Hayal Kırıklığı.

45 8 39
                                    

Suikâstçiyi sıkıştırmayı başarmıştım, aramızda tahminen 5 metre vardı. Nefes nefese kalmış adamla bakışıyordum. Vücudumda kalan son Doğal Enerji'yi kullanmaya karar verdim. Kaslarımı Doğal Enerji'yle doldurduğum gibi adamın üzerine fırlsyıverdim. Tam o anda bana yanında duran saksıyı fırlatıp pencere camını parçalayarak bir alt kata kaçtı. Saksıdan kaçındığım sırada onu elimden kaçırmıştım. Atletik bir vücuda sahip olsa gerek! Alt kata koşup adamı arasam da bulamadım, 5 metrelik mesafeden onu kaçırdığım için kendime sinirleniyordum. Hâlen sarayda saklandığını bildiğim için bana asla rahat vermeyecek gibi duruyor. 

Bu olayı bir an önce birilerine anlatmam gerektiğini biliyordum, bunun için en iyi kişi komutandan başkası olamazdı! Hızla komutanın odasının önüne geldim ve kapıyı iki kez tıklattım. "İçeri gelin" dediğini duyar-duymaz kapıyı açıverdim. Komutan kızı Rose'u karşına almış bir şeyler konuşuyormuş gibi görünüyordu, böldüğüm için sinirlenmesini bekleyemezdim hemen ona olayı anlattım.

"Suikâstçi hâlâ burada mı dedin? Ne için bekliyor olabilir ki? Bunu bana bildirerek iyi iş çıkarttın evlat, kalanını bana bırak ve yatakhanene git."

Dedi komutan, hafif zırhını ve kılıcını kuşanırken. "Konuşmamız sonraya kaldı Rose, sakın odadan çıkayım deme." Diye ekledi ve aceleyle koşup gitti.

Bunun üzerine kapıyı yüzüme kapatan Rose'u görmezden gelerek koridor sonuna oradan da alt kata inip Mike'ın yanına gittim. Kızgın bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Hey! Mike-"

"Ne yaptığının mısın Alvin? Kendini öldürtebilirdin! Tecrübeli bir suikâstçının peşinden gitmek sadece sana acılı bir ölüm verebilir."

Sinirli bir ifade edinmiş bana kızgın kızgın bakıyordu.

"Haklı olabilirsin Mike, fakat bu beni durdurmaya yetmez. Eğer hançerim bende olsaydı bu işi çoktan bitirmiştim."

"Ben bile seni durduramıyorum, daha 14 yaşında olmana rağmen öldürmekten bahsediyorsun."

"Hayır öldürmek bana düşmez, sadece yaralayacağım ki, kaçamasın gerisini askerlere bırakırım."

"Bu bizi ilgilendirmiyor Alvin. Senden başka hiçbir çocuk bununla uğraşmak istemiyor, herkes kendi canını düşünüyor sen ise kendi canını hiçe sayıyorsun!"

"Yanlışın var dostum. Ben kendi canımı asla hiçe saymadım, hayatımdan asla vazgeçmem. Ben ve diğer çocuklarla arasındaki farkı izâh etmeme izin ver sevgili dostum Mike."

Dedim gözlerimi Mike'tan çekip gökyüzüne bakarken. "Onların Ailesi vahşice katledilmedi, intikam almalarıma gerek yok! İsteselerde alamazlar zaten, onlar bir avuç korkaktan ibaret! Eğer ki ben daha bu suikâstçiyi yenemiyorsam, o adamları yenmeyi unutmalıyım!" Diye ekledim yumruğumu sıkıp ses tonumu ağırlaştırırken.

"Özür dilerim, haklısın sana sinirlenmekle doğru yapmadım."

"Özür dilemene gerek yok, senin suçun yok! Biz burada konuşurken sinsi planlar yapıyor, o pisliği mutlaka yeneceğim!"

Kısa sohbetimizin ardından yatakhaneye doğru yola koyulduk. Vardığımız gibi ikimizde kendi yataklarımıza yığıldık. Kafamın içi düşüncelerle dolduğu için uyku tutmuyordu, benim aksime Mike hemencecik uyumuştu.

"Kocaman sarayın içinde gölgelere karışmış bir adam, ve önünü göremeyen askerler. Evet tam anlamıyla bir komedi! Şuan elini-kolunu sallayarak geziyor ve kimse onu yakalayamıyor. O mu çok profesyonel yoksa biz mi çok beceriksiziz? Seninle dövüşmeden gitmene izin veremem gölgelerde saklanan."

Alvin'in MacerasıWhere stories live. Discover now