Sis.

18 3 87
                                    

Neyse ki, son anda yetişmiştim. Az daha gecikseydim, Sean'ın işi bitmişti.

Mike bana doğru döndü. Yüzünde sinirli bir bakış vardı.

"Neden beni durdurdun? Neler oluyor burada?"

Mike'a olan biten her şeyi anlatmak zorundaydım. Sean'ın bize saldırmayacağından emin olduktan sonra, bilmesi gerekenleri anlatmaya başladım. Artık her şeyi biliyordu.

"Anlıyorum Alvin. Fakat buna öylece göz yumamam. Kim bilir kaç insanın canını çaldı bu pislikler. Öylece seni dinleyip, yaşamalarına izin vereceğimi sanıyorsan, yanılıyorsun. Bu aşağılık beni öldürmeye çalıştı. Seni bilmem, ben hepsini öldürmeyi planlıyorum."

"Mike, onları başka türlü cezalandırabiliriz. Eğer öldürürsek, elimize hiçbir şey geçmez."

"Doğru noktaya bastın. Söyle o zaman, ne yapacağız?"

"Bu köyü tekrardan eski hâlini almasına karşılıksız yardım edebilirler. Kılıç kullanma vecerileri var. Hayatta kalanlara eğitim verebilirler. Karşılıksız çalışacaklar."

"Ya sonra? Sonra ne olacak?"

"Orasına köy karar verecek."

"Hâlâ ikna olmadım. Buna rağmen, seni dinleyeceğim."

"Teşekkür ederim Mike."

Sean kafası karışmış şekilde bize bakıyordu.

"Ne bakıyorsun? Hâlâ seni öldürebilirim."

"Adını sonunda öğrenebildim. Mike."

"Sen daha isimde mi kaldın? Yardım et bana, köylüleri buradan uzaklaştırmamız gerekiyor."

"Sana yardım edeceğimi mi sanıyorsun?"

"Etmezsen, sen farkına bile varmadan kendini doğranmış şekilde bulacaksın. Tekrar söylüyorum, bu bir rica değil. Gel ve bana tahliye için yardım et."

Olası bi' kavga'nın çıkmaması için, Sean'a bunun Zack'in isteği olduğunu söyledim.

"Zack mi istedi bunu? Eğer Zack böyle düşünüyorsa, onu dinleyeceğim."

Mike ve Sean, köylüleri tahliye etmek için birlikte gittiler.

Ben ise, Sam'i aramaya koyuldum. Köy önceden bulunduğum köyden çok daha büyüktü. Sam'i bulmak zahmetli bi' iş hâline gelmişti.

Yürüdüğüm sırada, bağırışmalar duydum. Biri, Sam'in sesiydi. Diğeri bir kadına aitti. Yönümü, sesin geldiği tarafa doğru yönelttim.

Köşeden dönüyordum ki, bir-kaç taş hızla bana doğru gelmekteydi.

Katanamla taşları farklı yönlere sektirerek, kendimi korumuştum. Dikkatimi onlara verdiğimde gördüğüm şey... Çekişmeli bir dövüş yerine, sadece hayal kırıklığıydı.

"Bir-birlerine taş atıyorlar?? Şaka mı yapıyorlar?"

Katanamı kınına geri koyduktan sonra onlara yavaş-yavaş yaklaşmaya başladım.

Alvin'in MacerasıWhere stories live. Discover now