(32) Her Şeyi Benden İste.

En başından başla
                                    

"Karun ben yatak mıyım, niye benim üzerimde yatıyorsun?"

"Yataktan daha rahat ve sıcaksın," deyince kahkaha attım.

Açık perdeden sızan güneş ışıklarını gördüm. "Saat kaç? Senin işe gitmen gerekmiyor mu?"

Belimi saran kolu hareket edip yukarıya kaydı. Eli gömleğin açık yakasından içeri dalıp sağ göğsümü avuçladı. "Siktir et işi," dediğinde gözleri kapalı bir şekilde bir göğsümle oynuyordu. "İkimiz de dün gece çok yorulduk bugün yataktan çıkmayalım." Ellerini üzerimden çekemiyordu.

Başımı çevirip komodinin üzerinde duran dijital saate baktım. "Saat on iki mi?" Gözlerimi büyüttüğümde, "Yavrum şu siktiğim saati unutup sessiz olur musun?" diye mırıldandı. "Uyumaya çalışıyorum."

Gömleğin altına sızıp göğsümü avuçlayan eline gülerek baktım. "Uyumak dışında her şeyi yapıyor gibisin."

Kapalı kirpikleri titreşirken dudaklarında hınzır bir gülümseme oluştu. "Henüz hiçbir şey yapmadım. Bunun için uyanmanı bekliyordum."

"Hiç enerjim kalmadı," diye sızlandım. Arabada olanlar aklıma gelince yanaklarım kendiliğinden ısındı. Arabada olan sevişmemiz müthiş derecede ateşliydi. Üstelik döndüğümüzde de şöminenin önünde devam etmiştik. "Senin için yeterli olmalıydı."

Gözlerini usulca açıp başını kaldırdı. Mavi gözleri doyumsuzluğunu çok net hissettirirken, "Benim için asla yeterli değil," dedikten sonra vücudunu hareket ettirdi ve tamamen üzerime çıktı.

Bacaklarımın arasına yerleştiğinde yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerinin odağında dudaklarım varken, "Sen konusunda doyumsuzum," diye fısıldadı. Belini hareket ettirip kendini bana bastırdığında iniltiler çıkartarak alt dudağımı ısırdım. Eğer üzerindeki boxerı olmasaydı şu anda içimde olurdu.

Gözleri ısırdığım dudaklarımda oyalandıkça bakışları koyulaşıyor, daha da yakıcı oluyordu. Beni öpmek için başını eğmişti ki gözleri saçlarımdaki tokada oyalandı. "Şu sikik şeyi neden hiç çıkarmıyorsun?"

Tokaya olan bakışları agresif sayılacak türdendi. "Azap Tarikatının sembolü olan bir kurdeleyi ısrarla takmanın bir sebebi var mı?"

Gerildim ve o, bunu anladı. Mavileri bir dedektif edasıyla kısıldı, kaşlarını belli belirsiz çattı. "Tokayla ilgili bilmem gereken bir şey var mı?"

"Hayır," dedim yalanın getirdiği tedirginlikle. "Basit bir toka."

"O basit tokayı uyurken bile koruyorsun," dediğinde neyi gizlediğimi öğrenmek ister gibi bakıyordu.

"Sen uyurken elim birçok kez saçlarında gezindi. Parmaklarım tokanın olduğu yöne ne zaman kaysa ya elimi ittin ya da başını çevirip tokayı kaçırdın. Doğrudan onu çıkarmak istediğimde ne oldu biliyor musun?" Gerçeği yüzümde bulmak istercesine her zerremi göz hapsine aldı. "Bileğimi yakaladın," dedi huzursuz bir sesle.

"Tokaya uzanan elimi çevik bir hareketle yakaladın ve o sırada uyuyordun," dediğinde iri gövdesinin altındaki vücudum kaskatı kesildi ve o, bunu da hissetti.

Göz kontağımızı keserek bakışlarımı kaçırdım. "Annemin hediyesiydi bu yüzden tokaya karşı korumacıyım," diyerek bir kez daha yalan söyledim. "Acıktım çekil artık üstümden."

"Kaçıyorsun." Çenemi tutarak başımı kaldırdı. "Annen neden sana tarikatın sembolü olan bir kurdeleyi hediye etsin?"

"Nereden bileyim ben!" Onu itmeye çalışarak sorularından kurtulmak istedim. "Git anneme sor nedenini. Ah, pardon benim annem ölmüştü, değil mi? Sana cevap veremez!"

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin