Bölüm.20

156 23 8
                                    

Çiçeği burnunda yeni evli çift bir süre daha sahilde dolaşıp otele döndükten sonra , Güzel bir yemek yiyerek odalarına çıkıp Emir'in ailesini aramaya karar verdiler.
Asra biricik yengesi ile tanışmak için sabırsızlandığını Belli ederek abisini mesaj yağmuruna tutmuştu.
Bıkmayıp  usanmadan attığı mesajların haddi hesabı yoktu.
Emir daha fazla dayanamayarak kızı görüntülü aradıktan sonra kamerayı kendisine çevirdiğinde,
kız zılgıtlar eşliğinde açtı telefonu.
Abisinin halini hatırını sormadan yengesini görmek istediğini söylediğinde Emir'in suratı düştü.
Asra Abisinin gönlünü yapmaya çalışsada, başaramamıştı. kırılmıştı bir kere abisi.
Asra özür dilerim dediğinde emir ona hiç cevap vermeden kamerayı heyecandan ölmek üzere olan kıza çevirdi.
Kızlar kendi aralarında selamlaşıp konuşmaya başlayınca tüm kırgınlığını unutmuştu emir.
Simsiyah gözleri, Upuzun kirpikleri, Küçücük burnu ve buğday teni ile çok güzel bir kız duruyordu karşısında.
Asra karşısında böylesine güzel bir kız beklemiyordu. Tütütü Maşallah. Maşallah, tam aşiret gelini olacak kızmışsın diyerek Elisayı rahatlatmaya çalıştı.
Kavuşmamıza az kaldı yengecim. Düğün hazırlıklarına başladık bile deyip cıvıl cıvıl konuştuğunda,
Elisa inşallah derken kızaran yanaklarını görmezden gelerek kızla konuşmaya devam etti.
Zümrüt hanım, Devran ağa ve evin çalışanları da gelip tanışmışlardı genç kızla.
Emir karısının heyecandan nefes alamadığını görünce telefonu alıp bir süre ailesiyle konuştuktan sonra kapattı.
Soydemir ailesi hemen kabullenmişlerdi kızı. Emir'in onların yüzünü yere eğmeyeceğini biliyorlardı.
Emir uyuyalım dediğinde kız stresten tırnaklarını kemirmeye başlamıştı bile.
Emir kızın o halini görünce gülmeden edemedi. Çenesinden hafifçe tutarak Elisanın kendisine bakmasını sağladı. Titreyen Gözbebeklerinden korktuğunu anlamıştı genç adam.
Sadece uyuyacağız dedim. Bu kadar korkmana gerek yok Elisa'm. Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama hiçbir şey aklından geçtiği gibi olmayacak.
Yani en azından şimdilik.
Elisa derin bir nefes alınca, Emir kızın rahatladığını anlamıştı.
Elisa ben sanmıştım ki dediğinde emir parmağını kızın dudağına götürüp susturduktan sonra konuşmaya devam etti.
Şimdi güzelce yatıp uyuyacağız. Her şey usulüne uygun olacak anladın mı güzelim?
Daha Urfaya gideceğiz. Sen kendi ellerinle bana tuzlu kahve yapacaksın. O güzel ellerine kına yakılacak. Resmi nikahımız kıyılacak. En önemlisi ise Sen telli duvaklı gelin olacaksın.
Emir konuşmasını bitirince genç kız dolu dolu gözleriyle sarılmıştı kendisine. Emir kızdan böyle bir hamle beklemediği için üzerindeki şaşkınlığı hemen atamamıştı. İçinde bulundukları durumu idrak edince oda kollarını kıza doladı.
Ertesi gün sabah erkenden kalkıp nikah işlemleri, Gelinlik, Damatlık derken tüm gün koşturmuşlardı.
Yeri gelmiş yemek yemeye dahi fırsat bulamadan geçirmişlerdi birkaç günüde.
Düğün telaşı yormuştu onları.
emir ve Elisa sabah erkenden kalkıp hızlı bir kahvaltı yaptıktan sonra, Emir genç kızı kuaföre bıraktı.
Umba ve güvendiği birkaç korumayı bırakmıştı kızın yanında giderken.
Çok fazla abartılı olmayan, Üzerindeki işlemelerle göz dolduran kabarık bir gelinlik seçmişti genç kız.
Upuzun duvağı kızın güzelliğine güzellik katıyordu. Beyazlar içindeki genç kız muhteşem görünüyordu.
Kendisini hazırlayan genç kadın çok güzel oldunuz deyince, Elisa teşekkür edip, Emir'in kendisine aldığı kolyeyi takmasında yardımcı olmasını istedi.
Kadın tabi deyip kolyeyi takarken, Elisa da çantasından çıkardığı hoş bilekliği taktı.
Çok güzel bir gelin oldunuz Elisa hanım. Emir bey çok şanslı.
Bunu diyen Emir'in sekreteri Umba idi. Genç kız teşekkür edip başını eğdiğinde kızaran yanaklarını gizleyemedi.
kuaförde çalışan kızlardan biri damat geldi, Damat geldi diyerek kapının önüne koştu. Güzel bir bahşiş almadan gelini vermeye hiç niyetleri yoktu.
Sabırsızdı adam. Daha yetişmeleri gereken bir nikah vardı. Buyur bacım diyerek, bir miktar parayı kızın eline tutuşturdu.
Kız aldığı bahşişin memnuniyeti ile gülümserken kapıdan çekildi. Emir kıza doğru ilerlerken, Kız heyecandan nefesini tutuyordu.
Ne emir konuşuyordu, ne de Elisa. İkisininde dili lal olmuştu sanki.
Elisa yavaş yavaş emire dönerken, Emir'in karşısındaki güzellik karşısında nutku tutulmuştu. Çok... Çok güzel olmuşsun derken Elisanın yüzündeki duvağı kaldırıp sıcacık bir buse bıraktı kızın alnına.
Elisa teşekkür ederken ayakta zor duruyordu. Bu kadar heyecan onun bünyesine çok fazlaydı.
Emir Gidelim deyip, kızın koluna girmesiyle  kuaförden çıkarak gelinini araca yönlendirdi. Aracın kapısını açıp kızın binmesine yardım ettikten sonra, kendisi de yerine geçti.
Elisa kaçamak gözlerle yakışıklı kocasını izliyordu. Yakalanınca utansada belli etmedi. Kaçmamıştı bu sefer genç kız.
Sen, sen de çok yakışıklı olmuşsun. Siyah takım çok yakışmış dediğinde, Kuruyan boğazı, Kızın sesinin pürüzlü çıkmasına neden oluyordu.
Emir bu itiraf karşısında ne yapacağını bilemeden elini kızın kalbinin üzerine koyarken, avuç içinden öptükten sonra, kızın elini de kendi kalbine götürdü.
Sana söz veriyorum Elisa. Seni benimle evlendiğine hiçbir zaman pişman etmeyeceğim. Allah ömür verdiği sürece, bu kalpler birbirleri için atacak derken ılık nefesi Elisanın yüzüne çarpıyordu.
Aşkı tatmayan iki yürek,
küçücük bir kulübede bulmuşlardı huzuru.

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin