Eski dostlar.

23 6 44
                                    

"Hey, Alvin. Uzun zaman oldu!"

Arkamı döndüm. Gözlerim kocaman açıldı. Şaşkınlıkla bakıyordum.

"S-Sam? Sam!"

Baş parmağıyla kendisini işaret etti.

"Kanlı ve canlı!"

"Sam? Sen gerçek misin?"

"Uçamadığıma göre gerçeğim, değil mi?"

"Seni en son yıllar önce görmüştüm. Şey de, kayaların altında kalmıştın. Sen ve-"

"Rachel mi?"

"O da yaşıyor mu?"

"Alvin... Rachel... Üzülerek söylüyorum ki, O... Yaşıyor yaşıyor! Gelir birazdan"

"Hâlâ beni germeyi beceriyorsun."

"Sen de her seferinde kanıyorsun, benim eğlencem bu!"

"Sam, hiç değişmemişsin!"

"Sen de değişmişe benzemiyorsun, az boy atmışsın sadece."

"Siz oradan nasıl kurtuldunuz? Kayaların altında kaldığınızı görmüştüm."

"Doğrusunu söylemek gerekirse, biz kurtarıldık. Evet kayaların altında kalmıştık. Gözlerim tamamen kararmıştı, yaralarımdan dışarı akan kanın sıcaklığını hissediyordum. Kemiklerim kırılmıştı. Rachelin öldüğünü sanıyordum. Ağlayamıyordum bile! Her yerim acıyordu. Aradan biraz zaman geçti, birisi bizi kurtardı. Uyandığımızda, yaralarımız iyileşmişti. Mağarada, yerde bizim için hazırlanmış hayvan kürklerinin üzerindeydik. Kırık kemiklerimiz dâhi iyileşmişti. Bizi kurtaran kişiyi aradık bulamadık. Mağaradan gitmişti sanırım. Biz dışarı kaçmak istemedik. O kişinin kim olduğunu öğrenmemiz gerekiyordu. Kız kardeşimin ve benim hayatımı kurtaran o kişi, kimdi bilmek istiyordum. En sonunda, güneş battı. Birisi mağaraya doğru ilerliyordu. O kişi olabileceğini düşünüyorduk. Mağaraya vardıktan sonra, bize baktı ve "Uyanmışsınız" diyerek gülümsedi. Bizi neden kurtardığını sordum. Bana, "Yardıma ihtiyacı olan 2 genci kurtarmazsam kendimi kötü hissederim" dedi. Yaşlı bir adamdı. Bizi o kayalardan nasıl kurtardığını sordum. "Yaşlı adamın da kendine göre birkaç becerisi var." Dedi. Tam o an, seni hatırladık. Oradan çıkıp senin yanına gitmek istedik. Fakat, o yaşlı adam bizim gitmemize izin vermedi. Bizim gitmemiz gerektiğini söylesem de, hiçbir faydası yoktu. İtmeye çalışdığımda beni yere sermişti. Rachel'e bir şey yapar diye gitmeme kararı aldım. Bize gayet iyi bakıyordu. Neden gitmemize izin vermediğini sorunca, başka şeyler hakkında konuşmaya başlıyordu. Gizlice kaçmaya çalıştık ama bizi buldu. Bir gün, ateşin etrafında oturmuş yemek yiyorken, o gün bizi nasıl kurtardığını tekrar sordum. Bana "Enerji nedir bilir misin genç?" Dedi."

"Enerji mi?"

"Evet. Hiçbir fikrimin olmadığını söyledim. Ayağa kalktı ve ikimizi de ormana götürdü. Oturup meditasyon yapmamızı istedi. Gözlerimizi açtığımda kafama çubukla vuruyordu. Sanırım 3 saat boyunca bize meditasyon yaptırdı. Bu yetmezmiş gibi , her gün aynı saatte aynı yerde 3 saat meditasyon yaptırmaya başladı. Bize, "Görmeye başladınız mı?" Diye soru sordu. Neyi kastettiğini bile anlamamıştım. Meditasyonun son saatlerine gelmeye başladığımız an, her yerde "Doğal enerji" adını verdiği şeyleri görmeye başladık. İlk aşamayı tamamladığımızı söyledi. Sırada ikinci aşama, onları içimize çekebilmek. Bir sonraki gün bunu da öğrenmiştik. Meditasyon bittikten sonra, isimlerimizi sordu. Bunca zaman hiç tanışmamıştık bile. "Bana, Usta Haru diyebilirsiniz." Dedi. Ailemizin olup olmadığını da sordu. Yetim çocuklar olduğumuzu söyledim. Ondan sonraki gün, onunla dövüş yapmak istediğimi söyledim. Beni bir güzel patakladı. Ben doymadım, bir daha ayağa kalkıp tekrar dövüşmek istedim. Rachel durmamı söylese bile, tekrar ve tekrar kalktım. Daha sonra bayıldım- H-Her neyse! Usta Haru ile birlikte ilk yılımızı atlattık. Artık daha iyi dövüşebiliyordum. Rachel de bir şeyler kapmıştı. Bize 2 tane kristal uzattı. Seçmemizi istedi. Ben Turkuaz'ı seçtim. Rachel Mavi kristali seçti. Bu kristallerin içinde bulunan enerjinin çok değerli ve güçlü olduğunu söyledi. Enerjiyi nasıl içimize çekmemiz gerektiğini de anlattı. İkimiz de tek seferde yapabilmiştik. Normalden daha güçlü hissediyordum. Daha sonra bize, bu kristal enerjilerinin birer gücü barındırdığını anlattı. Benim Kristalimin gücü, soğuğa hükmetmekti. Herhangi bir şeyi dondurabiliyordum, çözebiliyordum. Havada bulunan nemi dâhi dondurabiliyordum. Rachel'in Kristalinin gücü ise, Suyun tam kontrolüydü. Yok yerden su yaratmasını sağlayan bir yetenek. Suyu istediği gibi manipüle edebiliyordu. 6 ay boyunca bu güçlerimiz üzerinde ustalaşmaya çalıştık. 6 ayın sonunda, güçlerimizi birleştirebileceğimizi farkettik. O yoktan su yaratabiliyordu. Ben de o suyu dondursbiliyordum. Böylece, 1 yılımız daha eğitime gitti. Bu süre içinde Usta Haru ile aramız çok iyi olmuştu. Babamız gibiydi. Usta Haru'ya bir kez daha dövüş teklif ettim. Yerlerimizi aldık. Benden hızlı olsa da, saldırılarını artık biliyordum. Bir anda arkamdan çıktı ve kafama tekmeyi geçirecekken, diğer ayağını dondurdum. Onu yendim sanıyordum. Fakat, kendisi de Alev'i kontrol edebiliyormuş. Buzumu eritip beni yine hakladı. O güç ile yanan bir evi bile söndürmüştüm. Bir aileyi kurtarmak beni çok mutlu etmişti. Birkaç yıl daha geçti aradan. Usta Haru artık yeterince güçlendiğimizi gördü. Gidebileceğimizi söyledi. Gitmemizi istemediği çok belliydi. O gün neden gitmemize izin vermediğini de söyledi. Düşman ülkenin bir sefer başlattığını ve önlerine ne gelirse, yıkacaklarını, öldüreceklerini söyledi. Öylece ölmemizi istemediği için, bizi yanına almıştı. Tabii ki, Rachel çok üzüleceği için."

Alvin'in MacerasıWhere stories live. Discover now