*Kimden: Tipsiz

*Mesaj: 170348 kasanın şifresi. Harekete geç. Onun dikkatini çek. Ona sürekli bakma. Anlar yoksa.

Telefonu sinirle çantama attım. O anda masaya konulan bir bardak ve sandalyenin çekilme sesi bakışlarımı yan tarafıma çevirmeme neden oldu. Şaka mı? Giray yanıma oturmuş çapkınca bana bakarak:

-Selam

-Selam.

-Çok mu beğendin beni?

-Hah?

-Bara giriş yaptığımdan beri bana kaçamak bakış atıyorsun da.

-Hııı şey ondan şeyden yani merak ettim. Dikkatimi çektin de.

-Tüm kızların dikkatini çekerim.

-Belli oluyor.

-Adın ne?

-Şey Meltem.

-Hımm güzel isim.

-Teşekkürler.

-Daha önce bara hiç gelmedin sanırım.

-Yooo hayır geldim ama buraya ilk kez geldim.

-Erkencisin.

Önümdeki bitmiş içki bardağını işaret etti.

-Ya evet içim yanmış.

-Söndürelim.

-Şey senin adın ne?

-Giray. Burası gürültülü olmaya başladı. Odama çıkalım mı?

Allah belanı vermesin Rüzgar. Güya onu tavlamam zordu. Lan adam bak be. Daha dakika bir gol bir. Neyse sakin ol istenileni yap ve çık buradan.

-Ta-tamam

-Takip et beni.

Dediğini yaptım. Merdivenlerden yukarı çıktık. Karanlık hafif loş ışıklarla süslü bir koridordan sonra siyah bir kapıyı açtı ve geçmemi işaret etti. İçeri girdiğimde beni siyah ile kırmızı karışımı bir oda karşıladı. Siyah yatak ve kırmızı bir koltuk hariç Rüzgar'ın bahsettiği gri bir dolap, bir boy aynası, siyah perdeler iki tane raf ve bir küçük yuvarlak masa üzerinde içki kadehleri ve şişeleri vardı. Arkadan ensemde hissettiğim nefes ve belimde hissettiğim el ürkmeme neden oldu. Yuh yavaş gel be.

-Immm kokun güzelmiş Meltem.

-Bir şeyler mi içsek?

-Olur. Kırmızı mı beyaz mı?

-Bira daha iyi olur.

-Sen yatağa otur ben getiriyorum siparişlerinizi.

Elini belimden çekince hızla yatağa oturdum. Ne yatak mı? Bu hiç iyi olmadı. Elindeki bardaklardan birini bana uzattı ve hemen yanıma hiç boşluk bırakmadan oturdu. Ben bir yudum bira içerken o bana yaklaşmaya başladı. Birasını masanın üzerine bıraktı. Elleri ile saçlarımı geriye doğru iterken ben korkudan tahtalı köye merhaba diyecektim. Biraz daha bana yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma kapatacağı sırada:

-Şey önce bir duş mu alsan?

-Daha yeni aldım zaten güzelim.

-Yine alsan?

-Neden?

-Rahatlamaya ihtiyacım var.

-Peki.

Dudaklarını çekmek yerine dudaklarıma bastırınca akmayan gözyaşlarım aktı. Ben karşılık vermeyince geri çekildi ve banyo olduğunu düşündüğüm bir yere girdi. O gider gitmez dolaba yöneldim. Elbiseleri çekerek kasaya ulaştım. Hızla telefondaki şifreyi girdim. Aynı anda banyodaki su seslerine dikkat ediyordum. Kasa açılınca hızla içindekileri çıkarıp çantama soktum. Dolaba geri dönüp her şeyi eski haline döndürdüğümde banyodaki su sesleri kesilmişti. Gitmeliydim.

*Rüzgar'dan*

Aptal. İyi iş çıkardı ama. Giray'ın bu kadar çabuk yemi yutacağını düşünmezdim. Kendi ayakları ile balık gibi oltama takıldı. Çünkü o kadar kızı yutmamıştı. Tabi bunda birazda aptalın güzelliğinin rolü vardı. Evet güzel kızdı. Tabi bakım yapsa daha iyi olurdu ama. Neyse be bana ne ondan. Odaya çıkarlarken ki bakışı ürkek tavşan gibiydi. Onlar çıkar çıkmaz elimdeki dinleme cihazı ile arabaya yöneldim. Evet ona dinleme cihazı takmıştım. Arabama girdim ve onları dinlemeye başladım:

-Immm kokun güzelmiş Meltem.

-Bir şeyler mi içsek?

-Olur. Kırmızı mı beyaz mı?

-Bira daha iyi olur.

-Sen yatağa otur ben getiriyorum siparişlerinizi.

SESSİZLİK

-Şey önce bir duş mu alsan?

-Daha yeni aldım zaten güzelim.

-Yine alsan?

-Neden?

-Rahatlamaya ihtiyacım var.

-Peki.

Anlaşılan oltaya gelmişti Giray bey. Güzel. Hadi kızım elini hızlı tut ve hemen gel.

EVET ARKADAŞLAR YB GELDİ. OY VE YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN LÜTFEN.

Piskopat Geliyorum Demez (KİTAP OLDU)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora