan kişi onlardan biriydi ama diğerlerinden farklıydı. Saat kulesindeki sihirbazdan öğrenmiştim. Yani kralın bir çıkarı var ki yalan söylüyor. İşte bunu bulmamız lazım,'' dedi. Arden'in dikkatlice dinlediği Arlo'nun sesinde, geçmişteki bir bilgiyi paylaşmanın yüklediği ciddiyet ve sorumluluk vardı. Sözlerin içeriği, bir gizemin perdelerini aralamaya çalışanların dilinde dolaşıyordu.

Arden ve Arlo arasındaki konuşmanın akışı, bir hikayenin sayfalarında ilerliyormuş gibi hissettiriyordu. Arden, Arlo'nun sözlerini karşısında düşünceli bir ifadeyle dinliyordu. Gözleri, Arlo'nun anlattıklarını daha iyi anlamaya çalışırken, kelimelerin ardındaki sırları çözmeye yönelik bir iç çaba gösteriyordu.

''Sen de o kaleye giderek yaratığı görmen lazım. Gölgeler ile iletişim kurabiliyorsun belki onun gölgesindeki sırları açığa çıkarabilirsin.'' dedi. Arlo'nun son önerisi, beklenmedik bir heyecanla yüklüydü. Arden'in yaklaşan ifadesi, Arlo'nun önerisinin getirdiği umutla şekillenmişti. Arden'in sözleri, heyecanlı bir fısıltı gibiydi. Bu öneri, bir yolculuğun başlangıcını ve bir sırrın açığa çıkma potansiyelini beraberinde getiriyordu.

Böylece, gizemin ve keşfin iç içe geçtiği bu an, Arden ve Arlo arasında yeni bir aşamayı simgeliyordu. Sözler, duygular ve umutlar, mekânın sessizliğinde bir dansa dönüşüyordu.

Arden, düşüncelerinin karmaşasıyla iç içe bulanmış bir şekilde durdu. Arlo'nun söylediklerinin altında yatan gerçeği düşünerek, beklemenin durumu daha da kötüleştirdiğini fark etti. Arlo'nun haklı olma ihtimali onu düşündürdü. Arden'in yetenekleri her geçen gün daha da derinleşiyor, gelişiyordu. Daha önce gölgelerin aracılığıyla Visterya şehrini dahi izlemişti, bu yüzden belki de geçmişin izleri gölgeler aracılığıyla yeniden canlanabilirdi.

Aniden, Arden kararını verdi. Hızla ayağa kalktı, kalbinin heyecanlı çarpışını hissederek. ''Dediklerinde haklısın, o canavarı görmem gerekiyor.'' dedi, sesi kararlılıkla yankılandı. Adımlarını hızlandırdı, neredeyse yerden sıçrayarak meydana doğru ilerledi. Rüzgar saçlarını savururken, düşünceleri ve umutlarıyla birlikte koştu, önündeki belirsizliği çözmek için.

Kenarda duran Harold, etrafa dikkatlice göz gezdiriyordu. Rüzgarın hafif esintisi saçlarını okşarken, Arden koşarak yanına ulaştı. Arden, soluğunu hızla alarak Harold'a arabayı hazırlaması ve canavarı görmesi gerektiğini anlattı. Harold, Arden'in kararlılığını ve ardında bir plan olduğunu biliyordu. Bu yüzden hemen işe koyuldu, her adımı hızla tamamlamaya çabaladı.

Araca bindiklerinde Arden detaylıca her şeyi anlattı. Ormanın içinde ilerleyen araç, yüksek ağaçları hızla geride bırakıyordu. Gölgeler araç üzerinde oynarken, anlatılanlar düşüncelerini meşgul etti. Zamanın hızla aktığı bu yolculukta, sonunda büyük kapıya vardılar.

Kapının arasından içeri adım attıklarında, bir başka dünya gibi görünen bir manzara ile karşılaştılar. Karanlık, kalenin etrafını sarmış gibiydi ve bu onu daha da korkutucu kılıyordu. Yıldızlarla aydınlanan gökyüzü, kale duvarlarının yükseldiği yerde bir bulanıklık yaratıyordu.

Gölge ve TaçWhere stories live. Discover now