Bölüm 11: Ormandaki mektup

Start from the beginning
                                    

"Sen benim tanıdığım tek yükselensin. Neden gelemeyeceksin?" diye mırıldandı Arden, karamsar duyguların pençesine kapılarak.

Odada, Arden'in sözleriyle birlikte bir sessizlik hakim oldu. Duygusal bir gerilim, havayı sıkılaştırırken, Arden'in içsel çatışması dışa vuruluyordu. Kadın, Arden'in sözlerini duyduğunda hafifçe başını salladı, anlayışla bakarak.

Arden'in içsel fırtınası, odanın içinde yankılanırken, kadın sessizce onun yanında durdu, ona destek olmaya çalışarak. Bu an, Arden'in geleceğini sorguladığı bir dönüm noktasıydı ve önünde beliren belirsizliklerle dolu bir yolculuğa hazırlanmak için cesaret toplaması gerekiyordu.

Kadın derin bir nefes aldı, odanın içindeki gerginliği yumuşatırken. Gözleri, Arden'e kararlı bir bakışla dönerek konuştu. "İşler sandığımdan daha fazla karışıyor. Senin her zaman yanındayım, seni izleyeceğim. Ancak, sana yeteneklerini geliştirme konusunda ben eğitim vermek istiyordum."

Arden, kadının sözlerini dikkatle dinlerken, içsel bir huzursuzlukla doluydu. Bu beklenmedik gelişme, onun geleceğini belirsizlikle sarmalıyordu. Kadının sunduğu destek, aynı zamanda onun üzerindeki gelecek baskısını da arttırıyordu.

"Sen bizim konuştuklarımızı mı duydun?" diye sordu Arden, şaşkınlıkla. Kadın, başını evet anlamında sağlayarak onayladı. Arden'in içindeki karmaşık duygular, oda atmosferini doldururken, kadının sessizliği onun düşüncelerine derin bir yankı kazandırıyordu.

"Ne kadar farklı güçlerin var," dedi Arden, kendi içsel düşüncelerine dalmışçasına. Bu sözler, Arden'in kendi potansiyelini sorgulamasına neden oldu. Kendisinin ne kadar özel olduğunun farkında olmak, hem heyecan verici hem de korkutucu bir gerçekti. 

Kadın sessizce kahkaha attı, gülüşü odayı doldururken Arden'in yüzünde de şaşkınlık belirdi. Ancak, kadın daha fazla duyulmaması için ağzını elleriyle kapattı. "Sadece dinleme cihazı vardı. Ben işimi sağlama alırım," dedi ve gülüşünü bastırmak için çabalar sarf etti. Arden, bu gerçeklik karşısında beklediğinden daha sıradan bir cevapla karşılaşmanın ironisine gülümsedi. Kadının tekrar gülmeyi bastırmak için ellerini ağzına koyduğu sırada, Arden ona dikkatle bakıyordu.

"Bu durumda, sana yardımcı olmam gerekecek," dedi kadın, Arden'a yan gözle bakarak. Arden, kadının neyi planladığını anlamaya çalışarak onu izliyordu.

"Ben senin aileni tanıyordum," dedi kadın, Arden'i şaşırtan bir ifadeyle. Arden'in gözleri dolmuştu, bu beklenmedik açıklama karşısında duygu dolu anıları zihnine hücum etti. Kadının yüzündeki ifadeyi gözlemleyerek, Arden anladı ki, kadın söylediğinden çok daha fazlasını biliyordu.

Arden, kadının söylediklerinden ne anlamalıydı? Kadın neden böyle bir şey söylemişti? Bu sorular Arden'in zihninde dönüp duruyordu. Kalbi, sanki havada asılı kalmış gibi atarken, art arda gelen duyguların etkisiyle içi darmadağın oldu. Arden'in duygusal karmaşası, odanın içinde bir fırtına gibi yankılanırken, karşısındaki kadının gizemli bakışları arasında kendi geçmişine dair sırları çözmeye çalışıyordu.

"Gerçek aileni," diyerek konuşmaya devam etti kadın. Arden'in ne dediği hakkında hiçbir fikri yoktu. Hafifçe boğazını temizleyerek, Arden, "Yani ölen ailemi tanıyordun. Nasıl?" dedi, kekeleyerek.

Kadın biraz durakladıktan sonra, "Hayır, gerçek ailen onlar değildi," dedi.

Arden, bütün bunların bir rüya olmasını istiyordu. Yıllarca yanında yaşadığı ailesi, nasıl bir yabancı olabilirdi? Başka bir insan, bu kadar samimi bir anne ve baba olabilir miydi? Son günlerinde bile kendi soyundan olmayan bir çocuk için bu kadar mücadele nasıl verebilirlerdi? Arden, ailesine her zaman çok şey borçlu olduğunu biliyordu. Onlara her zaman güvenebileceğini hissediyordu. İkisi birbirlerine derin bir saygı ve sevgi ile bağlıydı. Arden, bu ilişkiyi çevresindeki insanlarla da paylaşmaya çalıştı çünkü onlar için kendisine olan sevgiyi hak ediyordu. Çoğu durumda, ailesinin desteği ve cömertliği ona yardımcı oldu, o olmadan bazı şeylerin imkansız olacağını biliyordu. Ailesine karşı olan yakınlık, Arden'in hayatında her zaman güçlü bir kaynak olmuştu ve onu umutsuzluktan uzak tutmuştu.

Gölge ve TaçWhere stories live. Discover now