Bölüm.10

208 27 12
                                    

Tüm hayatım boyunca ben neredeyim? Sorusuna cevap aramışken. Şimdi karşımda nerede olduğunu merak eden adama ne demeliydim bilmiyordum.
Yerin üstünde, göğün altındayız desem tatmin olur muydu acaba? Ya da seni kaçırıp esir aldım, fidye olarakta benimle evlenmeni istiyorum desem.
Böyle bir konuşma yaptığım anda ne diyor bu deli deyip kolumdan tuttuğu gibi beni akıl hastahanesine kapatır düşüncesiyle dilimin ucuna gelen saçma sapan sözcükleri Yutup bilmiyorum dedim kısaca.
Canının yandığını belli edercesine yüzünü buruşturup daha fazla bir şey sormadı. Açmısın dediğimde olumlu anlamda başını sallayıp su içmek istediğini söyledi. Haklıydı. Saatlerdir aç susuz yatıyordu,
boğazı kurumuş olmalıydı. Hemen getiriyorum deyip yerimden kalktım. Bardağa biraz su doldurup ona doğru ilerledim. Kalkmak istese de başarılı olamadı. Durun yardım edeyim deyip doğrulmasına yardım ettim. Hem göğsünden hemde omuzundan vurulduğu için bir süreliğine ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacaktı.
Su içmesi için bardağı dudaklarına götürdüm.
Suyunu içip teşekkür ettiğinde bardağı yere bırakıp rahat etmesi için arkasına yastık koydum.
O dinlenirken üzerini örttüğüm yemeklerin ne durumda olduğuna baktım. Daha sıcak oldukları için tekrar ısıtma gereği duymadım. Ufak bir tepsi bulup hazırladığım tabakları tepsiye yerleştirdim.
Koca adama nasıl yemek yedirecektim hiçbir fikrim yoktu. Biraz daha oyalanırsam adam kendisine yemek yedirmek istemediğimi düşünecekti. Ona yakın olmak beni rahatsız etsede. Onun bunu bilmesine gerek yoktu.
Tepsiyi yatağın kenarına koyup size yedirmemde bir mahsur var mı diye sordum.
Size zahmet olmayacaksa memnun olurum dediğimde estağfurullah deyip çorba dolu kaşığı kendisine uzattım. O yemeğini yerken açıklama yapmak zorunda hissettim kendimi.
Sizi bulduğumda vurulmuştunuz. Omuzunuzdaki kurşun sıyırıp geçmişti fakat göğsünüz çok kötü durumdaydı ve kurşun içerdeydi. Yardım çağırmam gerekiyordu telefonum olmadığı için yapamadım.
Sizin üzerinizi de aramak zorunda kaldım fakat yoktu. Cüzdanınız vardı sadece ona da bakmadım. Özeliniz sonuçta. Yani bakmamı gerektiren bir durum söz konusu değildi. Anlayacağınız isminizi bile bilmiyorum.
Sizi ilk buraya getirdiklerinde baygındınız sanırım. Çünkü sesinizi hiç duymadım. Yanlış anlamadıysam 3 kişilerdi.
Artık bitirin şu işi. Daha gidip patrona hesap vereceğiz gibi bir konuşma geçti aralarında.
Cesaret edip çıkıp bakamadım. Çıkıp bakabilseydim eğer belki vurulmayacaktınız. Onlar gider gitmez dışarıya çıktım. Nabzınıza baktığımda yaşıyordunuz. Sizi içeriye taşımak hiç kolay olmadı. Buraya getirip kendi imkanlarımla kurşunu çıkardım.
Yaranıza dikiş atılması gerekiyordu. dikiş atma şansım olmadığı için kendimce yaptım bir şeyler. Şu anda yaranız ne durumda bilmiyorum.
Durum bundan ibaret. Benim anlatacaklarım bu kadar.
Hiç sözümü kesmeden beni dikkatle dinlemişti. Karşısındaki konuşurken bölmeyi, ve konuşmasının  bölünmesini pek sevmiyordu anladığım kadarıyla.
Anladım dercesine bir bakış attı. Hafifçe Boğazını temizleyip konuşmaya başladığında pürdikkat onu dinledim. Bakışlarını benden çekmemesi tuhaf hissettirse de yapabileceğin bir şey olmadığı için. Kendisini dinlemek istemiyorum düşüncesine kapılmaması niyetiyle bende bakışlarımı çekmedim.
Sanırım bir tövbe de bunun için etmem gerekecekti. Ben Emir. Emir Soydemir. Aslen Şanlıurfalıyım. Urfa topraklarında ağa diye anılan sevilip sayılan bir adamım işte.
Hiç kimseyi kendimden küçük görmedim. zulme asla boyun eğmedim. Eğdirmedim. Kızlarımız okusun. Kendi ayakları üzerinde durabilsinler diye büyük bir ihale için gelmiştim İstanbul'a.
Çoğunun ailesi şehir dışına göndermiyor üniversite okumaları için. Ben üniversiteyi onların ayaklarına getirecektim. İşte bunu istemeyen bir kaç kansız beni öldürmek istemiş olmalı.
Okuyup doktor olmak isteyen bir kardeşimiz var. İsmi Hanife. Babası yaşında bir adam talip olmuş kıza. Kız istemiyorum deyip bize sığındı.
O yaptırmış olmalı yada onun gibiler. Bizim düşmanımız çoktur.
Hepsinin yarası kibir ve cehalet. böyle adamlar. Ne kadar adam denecekse işte. Kızlarımız okuyup söz sahibi olmasınlar diye kendilerini korumak isteyen insanları ortadan kaldırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar.
Çok uzun zaman oldu urfa Toprakları kanla sulanmayalı. Artık anneler kızları kendi kaderlerini yaşamasın diye ellerinden geleni hatta daha fazlasını yapıyor. Ve babalar kızlarının saçlarının tek bir teline zarar gelmesin diye gerekirse canlarını ortaya koyuyor.
Abiler ve erkek kardeşler silah doğrultmıyor artık bacılarına. Kanatlarının altına alıp sarıp sarmalıyor. Belli bir kesim töre geleneğini devam ettirmek istese de Ki doğu batı demeden bu her topraklarda var.
Halk direniyor ve direnmeye devam edecek. Ve ben nefes aldığım sürece o topraklarda. Hiçbir çocuk kurban edilmeyecek.
Hiçbir kız çocuğu kefen giymeyecek eceliyle ölmedikçe, kendi isteğiyle gelinlik giyerek rızasıyla gelin gidecek her kız.
Ve her adam gelinini Allah'ın emaneti bilerek kendine eş edecek.

LAVİNİAWhere stories live. Discover now