Bölüm.26

142 23 7
                                    

Genç adam ellerini yumruk yapmış sakinleşmeye çalışırken, öfkeden boynundaki damarlar seyiriyordu. Ne yapacağını bilmiyordu.
Yüz ifadesini düz tutmaya çalışarak kızların yanına geldiğinde tüm gözler ona döndü.
"Abi iyimisin? "diye soran Asra'ya kısaca "iyiyim canım merak etme sen., şirkette tatsız bir olay olmuş. Acil gitmemiz gerekiyor "diyerek minayı kucağına aldı.
Hep birlikte arabaya doğru ilerlediklerinde asmin bir terslik olduğunu anlamıştı. Kardeşi bir iş meselesi yüzünden bu kadar panik yapacak adam değildi. Asmin bunun farkında olduğu için hiçbir şey sormadı.
Kardeşi zaten sıkıntılıydı. Sıkıntısına sıkıntı eklemenin hiçbir anlamı yoktu. Bilmeleri gereken bir şey olsaydı. Emir onlara söylerdi zaten.
Gözbebeklerini perdeleyen öfkeyi yok sayıp Oflayarak aracın kapısını açtı genç ağa. herkes araçtaki yerini aldığında.  Asra'ya yardımcı olduktan sonra kendiside şoför koltuğuna geçerek arabayı özallı konağına sürdü.
Kafasında yaptığı işkence planlarını saymazsak çokta tehlikeli sayılmazdı aslında. Bu yapılanların hesabını elbette soracaktı. Ama şu an için yapabildiği tek şey yola odaklanmaktı.
Direksiyonu sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu.
"Em, Emir iyimisin? Bi tuhaflık var sende. "Diyen Elisa korkuyla kocasına baktı.
Emir karısının elini dudaklarına götürüp öptü. "Korkma güzelim korkacak bir durum yok. Dedim ya şirkette ufak bir pürüz çıkmış kafam ona takıldı" derken gözlerini kaçırdı.
Karısının inanmasını beklemekten başka çaresi yoktu.
Anladığını belirten Elisa başını arkaya yaslayıp gözlerini kapattı. Kırılmıştı genç kadın. onunla derdini paylaşmak istememişti kocası.
"Anlatmak istemiyorsa anlatmasın. Ne hali varsa görsün" düşüncesiyle ne Zaman geldiklerini fark etmediği ihtişamlı konağa baktı.
Emir aracın kapısını açıp uyuyan yeğenini kucağına alınca. Asmin de kızlarla vedalaşıp arabadan indi. Elisa giden kadının arkasından el salladı. Çok sıcak kanlı bir kadındı asmin. Ve Elisa bu kısacık zaman diliminde onu çok sevmişti.
Arabanın içinde Emir'in gelmesini beklerken. Stresten tırnaklarını kemiren Asrayı fark etti. "Asra neyin var kuzum? Stresten tüm tırnaklarını yemişsin" dedi genç kıza. Asra karşısında kendisine endişeyle bakan yengesine açıklama yapmaya başladı.
"Abimin bir sıkıntısı var yenge. Olay bize anlattığı gibi basit bir iş meselesi değil bence. kötü bir şey oldu bundan eminim. Ama abim bize söylemiyor" derken sıkıntılı bi nefes verdi.
Demek bir terslik olduğunu fark eden bir tek Elisa değildi. Ama bunu görümcesine belli etmenin bir anlamı yoktu.
"Bilmemiz gereken bir şey olsaydı. Abin bize söylerdi. Sıkıntı yapma canım. Korkacak bir şey yok" deyip konuyu kapattı genç kadın.
Emir az ilerde asmin ablasının kocasıyla konuşurken bile yüzündeki sıkıntılı ifade belli oluyordu. Elisa dikkatle emiri izliyordu. Birkaç telefon görüşmesi yaparak aracın kapısını açtı. Onunla birlikte baran ağa da arabanın yanına gelmişti.
Elisa ve Asra'ya başıyla selam verdikten sonra emirle de vedalaşarak Asmini getirdiği için teşekkür etti.
Baran ağa yemeğe kalın diye ısrar etse de emir kibarca reddedip kalamayacaklarını söyledi. Başka zaman için sözleşip ayrıldılar.
Kontağı çalıştırdıktan sonra arabayı konağa doğru sürdüğünde bile tek kelime etmedi Emir.
genç kız abisinin düşünceli hallerini görünce sinirden çatlayacak duruma geliyordu. Susmak istese de dilinin ucuna gelen kelimeleri tutamadı. Tüm sinirini sesine yansıtarak konuştu.
"Abi ne olduysa söyle artık. Yeter. Ya ben seni biliyorum. Senin çok büyük bir sıkıntım var. Bize de söyle biz de bilelim. Aklına gelen şeyle sesi titredi kızın. Yoksa, o, o öldü mü? Ben katil mi oldum. Abi söyle ne olur söyle abi."
kardeşinin saçma sapan konuşması üzerine Emir'in sinirleri daha da artmıştı.
"Asra saçmalama istersen" diyerek kardeşini susturdu emir.
"Başım çatlıyor. Bir şey yok diyorsam yoktur. Kurcalamayı bırak artık. Bir sürü derdim var zaten. Bir de sana burada dert anlatmaya çalışıyorum."
söyledikleri içini acıtsada yapabileceği bir şey yoktu genç adamın. Öfkesi gözünü kör etmiş, söyleyeceği kelimeleri seçemiyordu.
Asra abisinin öfkesinden nasibini almış. Gözyaşlarını içine akıtmıştı.
"Sustum abi özür dilerim. Sana dert olduğumu bilmiyordum." Kardeşinin sesine yansıyan kırgınlığın farkındaydı genç adam.
İstemeden en değerlisinin kalbini kırmıştı. "kahretsin, kahretsin" diyerek yumruğunu direksiyona geçirdi. Gönlünü alacaktı elbette kardeşinin. Ama halletmesi gereken daha önemli bir durum vardı.
yapması gereken en önemli şey onların canını korumaktı öncelikle.
Çokta uzun sürmeyen bir yolculuğun ardından Soydemir konağına ulaştılar. Elisanın kapısını açtıktan sonra kendisi de araçtan indi. Etrafa göz gezdirip istediği gibi korumaların sayısının arttığını gördüğünde derin bir nefes aldı.
Asra'nın olduğu tarafa gelerek kız kardeşini kucağına aldı.
"Özür dilerim abicim. Az önce çok sinirliydim. Sen de üzerime gelince istemeden kalbini kırdım" dediğinde. Kardeşi kısaca önemli değil deyip yüzüne bile bakmadı.
"Aşk olsun cadı. Demekki abine 100 çeviriyorsun ha? Peki öyle olsun bakalım" dedikten sonra sustu. Şimdilik çok fazla üzerine gitmeyecekti kızım.
Nasılsa daha sonra gönlünü alırdı. Emir çok iyi tanıyordu kardeşini. O abisine çok fazla küs kalamazdı.
Konağın büyük kapısından içeriye girdiler hep birlikte. Emir kızı salona götürerek koltuğa bıraktı. Güzelim tekrar özür dilerim diyerek oradan ayrıldı.
Elisa ve Asra salonda zümrüt hanımla sohbet ederken emir çalışma odasına yöneldi.
Erkam'a selam verip karşısına oturdu. Erkam sıkıntılı bir nefes verip en başından olanları anlatmaya başladı. Zira biraz daha bekleyecek olursa, Emir'in gözündeki öfke urfa'yı yakar, kül ederdi.
"Siz çıktıktan hemen sonra küçük bir çocuk geldi konağa. Elinde bir paket vardı ve elisa'ya geldiğini söyledi. Bir terslik olduğunu anlayıp aldım paketi çocuğun elinden. Kimseye bir şey anlatmadım. Sadece babam biliyor. içinden çıkanları görünce kanım Dondu. Emir çok dikkatli olmalıyız o manyak çok tehlikeli" dedikten hemen sonra az ötede duran paketi eliyle işaret edip. Bak orada diyerek kardeşine paketi gösterdi erkam.
Abisinin bu şekilde konuşması Emir'in endişesini artırmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu. Sert adımlarla pakete doğru ilerleyip önünde durdu. Bu küçücük paketin içinde abisinin kanını donduran ne olabilirdi ki? Sabrı tükenen Emir. Hiç zaman kaybetmeden Başını iki yana sallayarak düşüncelerden uzaklaşmaya çalıştı.
soğuk kanlı olmaya çalışarak paketi eline alıp açtı.
İçinde özenle yapılmış ufak bir tabut vardı. Emir sinirle tabutun kapağını açtığında öfkeden gözü döndü. Eline aldığı kurşunu hırsla masanın üzerine fırlatıp eline aldığı fotoğrafı incelemeye başladı. kendisinin ve Elisa'nın düğünde çekilen bir fotoğraftı. Elisanın bembeyaz gelinliği özenle kızıla boyanmıştı. Bu kızıllığın sebebi boya değil kandı.
"Lan şerefsiz o kurşunu kalbine saplamazsam bana'da Emir demesinler And olsun seni öldüreceğim" dediğinde fotoğrafın arkasında yazan not öfkesini daha da alevlendirdi.
"Merhaba sevgili torunum. Kaçınca benden kurtulacağını mı sandın. Çok yakında fotoğrafın yerine bu tabutun içinde sen olacaksın. Arkandan kocanda gelecek hiç üzülme. Ama önce senin cansız bedenini ona gönderip zevkle acı çekmesini izleyeceğim. Söyleyeceklerim bu kadar. Seni çok seven Deden."

LAVİNİAWhere stories live. Discover now