Bölüm 9: Kardeş Krallık

En başından başla
                                    

Yarım saat içinde, Harold tüm yaralarını temizleyip bandajları yeniden sarmaya yardım etti. Saçını ve yüzünü yıkamışlardı. Arden, saçını kuruturken, "Ben de senin kıyafetlerini getireyim. Beyaz takımı çıkarayım," dedi Harold. Arden, saçını kuruturken dolabına sakladığı kitabı hatırladı.

Harold, kitabı alarak masaya oturdu. Derin bir nefes alarak, gün boyunca Arden'in okuduğu işaretli sayfaları düşünmeye başladı. Ağzından dökülen anlamsız kelimeler, heyecan verici fikirlerin filizlenmesine yardımcı oldu. Zamanla, büyüyen düşüncelerin içine dalarken, Harold kendini bu hikayenin derinliklerine kaptırmıştı. Kitabın sayfaları arasında kaybolurken, gerçeklikten uzaklaşarak fantastik dünyalara adım atmıştı.

Banyodan çıkan Arden, nemli saçlarından damlayan suyun izlerini takip ederek odasına doğru ilerledi. Ancak odada, beklenmedik bir şey gördü: Harold, elinde bir kitapla odasının ortasında durmuş, dalmış bir şekilde sayfaları çeviriyordu. Arden'in adımını duyduğunda, irkilerek kitaba gömülmüş halinden sıyrılıp ona doğru döndü. Ancak gördüğü manzara karşısında bir an şaşkınlıkla donup kaldı.

Arden hızla yaklaşıp kitabı alarak, "Bunu nereden buldun?" diye sordu, sesindeki endişe ve kararlılık hissediliyordu. Harold ise ayağa kalkıp kitabın yasaklı olduğunu belirterek bağırmaya başladı. Odanın içindeki gerilim hissedilir bir şekilde artıyordu.

Arden'in yüzünde korkuyla karışık bir ifade belirdi. "Bu seni ilgilendirmez," dedi ancak Harold'ın şüphe dolu bakışları altında kendini korumak için kollarını kenetledi.

Harold'ın gözleri bir anlığına büyüdü, heyecanla titriyordu. "Yoksa o asker seni mi gördü? Yeteneğini biliyor musun?" diye sordu, konuşmasına ara vermeden devam ederek, "İnanamıyorum, aşırı heyecanlıyım. Yoksa özel güçlerinle mi öldürdün uzun kuyruğu?" dedi ve heyecanından odada hızla dönüp duruyordu. Bu sırada, odanın içindeki gizem ve gerilim hissedilir bir biçimde yoğunlaşıyordu.

Arden, Harold'ın omuzlarını sertçe tuttu ve onu birkaç kez silkeleyerek gerçekliğe döndürdü. "Kendine gel! Öyle bir şey yok. Hepsi senin hayal gücün," dedi, sesinde kararlılık ve endişe bir aradaydı. Harold, bu sözler üzerine hafifçe gülümsedi ve Arden'in omzuna dostça bir dokunuşla karşılık verdi. "Kesinlikle öyledir. Dediklerim yaşanmamıştır," diye ekledi.

"Tamam, sana her şeyi anlatacağım ama bir kişinin ağzından duyarsam seni öldürürüm. Yani kovarım," dedi Arden, sonra hızlıca yaşadıklarını anlatmaya başladı. Harold, dinledikçe bazen şaşkınlıkla, bazen de korkuyla karışık çığlık atıyordu. Anlatılanlar, sanki o da oradaymış gibi bir etki yaratıyordu. Harold, Arden'in hikayesini dinledikçe, yaşadığı hayal kırıklığını ve kafa karışıklığını hissetti. Ancak aynı zamanda, anlatılanlar arasında gizemli bağlantılar kurmaya çalışıyordu.

Harold, hikayenin ardındaki bilinmeyen bağlantıları araştırmak için içinde bir merak uyandırdı. Anlatılanlar, onun için bir bulmacanın parçaları gibi görünmeye başladı. Hikayede açık kalan noktalar, sadece daha fazla keşif yapması gerektiğini belirtiyordu. Harold, hayal kırıklığına rağmen, bulmacayı çözmek için izlediği yola odaklanmaya kararlıydı. Gözleri, olayların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için her bir detayı incelemeye yönelik bir arzuyla parlıyordu.

"Yani seni zaten biliyordum. Mor portal açan bir tane yükselen var. Şimdi de gökyüzünde uçan bir yükselen. Sandığımdan daha fazla kişi varmış," dedi ve kafasını kaşıyarak düşüncelere daldı. Hazırlanması için sadece on dakikası kalmıştı ve çıkarılan kıyafeti hızlıca giyerek aceleyle odadan çıktılar. Yükselenler kitabını Harold'ın dolabına sakladılar çünkü hizmetlilerin odasını düzenlemesi için izinleri yoktu.

Gölge ve TaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin