Yeni dünya.

29 4 82
                                    

Ben Alvin Flores. Yeni Maceramız başlıyor! Hep beraber şehirden ayrıldıktan sonra, nehir yoluna indik. Nehir yolunu takip ederek ilerledik. Bu yeni dünya da bizi nelerin beklediğini hiç bilmiyorduk. Kos-koca 4 yıl'ı birlikte geçirdik. Bu 4 yıl içinde gelişebildiğimiz kadar geliştik. Rajin ve ben tek kişilik orduya denk bir seviyedeydik. Hem dövüş yeteneğimiz hem de, özel yeteneklerimiz sayesinde, diğerlerinden daha saldırgan olabiliyorduk. Rüzgarım hiç olmadığı kadar kuvvetli hâle gelmişti. Rajin, aynı Ares ve Usta Haru gibi alevi kontrol eden Turuncu kristalin enerjisini içine çekmişti. Diğerlerine gelecek olursak. Mike, Sarı kristali aldı. Zelda Pembe kristali aldı. Emily de Yeşil kristali aldı. Sadece o kalmıştı...

"Alvin."

"N'oldu Mike?"

"Lance'in nerede saklı olduğunu biliyor musun?"

"Hiçbir fikrim yok. Yolumuzun önüne çıkmasını umuyorum."

"Biraz saçma değil mi?"

"Başka ne yapabiliriz ki? Nerede olduğunu bilmiyoruz. Bilseydik, çoktan bulurduk."

"Doğru söylüyorsun. Eeh, sonuçta o da bizim bir arkadaşımız onu bulmalıyız."

"Aynen! Bu arada, Rajin. Baban cidden şehirden uzaklaşmana bir şey demiyor mu?"

"Alvin... sana herhalde 100. Anlatışım. Babam istediğim yere gitmeme izin veriyor. Benim savaşçı yoluma saygı gösteriyor. Oldu mu?"

"Sinirlenmene gerek yoktu..."

"100 kez sorarasan sinirlenirim tabii!"

"Sanırım haklısın."

"Sanırım değil, Haklıyım!"

"Tartışmayı kesseniz mi?

"Sen sus kızıl kafa!"

"Hiçbiriniz büyümediniz mi çocuklar?"

"Büyümedik!"

Rajin hâlâ aynıydı. En azından ekibin morali bozulmuyor. Bu da bir şey!

"Hey, Mike! Şu ilginç absürt kitaplarından da getirdin mi? Lütfen getirmiş ol!"

"Hı hı. Getirmezsem, büyük ihtimalle uyuyamazdım. Harika bir yazardan 5 tane kitap."

"İşte bu! Tam da Mike'tan beklendiği gibi!"

"Herkes alması gereken her şeyi aldı mı?"

"Tabii ki!"

"Güzel, çünkü artık geri dönemeyiz. Baya uzaklaştık."

"Ha? Ne ara buraya kadar geldik?"

"Az önce."

"Çok yardımcı oldun, Alvin."

"Her zaman, Rajin."

Tempoyu artırıp, biraz daha hızlı yürümeye başladık. Erkenden kalktığımız için uzunca bir günümüz vardı. Fakat, gideceğimiz yere kadar akşam olur büyük ihtimalle. Bu yüzden biraz daha hızlı yürümenin iyi olabileceğini düşündük. Yolda bize, Felix'te katıldı. Her zamanki yerine, kafamın tam ortasına oturdu. Yeri rahat olmalıydı. Uzun bir yürüyüşün ardından nerede olduğumuzu öğrenmek için haritayı çıkartmaya karar verdik. Harita Mike'ın çantasındaydı. Çıkartıp nerede olduğumuzu bulmasını istedim.

"Şimdi, biz neredeyiz öğrenelim. Şehir de buradan kilometrelerce solda olduğuna göre, bu kayalıklar hemen şurada evet. Yani biz buradayız. Tamamdır. Ve buradan ileri doğru gidersek, birkaç saate kadar büyük ormana varmış oluruz. Eğer etrafından dolaşmaya kalkarsak, bu bize fazladan 1 veya 2 saate mâl olur. Ormanın içinden gitmek daha mantıklı. Herhangi bir saldırıya karşı tetikte durmamız gerekiyor. Burada tek başımızayız unutmayın."

Alvin'in MacerasıWhere stories live. Discover now