70. Bölüm | Final

14.1K 471 86
                                    

İşte o bölüm geldi...

Final bölümüne hoş geldiniz arkadaşlar.

Aşağıya uzuuuun bir not yazdım, notu okumaya üşeniyorsanız direkt notun sonuna bakın. Eğer bu kitabı sevdiyseniz notun sonu sizleri ilgilendiriyor çünkü.

Beklenmeyen Misafir için son defa,

İyi Okumalar Dilerim :)
...

Hiç kendinizi boğuluyormuş gibi hissettiğiniz oldu mu? Sanki biri sizi sürekli okyanusun en karanlık noktasına çekiyor ve siz suyun yüzeyindeki ışığı görmek için çırpınıyorsunuz. Ama sonra çok yorulduğunuzu fark ediyorsunuz ve savaşmayı bırakıyor, sizi daha da derine çekmelerine izin veriyorsunuz. Hatta bizzat kendiniz dalıyorsunuz derinlere. Yine de korkuyorsunuz, kendinizi korumak istiyorsunuz. Bu yüzden etrafınıza kalın ve sert duvarlar örüyorsunuz.

Benim yaptığım şey işte tam olarak buydu. Duru hayatıma girmeden önce böyleydim.

Yanlış tanıdığım -daha doğrusu hiç tanımadığım- annem, babam, eski eşim derken kendimi kalbi taşa dönmüş bir insan olarak bulmuştum. Şimdi geriye dönüp bakıyorum da, Duru olmasaydı ne olurdu benim halim?

Ada ve Buse daha ne kadar katlanabilirdi mesela bana?

Özgür'ün varlığından haberim olur muydu?

Annem ne kadar üzülürdü benim bu halimi izlerken?

Ben de anneyim, anlayabiliyorum annemi. Kim bilir Duru'dan öncesinde ne kadar üzülüyordur bana.

Peki ya ben?

Ben ne olurdum?

Büyük ihtimalle, hala kariyer konusunda büyük bir hırs içinde, karşımda duranı ezip geçen, katı, sert ve soğuk biri olmaya devam ederdim. Aksattığım besin ve uyku yüzünden sağlık problemleri boy göstermeye başlamış olurdu. Saatlerce masa ve bilgisayar başında oturmaktan kamburum çıkmış, gözlük derecem büyümüş olurdu.

Şimdi ki gibi hayat dolu olur muydum bi' kere?

Cevap, hayır.

İnanıyorum ki, bu hikayeyi okuyanlar zaman zaman bana kızarken, zaman zaman bana hak vermişlerdir. Zaman zaman da bana üzülmüşlerdir.

Peki, sizlere sormak istiyorum, değiştiğimi görebildiniz mi? Değiştim mi ben gerçekten? Kırabildim mi duvarlarımı? Çıkabildim mi yüzeye?

Eğer cevabınız evetse, ne mutlu bana.

32 yıllık hayatımda -evet şu an 32 yaşındayım- acı ve tatlı pek çok şey yaşadım. Ancak geriye dönüp bakınca, ne Meriç'e, ne babama, ne de kendime karşı bir öfkem kalmadı. Kırgınlık? E tabii, o var ama öfke bitti. Hepsi benim için deneyimdi diyebilir miyiz? Deriz bence. Eğer ben, bugün ki Göksel Işık'sam, yaşadıklarım sayesinde.

Ben bu hikayeye başlarken sizlere şunu demiştim:
Hayatımın mükemmel olduğunu düşünüyordum.
Burada dikkat çekmek istediğim kısım "-dum" kısmı. Öyle düşünüyordum ama değildi.

Eksikti.

Her şeyden önce mutluluk eksikti.

Daha sonrasında sorgulamayı bırakarak hata ettiğim geçmişim eksikti.

Son olarak, beni seven ve değer verenlere verdiğim karşılık eksikti.

Eksikti işte.

Beklenmeyen Misafir (Tamamlandı)Where stories live. Discover now