Bölüm.17

165 26 8
                                    

Toplantıdan çıkan Emir şirketteki odasında elindeki dosyaları inceliyordu.
Fakat bir türlü okuduklarından bir şey anlayamıyordu. Çünkü içini huzursuz eden şeyler vardı.
Bedenen burda olsa da ruhen bambaşka yerlerdeydi genç adam.
Kızı otel'de yalnız bırakıp şirkete gelmek içine hiç sinmemişti.
Elinde ki dolma kalemi masaya fırlatıp sırtını koltuğa Yaslarken elleriyle yüzünü sıvazlayıp bir of çekti.
Kafası o kadar doluydu ki genç adam ne yapacağını bilemiyordu. Kıza karşı hissetmemesi gereken şeyler hissediyordu.
Lavinia ondan yardım İstemişken. Senden etkilendim Diyemezdi. Lavinia onu yanlış tanısın istemiyordu.
Annesi zümrüt hanım bir çok kız göstermişti. Kendisi ile evlenmek isteyen bir çok kız vardı ama.
Emir'in gözü hiçbirini görmemişti. Evlenmek istemiyorum diyerek tüm gelin adaylarını püskürtmüştü her defasında.
Şimdi ise daha bir haftadır tanıdığı güzeller güzeli bir kızın zeytin karası gözleri süsler olmuştu hayallerini.
onu benimsemişti. Belki'de sevmişti bilmiyordu. Şuana kadar böyle bir duygu yer etmemişti gönlünde.
adını söylerken bile içi titremişti Emir'in. Elisa derken bile içi bir hoş oluyordu.
İşin içinden çıkamayacağını anlayınca abisi Erkam'ı aramaya karar verdi. Erkam ona sadece abi değil. Dost aynı zamanda sırdaş olmuştu.
Ne zaman başı sıkışsa abisine koşardı. Şimdi de öyle yapacaktı. Abisini arayıp telefonun açılmasını bekledi.
Abisinin sesi kulaklarına dolunca. Birazdan yapacağı konuşma nedeniyle 18lik delikanlılar gibi avuçları terlemeye başlamıştı bile.
Hal hatır sorduktan sonra lafı eveleyip gevelemeden vurulduğu günden başlayarak her şeyi anlattı abisine.
Telefonun diğer ucundaki erkam kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Tüm aşirete karşı gelip şimdilik evlenmeyeceğim diyen Emir ağa bir çift Kara gözün esiri olmuştu.
Babasından sonra aşiretin başına geçen erkam bir süre sonra biricik sevdiği Berfin'le evlenip mutluluğuna mutluluk katmıştı.
Huzurlu günleri çok uzun sürmemişti. Bebek diye tutturan aşiret hayatı onlara zehir etmeye başlayınca.
Doktora giden Erkam ve Berfin bebeklerinin olmayacağını öğrenince urfa topraklarını terk edip yurtdışına gitmeye karar vermişlerdi.
Ne Ağalık umrundaydı. Ne de herkesin çok istediği o bebek. Ölürdü de biricik karısının üzerine kuma getirmezdi.
Kesin bir dille konuşup istediğiniz şey asla olmayacak demişti. Karısının gözünden süzülen bir damla yaş için dünyayı yakardı erkam.
Ortalığın karışmasını umursamadan alıp karısını gitmişti. O günden sonra ailesi ve kardeşleri ile uzaktan hasret gidermek zorunda kalmıştı.
Ama artık hasret bitecekti. Eğer olurda kardeşinin gönlünü çalan kız Urfaya gelin olmayı kabul ederse.
Gelip kardeşinin mutluluğuna ortak olacaktı. Konuş kızla aslanım. Sonuç ne olursa olsun ben senin arkandayım.
Abisinden cesaret alan emir. Otele gider gitmez içinden geçenleri laviniaya anlatmaya karar verdi.
Olurda hayır derse konuyu bir daha asla açmayacaktı. Ama evet derse. Onu dünyanın en mutlu kadını yapmak için elinden geleni yapacaktı.
Lavinia'nın kapısına bıraktığı korumaları defalarca arayıp bilgi almıştı. Anormal bir hareketlilik olmadığını duymak içini rahatlatsa da kızın mesajına cevap vermemesi onu tedirgin etmişti.
Telefonu eline alıp bir mesaj daha atmaya karar verdi. Ekranı açınca "bir yeni mesaj" yazısını görünce heyecanlandı.
Gelen mesajı fark etmemişti. Ekranı kaydırıp mesajı okumaya başlayınca şaşkınlıktan ağzı ooo şeklini alan emir okuduklarına inanamadı.
Evlenme teklifi etmeyi düşündüğü kız kendisine evlenme teklif etmişti. Sen yanımda yokken kendimi boşlukta hissediyorum demişti.
İstemişti ki emir onun ailesi olsun.
Etrafında birkaç tur dönüp Allaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhh diye bağırmaya başladı.
Baba oluyorum ben babaaaa. Tüm çalışanlar şaşkınlıkla Emir'in ne yaptığını anlamaya çalışıyorlardı. Çalışanlardan biri ama siz evli değilsiniz ki emir bey deyince. Emir kırdığı potu anladı.
Kahkahaları arasında zar zor konuşmaya çalıştı. Ben baba oluyorum dedim. Siz evleniyorum anlayın. Evleniyorum laaaann. Duygu patlaması yaşayan emir. Tüm çalışanları toplayarak halay çekmeye başladı.
Kimse şirkette halay çekilir mi demiyordu. Çünkü emir yaparsa olurdu.
Az önce halay çeken emir değilmiş gibi. Kimse şirkette halay çekilir mi demiyordu. Çünkü emir yaparsa olurdu.
Ancak şirket yönetiminde söz sahibi olan üst kademedekiler ve bir alt kademedeki müdürlerin basına mazeme verme korkusu yüzlerinden okunuyordu. Genç adam şaşkınlığını perdeleyince, hepsinin yüz ifadesini okuyarak patron ruhunu geri getirip giydirmeye çalıştıysa da bedenine, içindeki coşkuyu dizginlemediği sürece başarılı değildi. Zaten şu haliyle de patrondan çok mecnunu andırıyordu. Ceketini giymek üzereyken mesajı okumuş, duygusu patlayınca da bir kolunu giymeyi unutmuştu. kıravatı dağılmış, coşkusu şahlanıp doruklara çıktığı anda da gömleği pantolonunun önünden firar etmişti.
Ama neyse ki henüz Bu halini farketmiş değildi. İçindeki coşkuyu bir ucundan tutup Hadi bakalım şov bitti. Herkes kendi işine diye bağırarak, emrini verdi ve ardından yapması gereken en acil şey için koştu. Onun gidişini izleyen en alt kademedeki çalışanlar, herkes kendi işine derken, düğün hazırlıkları yapın demek istedi deyip gülerek dedikodu fitillerini ateşleyip, kazanlarına attılar. Fısıltı gazetelerinin birinci sayfalarını, üst manşetlerini hazırlamaya girişirken emir asansörü unutup merdivenleri üçer beşer inmeye başladı. Önüne çıkan, kendini gören insanları hızla geçip , ardından şaşkın ifadeler yığını bırakarak şirketin otoparkından aracını alırken de içi içine sığmıyordu.
Kendisine emanet edilmek istenen kalbi almaya giderken dünya yansa göremeyecek haldeydi.

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin