Bölüm.7

195 28 2
                                    

Titreyen ellerimi zaptetmeye çalışarak hızla çantamdaki silahı aldım. Onlar hemen kapının ardında iken göğüs kafesimi parçalayıp çıkmak isteyen kalbimi sakinleştirmek hiç kolay olmuyordu.
Bence kafasına sıkıp intihar süsü verelim dedi adamlardan biri. Diğeri ise bence öldürüp şu kulübe ile birlikte ateşe verelim diyerek düşüncesini dile getirdi.
Hayal aleminde hepsinin Boğazını sıkıp nefessiz kalıncaya dek bırakmazken. İşlediğim hayali cinayet için bile vicdan azabı çekmiştim.
Eli kanlı bir katil olmadığım için defalarca Allah'a şükrettim.İnsanlar nasıl bu kadar acımasız olabiliyor'du anlamıyordum.
Adamlar sıradan bir şey söyler gibi ölüm emri veriyordu.
Birileri beni ortadan kaldırmak için plan yaparken. Sanki sözü edilen kişi ben değilmişim gibi. öylece oturmuş büyük bir sükunetle ecelimi bekliyordum.
Şeytan diyor ki çık ortaya sık kafana hiç olmazsa bir kaç kansızın eliyle vermezsin son nefesini.
Bende çok beklersin diyerek bir savaşçı Eda'sıyla hevesini kursağında bırakıyorum. Şeytanın omuzları yenilgiyle düşerken. Canım bana Allah'ın emaneti zamanı gelince emaneti sahibine teslim edeceğim deyip son darbeyi de vurdum.
Akşama kadar sizin saçmalıklarınızı dinleyecek değilim. Hadi artık bitirin şu işi de gidelim. Patron bizi bekliyor. Diyen kansız diğerlerini harekete geçirdi.
Adam Emirler yağdırırken buz gibi sesiyle. Bu sesin sahibinin daha önce konuşmadığını anlamam çok uzun sürmemişti. kalbimin üzerini bir hüzün bulutu kaplarken. Sesler kesilip 2 el silah sesi duyulduğunda her şeyin bittiğini anlamıştım.
Her şey bitti Lavinia şimdi ailene kavuşacaksın. Son sözlerim bu olmuştu.
Dizlerimin üzerine çöküp ölmeyi beklediğim de fark ettiğim şeyle gözlerim faltaşı gibi açıldı. Hiç kan yoktu. Ve ben hiç bir acı hissetmiyordum.
Ellerimle vücudumu yoklayıp Vurulmadığımı anladığımda gözlerimi tavana diktim. Aklıma dank eden şeyle. Kapıya yöneldim. Dışarda beni ne bekliyordu bilmiyordum.
Ama çıkıp bakmak zorundaydım. Bana ihtiyacı olan biri olabilirdi. Araçlar hızla uzaklaşırken sürgüyü İndirip kapıyı yavaşça araladım. Göz ucuyla etrafı kontrol ettiğimde ortalıkta kimsecikler görünmüyordu.
Henüz bir kaç Adım atmıştım ki yerde boylu boyunca yatan adam girdi görüş alanıma.
Bembeyaz kar kızıla boyanırken korkudan dilim tutulmuştu. Bir süre durup hiçbir şey yapmadan öylece baktım. Ölmüş müydü, yaşıyor muydu bilmiyordum. Cesaret edipte nabzına bakamıyordum. Yere çöküp öğürmeye başladım. Kan görmeye dayanamıyordum. Biraz rahatlayınca korkularının canı cehenneme Lavinia deyip elimi ona uzattım.
Nabzı atıyordu. Yaşıyordu çok şükür. İncinmiş ayağımla onu nasıl içeriye taşıyacaktım hiçbir fikrim yoktu. Oflayıp düşünmeye başladım. Aklıma gelen şeyle kulübeye koşup gece üzerimden çıkardığım kıyafetleri parçalamaya başladım.
Hepsini sıkı bir düğümle birbirine bağladım. Tekrar onun yanına koştum. Nabzını kontrol ettiğimde yaşıyordu ama çok kan kaybetmişti. Daha fazla vakit kaybetmeden onu içeriye taşımak zorundaydım. Yapacağım şey içime sinmesede bunu yapmaktan başka çarem yoktu. Onu sarsmadan hafifçe doğrultup hazırladığım ipi omuzlarının altından geçirdim.
Üzerine eğilip bedenlerimizi sabitledim. İpi kendi koltuk altlarımdan geçirip sıkıca düğümleyince kollarımla destekleyerek doğruldum. Bizi dışardan gören biri sarıldığımızı düşünebilirdi.
İlk defa bir erkeğe bu kadar yakın olmak beni rahatsız etse de görmezden gelerek kulübeye doğru ilerlemeye çalıştım. Çok ağırdı. Ve ben onun yanında minicik kalan bedenimle onu taşımakta güçlük çekiyordum.
Kulübeye ulaşınca ayağımla kapıyı ittirip içeriye girdim. Düzensizleşen nefesimle kanepeye yaklaşıp onu yatırdım. Hemen yanımda duran çantamdaki bıçak aklıma gelince bıçağı alıp bizi birbirimize sabitleyen kumaşı kestim.
Hızlıca kapıyı kapatıp sürgüyü indirdim. Ona müdahale etmem gerekiyordu. Göğsünden vurulmuştu ve yarası çok derindi. Kurşunu çıkarmak zorundaydım.
Bu acıya dayanabilir miydi bilmiyordum ama, onu kurtarmak için elimden geleni yapacaktım.

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin