(23) Kusursuz Kaos.

En başından başla
                                    

"Ablasını öldürmezsem o kardeşini öldürecek." Gazel Saka'yı benden kurtaracak hiçbir güç yoktu. "Karımın ölmesindense onun nefretine razıyım." Ayrıca her halükarda değişen bir şey olmazdı çünkü zaten benden nefret ediyordu. Daha fazla nefret etmesi bir şeyi değiştirmezdi.

Yeşil gözleri gizemli bir ifadeyle üzerimde oyalanırken, "Nefreti yerine sevgisi ilgini çekmiyor mu?" dedi. Anlaşılan yine canımı sıkmak için elinden geleni yapacaktı.

"Hayır, sevgisiyle ilgilenmiyorum." Beni sevip sevmemesi çokta önemli değildi. Yanımda kaldığı sürece sevmese de olurdu.

"Nefret sevgiden çok daha güçlü bir duygu. Beni severse yaptığım her şeyde kırılıp acı çekecek ama nefret ederse ne yaparsam yapayım fazla umursamaz. İnsanları sevmedikleri değil sevdikleri öldürür." Karımın sevgisiyle ilgilenmiyordum, kimsenin sevgisiyle ilgilenmiyorum.

Ama gel gör ki her defasında onun kahvelerinde yoğun bir nefret görmek de hoşuma gitmiyordu. Bunun bir ortası yok muydu?

Son söylediklerimden sonra uyan artık dercesine bana bakarken yüzünde alaycı bir ifade oluştu. "O zaman bir de şu açıdan bak..." dedikten sonra bir süre susarak yüzüne ekstradan bir gizem kattı. "Bu kadın şu zamana kadar senden nefret ederken bile bir şekilde sana iyi hissettiriyor olmalı, değil mi? Bu yüzden onda bu kadar ısrarcısın." Gözlerimin en derinine baktı ve "Nefreti bile iyi hissettiriyorsa sence sevgisi nasıl hissettirir?" diye sordu. Piç herif aklımı gereksiz meraklarla doldurmaya kararlıydı.

Nefreti iyi hissettirmiyordu, iyi dışında her şeyi hissettiriyordu.

Saka bir süre daha uyuyacağı için ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. "Söyle Duha'ya arka bahçeye gelsin." Artık bu işi bitirmek istiyorum.

Kenan hemen arkamdan çıkıp, "Bu işi şimdi mi yapacaksın?" dedi endişeli bir ses tonuyla. "Burada, karın hastayken mi?"

Ona doğru hiç dönmeden asansöre doğru yürüdüm. "Daha fazla erteleyemem!" Rengin ile düşüp kalkarken sonuçlarını düşünecekti!

Asansörün düğmesine bastığımda, "O da bilmiyordu!" diyerek beni durdurdu. "Rengin'in seninle olduğunu o da bilmiyordu."

Kaşlarımı çatarak ona doğru döndüm. "Ne zırvalıyorsun sen?" İki yıl boyunca benimle bir ilişkisi olan bir kadını nasıl bilemezdi?

Bana doğru yürüyüp karşımda durduğunda endişeli olduğunu gizleyemiyordu. "Rengin ikinize kurulan bir tuzağın parçasıydı." Birileri bizi dinliyor mu diye etrafını kontrol etti ama bu koridorda sadece nöbet tutan bizim çocuklar vardı. "Odaya geçelim bilmen gereken çok şey var." Bana sırtını dönüp tekrar Saka'nın odasına doğru yürüyünce onu takip ettim. Bir şeyler gizlediği çok açıktı.

Saka'nın odasına girdikten sonra kapıyı örttüm. Konuşacağımız şeylerin önemi Kenan'ın her halinden belliydi bu yüzden birileri bizi duysun istemiyorum. Odanın ortasına yürüyüp bana doğru döndü. "Rengin ile olan ilişkini iki yıl boyunca hep gizli tuttun, değil mi?" Öyle olduğunu çok iyi biliyordu çünkü onu düşmanlarımdan korumak istemiştim.

"Duha'da öyle yaptı." Gözlerindeki ifade benden anlayış ister gibiydi ama bunu sadece Duha için istediğini sanmıyorum.

"Rengin ikinizi birbirine düşürmek için gönderilen bir maşaydı. Ne Duha ne de sen bunu bilmiyordunuz. Bu yüzden hayatınızdaki kadını korumak için onu saklı tuttunuz. Bu da Rengin'in ekmeğine yağ sürdü çünkü bir erkekten çıkıp diğerine gidebiliyordu. Sana gelen o fotoğraflar aslında yeni değildi, çok öncesine aitti. Duha onunla bir ilişkin olduğunu öğrenince onunla görüşmeyi bıraktı," dediğinde tepkimi izlemek için sustu ama kapının önünde dikilirken ifadesiz gözlerle ona bakıyordum. Bir kadının iki yıl boyunca bizi aptal durumuna düşürmesine inanmamı mı bekliyordu?

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin