Bölüm.36

54 5 0
                                    

Dedikodu'lar kulaktan kulağa yayılmış Asra insan içine çıkamaz olmuştu. Ayıplayan bakışlar kurşun misali saplanıyordu kızın kalbine. Ahlaksız diyenlerde vardı. Sakat haliyle doktoru ayartmış diyenlerde.
Ne kolaydı kör, sağır, dilsiz, sakat diye yaftalamak.
Oysa en büyük engel onların zihinlerinde ve taş kesilen kalplerindeydi bilmiyorlardı.
İnsan Allah'ın en güzel sanatıydı oysa. Bu sözleri sarf edenler. Sanatı değil sanatçıyı hor görüp beğenmiyorlardı.
Söylenen her söz derin bir kesik atıyordu kızın ruhuna. O suçsuzdu. Arasla hiç bir şey yaşamamıştı ki.
Sevdalanmak nedir bilmezdi ki o. Sadece gördüğü kadar bilirdi aşkı. Erkam abisi ve Berfin yengesinden duyduğu sevda sözlerine özenirdi en fazla.
Böylesi hisleri tatmamıştı ki daha önce. Evlilik lafını duyunca al al olan yanaklarını bilirdi bir de terleyen avuç içlerini. Gelinlik kız olmuşsun diyenlerin yüzüne bakamazdı utancından.
Utanıyordu kız. Ahlaksızlıkla suçlanıyordu. Ah o hamsi kafalı doktor ne hallere düşürdü beni diye söyleniyordu. Ah o Aras olacak doktor bozuntusu elime geçsin. Beni dile düşürmenin hesabını sormazsam bana da asra demesinler diyordu bin bir türlü yeminler ederken.
Tüm acımasızca sarf edilen kelimelerin odağında o vardı. Yemeden içmeden kesilmiş yataklara düşmüştü. Daha fazla yara almasın diye devran ağa ve zümrüt hanımın isteği üzerine. Aslı ile birlikte bağ evinde kalıyorlardı 2 aydır.
Aşeret toplanıp hakkında hüküm vereceklerdi. Emir abisine güveniyordu asra ama yinede düşünmeden edemiyordu. Ya hiç günahı yokken sevimsiz bir ağaya kuma giderse. Göbeği kendinden önce giden. Altın dişleriyle sırıtan kel ağaları düşününce yutkundu tövbe bismillah derken. Bu saçmalıktan bir an önce kurtulmayı diledi.
Yeğeni Mina başta olmak üzere her kesi çok özlemişti. Ailesi burnunda tütüyordu. Doğmamış yeğeninin haberine bile sevinememişti. Oysa abisi ne kadar mutlu olmuştu baba olacağım derken.
Kendi derdine düşmekten onların sevincine ortak olamamıştı. Elisa yengesi bebeği için günlerce dua etmiş. Hastanede gözlem altında kalmıştı. Şükürler olsun ki Allah o minik canı onlardan almamıştı. Kurbanlar kesilip yemekler dağıtılmıştı.
Elisaya kuma gelmek isteyen sinsirella kızlar Karalar bağlamıştı. Onların tek isteği soydemirlere gelin olmaktı. Kuma gelin olmak umurlarında bile değildi.
Söz sahibi olmak ve zenginlik uğruna öteki kadın olmayı göze almışlardı. Öteki kadın olmak. Değersiz kadın olarak anılmak. Bu bile yaralamıyordu onları.
Oysa bir kadının en büyük destekçisi yine kadın olmalıydı. Ama olmamıştı. Tuzaklar kurup minik bebeği düşürmek istemişlerdi.  Alev adında bir hemşire elisanın serumuna karıştırdığı ilaçla bebeği düşürmek isterken arasa yakalanmış çabası hüsranla sonuçlanmıştı.
Aras hem geçmiş olsun demek hem de asra hakkında bilgi almak için gelmişti hastaneye. Emirle konuşamazdı. Zor duruma düşürmüştü biricik dostunu. Öyle bir pot kırmıştı ki sevdiği kızı dillere düşürmüştü. Bunun pişmanlığı içten içe yakıp kavuruyordu genç doktoru.
ah aptal kafam hangi duvarlara vurayım seni. Kendi kendine söylenirken. Alev hemşireyi konuşurken duymuştu. Seviyorum ben emiri. Bu aptal kıza bırakmaya hiç niyetim yok. Gerekirse oda bebekte ölecek emirle ben evleneceğim diyordu telefonda konuştuğu arkadaşına.
Neyse ki Aras tüm konuşulanları kayıt altına alıp kızı hazırladığı serumla birlikte hastane polisine teslim etmişti.
Alev hemşire ne kadar yapmadım. Ben suçsuzum dese de her şey gün gibi ortadaydı.
Elisa korkmasın diye Aras Emir'e yönlendirmişti polisleri. Onlar görüşüp gerekeni yaparlardı nasılsa.
Aras hastaneden çıkıp aracını çiçekçiye doğru sürerken aklında tek bir şey vardı.
Gerekirse bir kaç yumruk yiyecek. Belki hastanelik olacak ama. Eğer rızası olursa sevdiği kızı Allah'ın emriyle isteyecek.
Ucunda ölüm bile olsa Başının tacı. Gönlünün devası yapacaktı.

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin