Avlanma zamanı.

11 1 17
                                    

"Çocuklar, gerçek birer avcı olma zamanı geldi de, geçiyor!"

[ Saat 12:00 Gece yarısı... ]

"Pekâlâ, plana sadık kalın, tereddüt etmeyin sakın. Bir an bile duraksarsanız, tüm plan başarısız olur. Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz!"

"KATLİAM!"

Diye bağırdı Rajin.

"Hayır, Avlanacağız, masumları öldürmeye niyetimiz yok. Bu kocaman sarayın, ufak bi' temizliğe ihtiyacı var."

"Herkes ne yapacağını anlamışa benziyor, eğer şüphelerin doğruysa Alvin, onu bulacağız."

Dedi Mike.

"Onu canlı elegeçirmeye çalışmayın. O, "O" olmasa bile, bulduğunuz gibi öldürün."

Herkes planı bir-kaç kere tekrar ettikten sonra, farklı noktalara ayrılıp, evlerin çatılarına çıktık.

Çatıdan, çatıya atlıyor, saraya doğru ilerliyorduk.

Ay ışığı yolumuzu aydınlatırken, sarayın arkasına ulaşmıştık bile.

"Alvin, bunu düşürmüşsün, yakala!"

Mike, hançerimi, yavaşça bana attı. Havadayken yakalayıp Mika'a doğru baktım.

"Levis'le olan dövüşümüzde düşürmüşsün, vermeyi unutmuşum. Şu hançerine sahip çık artık."

"Onu düşürdüğümü farketmemiştim, hançerimi sakladığın için teşekküler, bu hançer benim için çok önemli."

"Bir daha düşürme."

"Pekâlâ, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz, dağılın!"

Herkes bir yana dağılmıştı, bende önümdeki pencerelerden birini sessizce açarak içeri daldım.

Bir sağıma, bir soluma baktım. Hiçkimseye dair iz yoktu. Pencereden düşen ay ışığı olmasaydı, hiçbir şey göremeyecektim.

Elimi katanama uzatıp, kınından çıkartıp, sıkıca kavradım.

"Başlama zamanı geldi!"

Yönümü sağa doğru çevirip, hızla koşmaya başladım. Önüme biri dâhi çıkarsa, ya çarparak yolumdan çekecektim, ya da kafasını koparacaktım.

"Sakin ol, ne olursa olsun, duraksama, bir an bile olsun!"

Önümdeki kapılardan birine, koşarken tekme atıp içeri daldım.

"Boş bir temizlik odası..."

Oradan çıkıp yolumu değişirdim. Gözlerimle, etrafataki her şeye bakmaya çalışıyordum.

En sonunda, Ay ışığının ulaşamayacağı kadar ortalara gelmiştim. Neyse ki, meşalaler ile aydınlatmayı unutmamışlar.

Koştuğum sırada, yolumu askerlerden biri kesmişti, silahlı ve her an saldırabilirdi.

"Sen oradaki, buraya izinsiz girmenin bedelini ödeyeceksi-"

Yoluma çıktığı için, kafasını katanamla ayırıp, hiç durmadan devam ettim.

Ansızın konuşma ve ayak sesleri duydum. Fakat, kendimi durduramayacak kadar hızlı koşuyordum.

Kendimi durduramadığım için önümdeki koridorun kesişmesinde, aniden fırlayıp, askerlerle göz geldim.

"Kılıcı var, hemen öldürün!"

"Ölmek zorunda değildiniz, eğer beni görmemiş gibi yapsaydınız..."

Alvin'in Macerasıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن