Gözlerin Parıltısı.

27 5 57
                                    

Aniden yere yığılmıştım. Kendime geldiğimde, bizimkiler etrafımda toplanmıştılar. Ne olduğunu sordum. Bana bayıldığımı söylediler. Gayet iyiydim oysa ki...

Litch'in etkisi hâlâ geçmemiş olmalı. Zelda ve Lance özür dilediler ve bir daha aynısını yapmayacaklarını söylediler. Onları pek sevmesem de, affetmiştim.

"Sizi affediyorum. Fakat aynısını bir daha yaparsanız benden değil, Prensesten korkun."

"Teşekkür ederim Alvin. Düşününce, bunu neden yaptım ki? Saçma bir sebep yüzünden Babamı kurtaran insana bunları yapmamalıydım..."

"Zelda-"

"Özür dilerim..."

Zelda kafasını Lance'e çevirdi.

"Ne? Ben bir şey yapmadım ki-"

"Hatanızı anlamanıza sevindim."

"Prenses!"

Prenses tek bir konuşmayla halletti. İnanılmaz. Daha sonra bir masaya oturup Mike'ın saçma ama komik ve bir o kadar harika kitaplarını anlatmasını dinledik.

Kütüphaneden çıkıp biraz etrafta gezinmeye karar verdim. Prenses'te benimle gelmek istediğini söyledi. Birlikte biraz sarayda gezmeye başladık

"Senin için endişeleniyorum, iyi olacak misin?"

"Ha, sen bana "zayıfsın" mı demeye çalışıyorsun??"

"H-hayır o anlamda değil!"

"Prenses Emily bana "zayıfsın" diyor. Utan Alvin Utan!"

"Hayır!"

"Kızmana gerek yok, sadece eğleniyorum."

"Biliyorum, yine de endişeleniyorum."

"Endişelenmene gerek yok, ben o haldeyken benimle ilgilendiğin için iyileştim. Şimdi bak, ayakta durabiliyorum!"

"Sanırım haklısın!"

"Ah, şu çiçek bahçesi. Gidelim mi?"

"Olur! Gidelim."

Birlikte çiçek bahçesine gittik. Burada, Prensesin hayatını öğrenmiştim. İlk kez burada, ona karşı bir şeyler hissetmiştim. Fakat, bunu ona söyleyemem. Benimle konuşmayı bile kesebilir. Ben bunu istemiyorum, bu yüzden bunu içimde tutacağım. Yapanileceğim en iyi şey bu sanırım.
Biraz çiçeklere baktıktan sonra, Felix'i gördük. Yine gelmişti. Yine favori yerine, kafamın ortasına kondu.

"Başka bir yer bulamadın mı? Keyfine bak!"

Prenses gülmeye başladı. Aferin Felix.

"O kuş bi' harika!"

"Sen de harikasın!"

Diye içimden konuştum.

"Sormadım, şu Zelda ve kardeşinin seninle alıp veremediği ne var?"

"Zelda Mike'a yumruk atmıştı. Kendisi bir şey yapmayınca ben ona bir tokat yapıştırdım."

"Sonuçta Arkadaşını korumuşsun!"

"Beni anladığın için Teşekkürler!"

"Ne demek!"

"Mike'a anlattığın şey neydi?"

"Ne anlatmışım ki?"

"Ben ne bileyim-"

"Demek ki bir şey anlatmamışım."

"İpucu versen-"

"Ol-maz!"

"Aha! Anlatmışsın!"

"Sonuçta bilmeyeceksin. Rahatım."

Alvin'in MacerasıWhere stories live. Discover now