Bölüm.30

160 15 13
                                    

Toprak dile gelse " Bu kadına cehennemi yaşatacağım! " derdi belkide. Uçan kuşu dahi inciten bir kadındı Şehnaz hanım. Bir kez olsun merhamet etmemişti kimseye. O hep zalimliği ile anılırdı. Kendi evladına bile merhamet etmemiş, doğduktan sonra hastane odasında bırakıp gitmişti günahsız bir bebeği. "İster evlatlık verin, ister öldürün. Ne yaparsanız yapın." diyerek çekip gitmişti.

Kocası ne kadar dil dökse de zalim karısını ikna edememişti. Kundaktaki yavrusundan defalarca özür dilemişti Ferhat bey. Kalbini parçalayan sözler kulaklarında yankılanırken,
" Ne hayır gelecek bana kız evladından? İster Bebek ölmüş deyin, isterseniz kaçırılmış ama Şehnaz kız doğurmuş dedirtmem kimseye!"

  Bu sözler kalbi taş kesilen bir anneye aitti. Ne kadar anne denirse işte. Bu vicdansızlık  kalbini acıtmıştı Zümrüt hanımın. O küçücük yavruyu görmezden gelememişti. Alıp konağa getirmiş, belli bir yaşa kadar da sahip çıkmıştı. Kendi evlatlarından ayırmamıştı hiçbir zaman Sevda'yı. Sevda da her zaman Zümrüt hanımı annesinden daha çok sevmişti.

Şehnaz hanımın ölümünden sonra kopan kıyametin ardından azda olsa durulmuştu ortalık. Elisa ve Emir'in evliliğini gölgede bırakmıştı tüm yaşananlar. Yeni evli çift aynı evi ve aynı odayı paylaşan iki arkadaştan farksızdı ama bir kez olsun of dememişti kız. Ailesi olan insanların dertleriyle dertleniyordu. Başkası olsa asla kabul etmezdi. Kısacık bir zaman diliminde bir çok acıya şahit olmuş, üstüne bir de iftiraya uğramıştı Genç kadın.

Erol'un anlattığı yalan yanlış hikayelere inanan aşiret az daha gencecik bir kızın başını yakacaktı. Ama Sevda, Zümrüt annesine vefa borcunu ödeyip tüm gerçekleri olduğu gibi anlatmıştı. Katılmamıştı ona annelik yapmayan kadının cenazesine. Neyseki olayların gerçek yüzünü öğrenen aşiret Asra'nın peşini bırakmıştı. Onlar bu saçmalığa inanıp kardeşini üzmeye devam edecek olsaydı Emir Urfa'yı yakar kardeşinin mutsuzluğuna sebep olanları küle çevirirdi.

Elisanın güçlü duruşu, korkmadan çekinmeden tüm kadınlara ses olması umut tohumları ekmişti Urfa topraklarına. " Nerdesiniz?!"  Demişti tüm kadınlar adına.

"Biz kurban edilirken nerdesiniz? Gücünüz ölüm fermanımızı yazmayamı yetiyor?! "

Koca koca adamlar verecek cevap bulamamıştı bu soruya. Emir başta olmak üzere bir kez daha herkes hayran kalmıştı Elisa'ya. Kopacak kıyamete engel olmuş Asra'nın arkasında dağ gibi durmuşlar, kızlarını töreye kurban vermemişlerdi Soydemir ailesi.

Genç kız o günden sonra odasına kapanmış, hiç kimseyle tek kelime etmemişti. Doktor Aras'ın verdiği serumlarla ayakta durmaya çalışıyordu.  Berfin ve Elisa ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü güldüremiyorlardı Asra'nın yüzünü.

Zümrüt hanım canlı bir cenazeye dönen kızını görünce içten içe kahroluyor, Devran ağa ise kız kardeşinin yaptığı kötülüğün faturasını kendisine kesiyordu. " Neden ailemi koruyamadım?! " diye yiyip bitiriyordu kendini.

Erkam ve Emir şirket ile ev arası mekik dokurken yoruluyor akşamda erkenden uyuya kalıyorlardı. Evdeki sorunlar yetmezmiş gibi birde Sami Karasu davası ile uğraşıyordu Emir. Avukat aracılığıyla bir çok şeyi halletmiş olsa da Elisa ile konuşup ona her şeyi anlatması gerekiyordu. Davanın seyri için Elisa'nın vereceği ifade çok büyük bir önem arz ediyordu.

Karısından bir şey saklamak istemese de o gece depoda yaşananları anlatmaya cesaret edemiyordu genç adam. Diyar adamı fena hırpalamıştı. O çocuğun elini Sami pisliğinin kanına buladığı için kendisini affedemiyordu Emir. Konağa gönderdiği paketten sonra tüm bağlantılarını kullanıp aratmışlardı Sami Karasu'yu Urfa'da olması kolaylaştırmıştı işlerini. Tüm adamlar seferber olup bulmuşlardı izini.

Bir eğlence mekanında içip kendinden geçmişti. Etrafına etten duvarlar örüp kendince tetbir almıştı pislik herif. Ama o çok güvendiği köpekleri bile onu korumaya yetmemişti. Diyar ayarladığı adamları hazırda bekletip elektrikleri kesmişti. Bir kaç kişi korumaları etkisiz hale getirirken Sami ne olduğunu anlamadan korumaların yerine geçen adamlar tarafından çoktan çıkartılmıştı mekandan. Diyar ona unutamayacağı bir ders vermişti o gece. Yaşananlar geçip gitsede Emir ve diyarın zihninde tekrar ediyordu durmadan. O şerefsiz daha fazlasını hak etse de Diyar pişman olmuştu yaptıklarına. Kan bulaşan elleriyle dokunamıyordu Aslısı'nın ipeksi saçlarına ama Elisa'nın yaşadıklarını düşündükçe " Keşke daha fazlasını yapsaydım. " demekten alamıyordu kendisini.

Bir fırtına esip herkesi bir tarafa savurmuştu. Kader ağlarını ince ince örerken kimse bilemiyordu yarınların bizden ne alacağını ve bize neler katacağını.

LAVİNİAWhere stories live. Discover now