Bölüm 8: Av Heyecanı

Začít od začátku
                                    

Harold'ın geçmişte korkusu olsa da, şimdi arkadaşları yanındaydı ve bu korku artık geride kalmıştı. Jae'nin yaptığı şaka, uzun kuyruğu olan bir hayvana benzettiğinde, her ikisi de şaşkınlıkla güldüler ve hayvanlar hakkında daha fazla bilgi edinmeye başladılar. Arden ve Harold, eğitim alanından ayrılırken mutlu bir şekilde gülücüklerle doluydu, Jae'nin öğütlerine uyacak ve gidecekleri haberini bilmediklerini varsayacaklardı.

Odalarına doğru çıktıklarında, bir kralın hizmetkarı onları çağırdı. Ava katılma haberi olduğunu biliyorlardı. Hızla adama doğru ilerlerken, alt salona indiler ve karşılarında kral ve bir grup asker buldular. Her biri, ava katılmak için sabırsızlanıyordu. Katılmak isteyenler arasında kura çekildi ve seçilen askerler, hazırlıklarını yapmak için salondan ayrıldılar.

Salon, heyecan ve gerginlik doluydu. Havada, gelecek maceraya dair bir elektrik hissediliyordu. Askerlerin yüzlerindeki kararlılık ve heyecan, ava olan isteklerini net bir şekilde yansıtıyordu. Harold ve Arden, bu atmosferin içinde kendilerini bir maceranın eşiğindeymiş gibi hissettiler, heyecanla geleceklerini bekleyerek kaderin ellerine bıraktılar.

Ava üç grup olarak planlanmıştı ve her biri kendi amaçlarına odaklanmıştı. Birinci grup, Arden ve Harold'un da dahil olduğu, kral ve birkaç seçkin askerden oluşuyordu. İkinci grupta, eğitmenler hızla koordinasyonlarını sağlamak için hazırlanıyordu. Üçüncü grupta ise, yalnızca askerler bulunuyordu, her biri görevlerini yerine getirmek için sabırsızlanıyordu.

Arden, içinden geçen karışık duygularıyla, herkesin bir arada kalmasını istese de, avın heyecanının az kişiyle arttığını fark etti. Kendisiyle birlikte gideceklerin şaşkınlığını hissetti, özellikle de kral ve askerlerin birlikte olmasından rahatsız gibi göründüklerini gözlemledi. Askerlerin onu koruyacak olması düşüncesi, hem endişeli hem de gururlu bir his uyandırdı içinde.

Kendi grubunda, Arden'in abisi Albert de yer alıyordu ve onunla vakit geçirecek olmanın verdiği heyecanı taşıyordu. Askerler arasında ise, tehlike anında Arden'in yanında olacak kişileri seçme konusunda sessizce paylaşımlar yapıyordu.

Kralın kısa bir konuşmasının ardından, heyecanla çantalarını topladılar ve uzun kuyrukları avlamak üzere kapıdan çıktılar. Ağaçların arasında yürürken, belki de esen rüzgarın sesiyle birlikte nefes aldıklarını hissettiler ve bu doğal dünyanın gücüne olan hayranlıkları arttı.

Herkesin keyifli bir gün geçirmek için elinden geleni yapacağı belliydi. Birlikte, birbirlerine bağlı olarak, macera dolu yolculuklarına başladılar. Gözleri, bilinmeyene doğru, keşif dolu bir heyecanla parlıyordu çünkü bu av sadece uzun kuyrukları avlamakla kalmayacak, aynı zamanda dostlukları daha da güçlendirecek ve yeni maceralara kapı aralayacaktı.

Gruplar, görev bölgelerini belirledikten sonra, Prinhol Kalesi'nin yakınlarını ikinci grup, Stolapis Krallığı'nı üçüncü grup almıştı. Birinci grup ise, Prinhol Kalesi'ne yakın olan gözcü kuleye kadar olan alanı ele geçirmişti. Her bir grup, acil durumlarda birbirine destek olabilecek şekilde yerleştirilmişti.

Arden, askerlerin arasında sessizce ilerliyordu. Çevresinde uzun dikenli ağaçlarla kaplı bir manzara vardı. Yağmur hızla artarken, etrafı saran sis giderek yoğunlaşıyordu. Grup, ormanın karanlığında hızla ilerlerken, yağmur ve sisin etkisi altında kalmışlardı. Arden, bu karanlık ve sisin içinde ilerlemekte zorlanıyordu.

Aniden, önlerinde sarımsı bir ışık belirdi. Grup, izledikleri yolda avlanacakları hedefe doğru ilerlediklerini fark etti ve sisin içindeki bu ışığı takip etmeye başladılar.

Etrafta mırıltı sesleri duyuluyor ve bazen tıslama sesleri yankılanıyordu. Sis, görüşlerini kısıtlarken, rüzgar da seslerini bastırıyordu. Askerler, kılıçlarını sıkıca tutuyor ve bir asker de yayını germiş, hazırda bekliyordu. Sis içinde ilerleyen grup, yavaşça hareketlenmeye başladı.

Gölge ve TaçKde žijí příběhy. Začni objevovat