"Kenan," diyerek ellerimi masaya bastırıp öne doğru eğildim. "Sence böyle bir durumda ne yapmamız gerekiyor?" Bu adam onu korumamı istiyordu ama bir başkasından değil kendimden. "Hangisi daha cazip?" Alay ettiğim çok belliydi.

Kenan alay dolu sözlerim karşısında belindeki silahı çıkardı. "Bitirelim işini abi," dediğinde güldüm ama her an kalp krizi geçirecekmiş gibi duran adam pek eğlenmiyordu.

Ömer'in kıvranmaları zevk verse de yapacak daha önemli işlerim vardı. "Müşterilerim için güvenliği ne pahasına olursa olsun sağlarım," diyerek ayağa kalktığımda oturduğu koltuğa sindi. "Sen müşterim değilsin ama karın öyle. Eğer bugünden sonra karın senden yana bana tek bir şikâyette bulunursa bu konuşmayı farklı şartlarda yapıyor oluruz." Kapıyı işaret ettim. "Şimdi git," dediğim an hızlıca başını salladı ve şişman vücuduna rağmen adeta koşarak dışarı çıktı.

Onun arkasında bakan Kenan güldü. "Bu ödleğin gerçekten karısına şiddet uyguladığına emin miyiz?"

"Meydan ucuz adamlarla dolu," diyerek kalçamı masaya yasladım. "Dışarıda kuzu kesilen genelde evdekine kurt olur."

Ömer zengin bir iş adamıydı fakat aynı zamanda ahlâksız biriydi. Sonradan görme olduğu için parayı bulunca azıtanlardandı. Her gün farklı bir kadınla gününü gün etmeye başlayınca karısı ondan boşanmaya karar vermişti. Ömer denen herif boşanmayı sorun etmedi fakat karısı ondan yüklü miktarda tazminat isteyince işin boyutu değişti. Karısının elinde çok sağlam kanıtlar vardı yani mahkeme büyük ihtimalle kadının lehine sonuçlanacak. Ömer'de bunu biliyordu. Bu yüzden adam tutup kadını hastanelik ettirmişti. Bu şekilde gözünü korkutacaktı. Fakat kadının bana geleceğini tahmin bile etmemişti.

Karısı henüz istediği tazminata kavuşmadığı için bana gelse bile onu kabul etmeyeceğimden çok emindi. Çünkü biz peşin parayla çalışırdık. Bu işi tamamen keyfi olarak almıştım. Kadının yanına iki koruma verdiğim an Ömer'in etekleri tutuştu çünkü işi kabul ettiğimi anladı. Karısının artık müşterim olduğunu anladı ve bu olunca sonraki adımı tahmin etmek zor değildi. Sonraki adım müşterimi her anlamda korumak için ona tehlike arz eden şeyi ortadan kaldırmaktı. Uzun süre saklanamayacağını bildiği için bugün buraya gelmişti.

Bir daha o kadının yanına bile yaklaşmaya cesaret edemez.

Kenan çıkardığı ceketini koltuğun üzerine bırakırken ben askıdaki ceketimi giyiyordum. Yaz olması üşümeme engel değil. Terasa çıktığımda peşimden geldi. "Yakında evleniyorsun ama hiç heyecanlı görünmüyorsun." Yanımda durup bana baktı. "Bir sorun mu var?" Sıkıntılı yüz ifadesi benimle ilgili şeyleri sorgular gibiydi. Bende değil ama son zamanlarda onun davranışlarında bir sorun vardı. Sürekli konuyu evliliğime getiriyor, bir sorun bulmaya çalışıyor gibiydi.

"Duygularımı dışarıya vurmamam bu evliliği istemediğim anlamına gelmez." Ellerimi terasın korkuluklarına bastırıp derin bir nefes aldım. "Sana bir sorun olduğunu düşündüren sebep nedir?" Onu tanımasam evlenmemi istemediğini düşünürdüm.

"Her şeyden önce ben senin yakın arkadaşınım," dediğinde içini kemiren şeyi anlamak ister gibi bakıyordum. "Yanlış bir karar vermeni istemiyorum. Rengin'i gerçekten seviyor musun?" Son zamanlarda hep yaptığı gibi yine Rengin'e olan duygularımı sorgulamaya başlamıştı.

"Sevmediğim bir kadınla neden evlenmeye kalkışayım?" Rengin'i sevdiğimi çok iyi biliyordu. İki yıldır sır gibi sakladığım kadını seviyorum. Son dört ayı saymazsak kimse onun hayatımda olduğunu bile bilmiyordu. Onu gölgesinden bile korumak isterken ona olan sevgim sorgulanmaya açık değildi.

Bana sıradan bir bahane sunarak, "Şu zamana kadar onu bir kez bile kıskandığını görmedim," dedi. Bu sevgimi sorgulayacak bir bahane olamazdı. Kıskançlık denen duyguyu hep fazla basit bulmuşumdur. Birine her konuda güveniyorsan kıskanmana gerek kalmıyor. Sevmenin kıskançlıkla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Şu zamana kadar ki ilişkilerimde hiçbir zaman kıskanan taraf olmadım.

SAKA VE SANRIWhere stories live. Discover now