Bölüm 6: Sonsuzluk Aynası

En başından başla
                                    

Banyodan çıktığında, odasının dolaplarını karıştıran Harold'ı gördü. "Harold, ne yapıyorsun?" diye sordu, üzerindeki bornozun kemerini sıkarak ellerini birleştirdi. Harold telaşlı bir şekilde arkasını döndü.

"Ben şey... Dün bahsettiğiniz kitaba bakıyordum. Size dün inanmadım ama çok ciddi görünüyordunuz," diye açıkladı.

"Tamam Harold, şimdi kahvaltıya inelim sonra bakarsın," dedi Arden. Harold, başıyla onayladı ve paravanın öbür tarafına geçti. Paravanı kapatma tuşuna bastı ve odanın sakinliği tekrar geri döndü.

Arden, panikle dolabına doğru koştu ve kitabı kontrol etti. Onu daha güvenli bir yere saklaması gerekiyordu. Kıyafet dolabında, kıyafetlerin arasında, gösterişli bir tören kıyafetine benzeyen bir takım buldu. Kitabı takımın pantolonunun içine sıkıştırdı ve tek paçasını bağladıktan sonra peleriniyle örttü. Bu geçici bir çözümdü ancak daha güvenli bir yer bulmalıydı.

Odada masanın diğer kenarında duran siyah takımı giydi ve son bir kez aynaya baktı. Broşunu takarak kendine son bir kez güvendi. Paravanı açıp, gitmek için Harold'a işaret etti. Harold, birkaç kağıdı cebine koydu ve hızla kapıya doğru ilerledi. Arden, sonunda koridora çıktı. Harold, yol göstermek için onun yanına geçti.

"Karşı kale bölümüne geçeceğiz," dedi Harold. Arden, başını sallayarak onayladı ve Harold'ı takip etmeye başladı. Dün geldikleri yolların aynısından geçtiler, aynı odanın olduğu alana ulaştıklarında ise ilerlemeye devam ettiler. Arden, bu yerin koridorun sonu olduğunu düşünüyordu ancak büyük bir koridordan dönerek devam ettiler. Yer ve dekorasyonlar hala aynıydı. Karşılarında büyük bir kapı belirdi. Harold, kapıyı işaret ederek ilerledi.

Arden, odasından çıkmadan önce dışarıya karşı sakin görünse de, içindeki heyecan artık kalbinin hızlanmasına sebep oluyordu. Harold, kapıyı açmaları için iki kez tıklattı ve devasa kapı yanlara doğru sessizce kaymaya başladı. Arden, gözüne gelen güneş ışığı yüzünden gözlerini kapattı.

Gözlerini açtığında bir iki adım geri çekildi. Büyük salon dediklerinde bütün ailenin sığacağı kadar bir salon hayal etmişti. Ancak karşısında yüzlerce insan vardı ve hepsi Arden'e bakıyordu. Arden, kalabalığın içinde tanıdık yüzler aramaya başladı ve topluluğun en sonunda büyük bir kristal avizenin altında yemek yiyen yeni ailesini gördü. Harold, yavaşça Arden'in kulağına eğilerek konuştu.

"Arden, gel sana eşlik edeyim. Bugün pazar. Krallığın kuruluşu şerefine her pazar büyük salonda yemek yenir. Halka hediyeler verilir," dedi Harold.

Heyecandan dolayı Arden hiçbir şey söylemedi, sadece başıyla onayladı. Harold hareket etmeye başlayınca, Arden de onu izleyerek ilerledi. Arden, bugünün kara gün ilan edildiğini düşünmüştü. Hani kimse dışarıya çıkmıyordu. Bu soruyu aklının bir köşesine yazmıştı, elbet birine soracaktı.

Arden, kalabalığın arasında sirkülasyon alanından ilerlerken, merakla bakan ve aralarında konuşan insanlarla karşılaştı. Bazı insanların seslerini duyuyordu, ancak kim olduklarına bakmadı, çünkü hepsi kendisi hakkında bir şeyler söylüyordu.

Salondaki gürültü o kadar fazlaydı ki, Arden son dönemeçte pelerinini düzeltmek zorunda kaldı. Masanın öbür tarafına geçen Astrid, Arden'i karşılamak için hızla ayağa kalktı. Arden, hızlı adımlarla yürürken, Harold yanından ayrılmış ve babasının yanına oturmuştu. Yemek masasına varmak için sadece birkaç basamak vardı. Merdivenleri çıktıktan sonra Astrid, birkaç adım atarak yanına geldi.

"Güzel uyudun umarım, biz de yemeğe şimdi başladık. Gel, Albert'in yanına otur. Artık orası senin yerin," dedi Astrid, Arden'i sırtını hafifçe iterek yönlendirirken. Arden sandalyesine geçip oturduğunda, pelerinini düzeltmek için elini uzattığında, Albert hemen yanına gelip yardım etti.

Gölge ve TaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin