Bölüm.28

131 20 6
                                    

Elisa ve Asra gecenin geç saatlerine kadar film izleyip gözyaşı dökmüşlerdi. Hayatlarındaki olaylar yetmezmiş gibi dramatik bir film izleyip yine ve yeniden akıtmışlardı yaşlarını gecenin karanlığına.

Aslında film bahaneydi. Onları ağlatan hayatın gerçekleriydi. Ne yaşananlar senaryoydu ne de onlar senarist. Etrafa saçılan peçeteler ve yastıklar durumun vehametini koyuyordu ortaya. Ağlamaktan bitap düşen gelin görümce Asra'nın yatağında uyuya kalmışlardı.

  Sabaha karşı konağa gelen emir yorgun adımlarını odasına yönlendirdi. Odasının kapısını açar açmaz karısının vanilya kokusu karşıladı onu. Bu kokuyu seviyordu Emir. Anlam veremediği bir şekilde sakinleşıyordu Elisanın varlığıyla. Annesi ve kız kardeşlerinden başka hiçbir kadını tanımamıştı ki daha önce. Bu nedenle yaşadığı bu tuhaf hissi adlandıramıyordu.

  Bozulmamış bir yatak ve bomboş bir oda.

"El, Elisa. " diye seslendi genç adam. Korku tüm benliğini ele geçirirken, zihnine doluşan tüm korkunç senaryolara hayali bir tekme savurup banyoya ve giyinme odasına da baktı. Hiç bir yerde yoktu karısı. Aklına gelen şeyle kardeşinin odasına koştu. Ayağı takılıp düşecek gibi olsa da umursamadı. Merdivenin son basamağında durup bir süre kapalı kapıya dikti gözlerini. Birkaç adım atıp kapının tam önünde durdu. Elini kapının koluna uzatsa da açmaya cesareti yoktu.  Sami Karasu'nun gönderdiği fotoğraf ve tabut aklına gelince bir hışımla kapıyı açtı.

Önce savaş alanına dönen oda girdi görüş alanına. Sonra da yatakta oturur pozisyonda uyuyan Asra ve Elisa. Derin bir nefes alıp yatağa yaklaştı Emir. Ses çıkarmamaya çalışarak yatağın üzerinde duran Laptop'u kapatıp çalışma masasının üzerine bıraktı. Sonra da üzerinde meyve tabağı, mısır tabağı ve bir çok aburcuburun bulunduğu büyük tepsiyi alıp bir köşeye koydu. Nasıl bu kadar pasaklı olabilmişlerdi anlamıyordu genç adam.

  Gece lambasından yansıyan loş ışık Elisanın yüzüne vuruyor, oturur pozisyonda uyuya kalan kadını rahatsız ediyordu. İncitmekten korktuğu kadını kucağına aldı Emir. Merdivenlerden çıkarken Elisa'nın ılık nefesi Emir'in boynuna çarpıyordu.  Dikkatle yatak odasının kapısını açıp yatağa Yaklaşan Emir, Elisa'yı uyandırmamaya dikkat ederek yatağın örtüsünü kaldırarak güzel karısını yatağa yatırdı.

Karısına sarılıp yatmak istese de kız kardeşini kontrol etmesi gerekiyordu. Tekrar kardeşinin odasına dönerek önce yastığını düzeltti, sonra da alnından öptüğü kız kardeşini güzelce yatağına yatırdı.Tam üzerini örtüp çıkacakken. "Abi?" diyen kız durmasını sağladı.

" Şşt uyu güzelim sabah konuşuruz tamam mı? " derken Asra'nın bir şey sormasına fırsat vermedi Emir. "Peki abicim." diyen kız uykusuna kaldığı yerden devam etti. Uyanmasına uyanmıştı ama gözlerini açık tutmaya mecali yoktu Asra'nın.

  Tuhaf bir şekilde Elisa'ya çekiliyordu genç adam. Oysa karısı onun dikkatini çekecek hiçbir şey yapmamıştı. Işıl ışıl parlayan gözleri, tatlı dili ve güzel kalbiyle kısacık bir zaman diliminde herkesi etkisi altına almıştı genç kadın. 

  Emir düşünmeyi bırakıp Üzerindeki rahatsız edici kıyafetlerden kurtuldu. En fazla 1 saat falan uyuyacaktı zaten. Evdeki herkes uyanmak üzereydi. Pijamalarını üzerine geçirip yatağın boş tarafına geçti. Gözlerini kapatıp kendisini uykunun kollarına bıraktı. Kolları çoktan adresini bulup Elisanın bedenine dolanmıştı bile.

~ ~ ~ ~

  Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açan Elisa bir süre nerede olduğunu idrak edemedi. En son Asra ile film izleyip salya sümük ağlamışlardı. Sonrası koskoca bir boşluk. Hayal meyal kucakta taşındığını hatırlasa da utancından Emire soramıyordu. "Bakıyorum da rahatın yerinde Elisa hanım. Buldun yakışıklı adamı izlersin tabi." 

Dedikoducu kadınları aratmayan iç sesini azarlarken hayran hayran Emir'i izlediğinin farkında değildi Elisa.

"Seyirlik bir manzara sunduğumun farkındayım. Ama artık kalkmalıyız karıcığım. "

  Emir'in konuşması üzerine irkilen Elisa utancından kıpkırmızı olmuştu. "Ben, ben dalmışım öyle. Seni izlediğimi de nereden çıkardın?" derken utandığı belli olmasın diye başını öbür tarafa çevirdi.

"Demek dalmışsın karıcığım. Dikkat et boğulma. Benim derinliklerim tehlikelidir."

  Utanınca al al olan yanaklar karısına çok yakışıyordu. Bunu bilen emir kadını utandırmaktan çekinmiyordu.

"Ben yüzme biliyorum. " derken giyinme odasına kaçtı Elisa. Utancından ölse de o lafın altında kalamazdı.

Emir giden kadının arkasından bir süre bakıp duş almak için banyoya girdi. Elisa o sırada hızlıca giyinip yatağı düzeltti. Ortalığa saçılan kirli kıyafetleri kirli sepetine atarak havalanması için odanın penceresini açtı avluya hazırlanan kahvaltı sofrasını görünce iştahı kabardı. Parfümünü sıkarak çıktı odadan. Çıkmadan önce Emir'in giyeceği kıyafetleri de hazırladığından kalması için bir neden yoktu.

Merdivenlerden inerken gece Emir'in kucağında odasına çıkarıldığı an  geldi gözünün önüne. Kızarma seanslarından birini gerçekleştirirken. " İnşallah kimse görmemiştir. " diye içinden geçirdi.

"Günaydın gelin hanım. " diyen Berivan'a "Günaydın canım. Yardıma ihtiyacınız var mı?" Diye sorduktan sonra. Kızın elindeki tepsiyi aldı. Kızın "Yok gelin hanım her şey hazır siz zahmet etmeyin. " demesi üzerine kucağındaki tepsiyle kahvaltı masasının olduğu avluya yöneldi. Herkese hayırlı sabahlar dileyip Berfin ile Asra'nın yanına oturdu. Emir'in de gelmesiyle Sofraya oturan Soydemir ailesi güzel bir muhabbet eşliğinde kahvaltılarına başlamışlardı.

Günler sonra İlk defa yüzlerinde huzurlu bir gülümseme vardı. Elisa ise oturduğu sofrada bir türlü gözlerini adamın üstünden alamıyordu. Adam Bir kere kendisini yakalamış göz göze geldiklerinde genç kadın utanarak gözlerini kaçırmıştı. Fakat yine dayanamayıp adamın her hareketine dikkatle bakmaya devam ediyordu.

Çayı demli içerken, kahvaltılıklarda en çok sevdiği şeyin tandır ekmeğine sürülmüş bal ve kaymak olduğunu bu sabah çok iyi anlamıştı. İçinde durduramadığı bir hisle kendisini her an adama bakmaktan alamıyordu. Esmer tenine tezat giydiği beyaz gömleği vücudunu sarmış, üsten iki düğmesini açık bırakmıştı. Saçlarını yandan taradığı halde öne eğildikçe iki üç teli anlına düşüyordu. Emir çatalına aldığı peyniri dudaklarına götürürken ışıkta parlayan kol saati gözlerini kamaştırıyordu.

Genç kadın  bir anda adamla tekrar göz göze geldi. Yakalanmanın verdiği utançla kendisine kızarak aceleyle içtiği çayla ağzını yakarak  tabağına çevirdi bakışlarını. Emir üzerindeki bakışlardan Elisanın onu izlediğini biliyordu. Lakin hiç istifini bozmadan kahvaltısına devam ediyordu. Sonunda dayanamayıp bakışlarını kaldırınca karısıyla göz göze geldi. Kızın panik haline dudağının kenarı kıvrılırken çay bardağını alıp içmeye başladı. Tabi ki bu bakışmalar tek birinin gözünden kaçmamıştı. Asra! Genç kız gülümseyerek ikiliye bakmış ve doğru yolda olduğunu anlamıştı. Onlar için çok güzel bir süpriz hazırlayacaktı. O herşeyden habersiz plan yaparken tüm gözler telefonu çalan Emir'e döndü. Emir telefonu açıp kulağına götürdükten sonra "Söyle diyar. " diyerek dinlemeye başladı.

An ve an değişen yüz ifadesinden bir terslik olduğu anlaşılmıştı. Herkes Bir terslik olduğunu anlasa da hiç kimse bir şey sormaya cesaret edemiyordu.

LAVİNİAحيث تعيش القصص. اكتشف الآن